Seçim öncesinde ekonomideki dibe çökme gerçekliğini inkar eden iktidar bloğunun, “ülkenin uçurumdan yokuş aşağıya gittiğini ve bu ekonomik çöküşün topluma ağır bedeller ödeteceğini” söyleyenleri ülke düşmanı, terörist ve işbirlikçi ilan ettiğini anımsatan Azapcı, “Evet; seçim bitti ve geçimin artık daha güç olduğu, sonu bizler için kestirilemeyen bir süreç başlatılmıştır” ifadelerini kullandı.

Başta kamu emekçileri olmak üzere toplumun dar ve sabit gelirlilerine “milli seferberlik ve dayanışma” başlığı altında söylemlerin dayatıldığını kaydeden Azapcı, açıklamasında şunları dile getirdi:

“İşin özü itibarıyla; iş dönüp dolaşıp sofranın kurulmasında ve sofra nimetlerinin paylaşılmasında hiç bir nasibi olmayan biz kamu emekçilerinin, emeklilerin ve geniş toplum kesimlerinin “biraz daha fedakârlık” etmesine kalmıştır. Yani tabiri caizse sofranın nimetinden başkaları faydalanmış, boş sofranın toplanılması bizlere havale edilmiştir.

Daha önceden belirttiğimiz gibi, iktidar şatafat sofrasına kim/kimlerle oturdu ve şatafat sofrasının imkanlarından kim/kimleri doyurduysa, birlikte sebep oldukları bu ekonomik krizin faturasını da onlar ödemelidir.

Burada bir kez daha ifade ediyoruz;

Seçim sürecinde, yurt dışı seçmenden ve para karşılığı vatandaşlık verilen kendi ülkelerinde seçme/seçilme yeterliliği olmayan yabancılardan medet uman iktidar, bu seçmen gruplarından hatırı sayılır bir oy devşirmiştir. Bugün bu iktidarın devamına karar veren bu seçmen gruplarından da bu ekonomik krizin atlatılmasında fedakarlık istenmelidir.

Bir seçim vaadi olarak ortaya konulan ve seçimden sonra âlây-ı vâlâ ile manşet manşet ilan edilen ve tarihin en büyük maaş iyileştirmesi olarak kamuoyuna açıklanan ücret artışlarımız daha elimize geçmeden, iktidar tarafından “Milli Dayanışma Paketi” olarak sunulan fahiş vergi artışları ve zamlarla elimizden alındı.

Bu ekonomik çöküntünün oluşmasında hiç bir dahili olmayan biz kamu Emekçileri, emekliler ve toplumun kahir ağırlığını oluşturan yoksulları olarak bu ağır bedeli ödemek istemiyoruz.

Başta Kur Korumalı Mevduat sistemi olmak üzere, kamu ortaklığında yapılan ve yıllarca devlet bütçesinden ödemesi yapılacak, yol, köprü, hastane vb. adlar altında yapılan döviz garantili ödemeler iptal edilsin. Yıllardır Devlet bütçesinden aldıkları ihalelerle zenginleşen gelir gruplarına servet vergisi getirilsin!

Biz kez daha altını kalın çizgilerle çiziyoruz; iktidar ve sofra ortakları, yaşanan bu ekonomik krizin bedelini biz kamu emekçileri ve toplumun dar gelirli kesimlerine fatura etmekten derhal vazgeçmelidir. Bu yoksullaştırıcı politikalarında ısrarcı olunması durumunda grev hakkımız dahil fiili ve meşru hakkımızı kullanarak direneceğiz.”