Çocuk yaşımla kazların kanlar içinde kalmasına, kesilen kaza da pek çok üzülmüş, akşam evde anlatırken ağlamıştım. Bugün bir yetkim olsa, “spor” adı altında yapılan dövüşlü sporların hepsini yasaklarım. Nasıl spormuş o, rakibini kanlar içinde bırakıp öldüresiye döverek yarış kazanmak?!

KOYUN AĞILI

Yazı Çarşı meydalığının batısında, şimdik Halk Eğitimi Merkezi binasının karşısında dikenli çalılarla çevrilmiş ‘koyun ağılı’ vardı. Bu ağıl geceleri koyunların eğrek yeriydi (Hayvanların toplanma yeri). Özellikle bahar aylarında “me-me” esleriyle kuzuların anaları ile buluşması hüzünlendirirdi beni.

MEYDANLIKTA AYI OYNATMA

Yazı Çarşı meydanlığı çok olaylara sahne olmuştur. Yaz aylarında çingenelerin ayı oynatışlarını unutmadım hala. Ayı oynatanlar bu meydanlığı çok severlerdi sanırım. Bahşişi az olsa da seyircisi bol olurdu.

Ellerinde tef ve koltuklarının altında kalın sopaları ile oynatırlardı ayılarını. “Haydi kocaoğlan, kocakarı hamamda nasıl bayıldı?” der demez ayı sırt üstü yatar bacakları havada kalırdı.

Mahallenin kadını kızı, çoluk çocuğu, işsiz güçsüzler, hatta esnaftan bazıları bir halka olur, seyreder, ayıcı ayının bütün hünerlerini yaptırır, sonunda tefine vurarak bahşiş toplardı.

Bir keresinde babayiğit delikanlı bir ağabey “Ben bu ayı ile güreşeceğm” diye tutturdu. Ceketini çıkardı, yanındakine verdi, güreşmeye hazırlandı.

Ayıcı “olmaz, ayı yorgun, sabahtan beri oynatıyorum, hem de aç...” dediyse de ağaey “güreşeceğim” diye ısrar etti. Ayıcı “olmaz” dedikçe o da inatla “güreşeceğim, güreşmeden bırakmam” diyor, başka bir şey demiyordu. Kurnaz ayıcı delikanlının ısrarı üzerine “O zaman para ile güreştiririm” dedi. Ağabeyimiz “Beni yenerse veririm” dediyse de ayıcı parayı almadan razı olmadı. Ve parayı aldı.

Seyredenlerden bir sessizlik, halkadaki kalabalık dikkat kesilmiş seyire devam ediyordu.

Ayıcı, ayının burnuna takılmış demir halkanın zincirini bir hırsla çekti, bir daha çekti, ayı arka ayaklarının üzerine kalktı ki, güreşecek ağabeyimizden daha uzun oldu. Ağabeyimiz ayının gövdesine sarıldı, güya ayıyı yıkacaktı. Ayıcı zinciri bir iki daha çekerek ayıyı sinirlendirdi. Ayı ağabeyi kucakladı ve ısırmaya çalıştı. Ancak ayıcı ayının kafasını ağabeyden uzak tutmayı başarıyordu. Ayı ne bilsin kuralına göre güreşmeyi, ancak ağabeye saldırıyor, ısırmaya çalışıyordu. Ayıcı bıraksa ağabeyi parçalardı. Ayıcı ziniciri devamlı gergin tuttu. Zinciri tamamen bıraksa, ayı ağabeyi belki de altına alıp parçalayabilirdi. Derken, ziniciri iyice çekerek ayıyı ağabeyden ayırdı ve zinciri anında gevşetti. O anda ayı dört ayağının üzerine geldi. Ayıcı ağabeye:

“Şimdi arkadan saldır ve bütün gücünle yık” dedi.

Meydanda ayı oynatan

(SÜRECEK)