KUR’AN ASLA TAHRİF OLMADI, KIYAMETE KADAR DA ÖYLE KALACAK (2)

İşte Kur’an’ın böylesine sağlam, mazbut, bütün zamanlara hitap eden hükümleri ve manaları ihtiva eden 6600 küsur ayettir. Milyonlarca hafız tarafından göğüslerde korunmakta, Kur’an kitap olarak yeryüzünden kalksa (haşa) onu noktası, virgülü ile yazacak ortaya koyacak binlerce hafız mevcuttur. Her asırda da mevcut olacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. Kur’an işte böyle korunmaktadır. Ulu Allah “Kur’an’ını biz indirdik onu biz koruyacağız” buyururken, bu tedbirleri ifade etmektedir. Kur’an’ın eşsiz ve denksiz bir kitabı hakikat olduğuna Kur’an’ın şu ayeti yeterlidir; Bakara Suresi 23 ve 24 ayetler, akıllarda durgunluk veren bir gerçeği haykırmaktadır, o da şudur; “(Ey insanlar) Kulumuz Hz. Muhammed’e indirdiğimiz Kur’an’dan her hangi bir şüpheniz varsa haydi onun benzeri bir sure getirin. Eğer iddianızda doğru iseniz, Allah’tan başka bütün yardımcılarınızı da çağırınız. Ama bunu asla yapamazsınız ki, elbette yapamazsınız ve yapamayacaksınız. Çünkü o Allah kelamıdır. Siz ise kulsunuz. Yakıtı insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının. Çünkü o ateş cehennem kafirler için hazırlanmıştır” buyurmaktadır.

Kur’an’ın yüceliğini ortaya koyarken burada bir anekdot olarak şunu da ifade etmeliyim. Bu husus çok çok önemlidir. O da şudur; Gerçek manada Allah’a ve resulu Hz. Muhammed SAV.e ve Kur’an’a yürekten inanan bir Müslüman nefsin, şeytanın dünya hayatının getirdiği çetin hayat şartlarının dünyada cereyan eden korkunç zulümlerin, haksızlık ve adaletsizliklerin tesiri ile asla inançsızlığa düşmemelidir. Hatta hiç bir hak’a yarar ameli olmasa bile, imanını korumalı ve Allah’tan ümidini kesmemelidir. Daima Allah’a inanıp ona güvenip, ona dayanmalıdır. Çünkü korkunç cehenneme giden yolun hakiki yolcuları inkarcı ve inatçı inançsızlardır. Evet, çünkü ülddet lilkafiriyn (cehennem kafirler için hazırlanmıştır.)

Vakıa cehennem, cennete giden müminlerin yolu üzerine kurulmuştur. Ama hiçbir iman sahibi cehennemde kalıcı değildir. Bu araştırma yazımızın ana teması, tek amacı insanlardan bir kişi bile olsa cehennemden korumak, küfür ve inkâr bataklığına düşmelerini engellemektir. Ulu Allah hiçbir kulunun ateşe düşmesini asla istemez. Ama insanlar maalesef kendi ayakları ile cehenneme giderler. Fırsat elde iken bu gerçeğin farkına varmalı, yanlıştan dönmeli, imanın selametine girmelidir. Fert, aile, toplum ve hatta devletler olarak cehenneme giden yollar kapatılmalıdır. Elbette ki yapıcı tedbir ve temkinlerle, insanlar uyarılmalıdır. O zaman görülecektir ki, sadece ahiretimiz değil, dünyamız da mamur ve müreffeh olacak, insanlık huzur bulacaktır.

Bundan kastımız şudur; mesela dünyada gerçek adalet olsa, gerçek paylaşım olsa, hoşgörü olsa, saygı olsa, herkes birbirinin hakkına, hukukuna riayet etse yani herkes sen haklısın dese “değirmende kavga” olur mu? Elbette olmaz. Yani insanları çileden çıkaran, onları inkara sürükleyen sebepler ortadan kaldırılsa, hiç kimse durup dururken inkara düşmez diye düşünüyorum. Unutmayınız ki, en büyük felaket küfür, inkarcılıktır. Çünkü küfür insanın sonsuz saadetini elinden almakta, onu dünyada da ahirette de felakete sürüklemektedir.

Yukarıda ifade edildiği gibi, amacımız Allah’ın en kutsal varlığı olan insanı bu felaketten, inkar bataklığından kurtarmak ve onu korumaktır.

Böylece Kur’an’ın yüceliğini anlatırken inkarın korkunçluğunu, imanın ululuğunu bir nebze anlatmış olduk.

(SÜRECEK)