Aklı ve bilimi, doğayı talanı, hukuk ve adaleti, insan haklarını, barış ve demokrasiyi hâsılı günümüzün insanlık adına her değerini savunmak, cesaret istiyor, yürek ve sabır istiyor.

Toplumların değişim ve dönüşümünü bu nitelikteki insanlar gerçekleştirebiliyor. Tarihte toplumu aydınlatan aydınlar ve bilim adamları mutlak bir bedel ödemiştir. Dünyayı onların aydınlık ve ışıklı yüzlerinin örnek tutumlarının yansımaları aydınlatıyor. Zor ve engelli de olsa dünya yine de baskıya, zulme, doğa katliamına karşı, yüce insanlık ideallerine doğru döne döne ilerliyor.

Ünlü filozof Sokrates idama götürülürken elleri kelepçeli jandarmaların arasında, eşi yolunu kesiyor ve jandarmalara umutsuzca; “Eşimi suçsuz yere idama götürüyorsunuz” diye haykırıyor.

Sokrates ise tarihe geçen ünlü sözünü cesurca söylüyor eşine; “Hanım hanım suçlu olarak idam edilsem daha mı iyi olacaktı!”

Uğur Mumcu gibi bir insanın başına gelecekleri tahmin etmemesi mümkün mü? Fakat onun haklı davası için, ünlü sözü; “Yiğit bir kez ölür, korkak bin kez” olmuştur.

Ünlü Fransız kimyager Antoine Lavoisier, dönemin yobaz bilim düşmanlarıyla verdiği mücadelede “Bu kelleler hiçbir işe yaramaz!” diye bağırdığı için yargılanıp ölüme mahkûm edildi.

Ancak ölümü anında bile bilim ve öğrenme aşkıyla yanıp tutuşuyordu. Bu nedenle asistanlarından birine; “Giyotinle yapılacak idam sırasında kafam kesildikten sonra gözlerimi dikkatle inceleyin, eğer kafam koptuktan sonra 2 defa göz kırparsam, kafanın vücuttan ayrıldıktan sonra da beynin bilinçli faaliyetlerini sürdürebildiğini ispatlamış olacağım” dedi. Gerçekten de göz iki defa açılıp kapanıyor. Ölürken de bilime katkıda bulunmuş bir inanç, ideal ve cesaret örneğidir.

Bugün kalplerde ve gönüllerde 77 yaşında olan 68 Kuşağının gençlik lideri Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının inandıkları dava uğruna cellatları geri itip, ipi boğazlayıp sandalyeyi tekmelemeden önce son sözleri; Ben halkımın bağımsızlığı ve mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum. Sizler bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz... Yaşasın devrimciler, kahrolsun faşizm...!” diye haykırdılar. İnandığı davada inanç ve cesaret örneğidir.

Ulusal kurtuluş savaşımızın önderi Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a çıktıktan sonra, Anadolu’ya geçip, üzerindeki askeri elbiseyi çıkararak direnişi örgütlerken, boynunda sarayın idam fermanı ile dolaşıyordu; “Anadolu’da Mustafa Kemal ve arkadaşları diye bir çete türemiştir. Dinimizce görüldüğü yerde katli vaciptir.”

İşte o korkusuz akıl, bilim ve cesaretin sembolü yürek, yedi düveli yerle yeksan eyledi. Osmanlı’nın “Hasta Adamı”nın yarattığı Sevr haritasını yırtarak, laik demokratik bir hukuk devletini ve cumhuriyeti kurdu.

Tarihin tekerleği geriye döndürülemez, dünya her dönüşünde ileriye doğru akla, bilime yüce insanlık ideallerine, bir adım daha yaklaşacaktır. Kısa gelgitler kimseyi endişelendirmesin. Aklı bilimi, cesur ve yürekli şekilde ilke edindiğimiz sürece yüce insanlık idealleri vücut bulacaktır, kimsenin kuşkusu olmasın.

Diyelim ki güneşin ışıkları gözlerinizi kamaştırıyor, yarın doğamasın istiyorsunuz. Peki, DOĞMAYACAK MI?