Anayasa ve yasaların yalnızca kâğıt üzerinde kaldığı Türkiye, artık kuralsız bir rejimle yönetilmektedir. CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanması, bu kuralsızlığın vardığı son noktadır. Bu, demokratik geleneklerin tamamen ortadan kaldırıldığı andır.

Daha önce defalarca “Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının tanımadığı, saygı duyulmadığı” söylenmişti. Dahası, iktidarın küçük ortağı üstelik AYM’nin kapatılmasını istemişti. Alt derecedeki mahkemeler, AYM kararlarını hiçe saymıştı. Hatta Yargıtay, Saray’a bağlılığını ilan ederek AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bile bulunmuştu. Böylesi bir tablo, hukuk devletinin değil ancak keyfi yönetimin eseri olabilir.

İktidarın açıkça görünen niyeti, muhalefeti tasfiye etme girişimidir. Selahattin Demirtaş’ın yıllardır cezaevinde tutulması, Osman Kavala’nın özgürlüğünden edilmesi ve Gezi davasında verilen ağır cezalarla nasıl hukuk hiçe sayılmışsa, şimdi de CHP’ye kayyum eliyle darbe yapılmaktadır.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK)’nun, kendi kararlarını bile tanımayan mahkemelerin CHP İstanbul İl Kongresi’ni iptal etmesine sessiz kalması, kurumun varlığını tartışmalı hale getirmiştir. Seçimlerin güvencesi olarak görülen bir kurum, iktidarın yararına olan konularda ortaya çıkmakta, zararına olanlarda ise ortadan kaybolmaktadır. Daha önce “YSK kararları kesindir ve tartışılamaz” denilen kurum, günümüzde sistemin çöküşünde başrollerdedir.

Hukukçular açık bir dille belirtiyor: “Parti kongreleri ve seçimleri yalnızca Siyasi Partiler Yasası çerçevesinde değerlendirilir, mahkeme kararıyla iptal edilemez.” Seçilmiş bir il başkanının görevden alınması hukuk ve demokrasiye kökten aykırıdır. Bu tür olaylar ancak “hukuksuz ve kuralsız rejimin” eseri olabilir. Bundan sonra her kuralsızlık ve hukuksuzluk normal hale gelmektedir.

Saray, kendi düzenini kurmak için kaos yaratıyor. Kayyum ataması ise demokrasiye açık bir darbedir. Göstermelik açıklamalarla bunu normal göstermek mümkün değildir. Zaten ortada normal bir akış yoktur. Çıplak gözle görüldüğü gibi, ortada bir siyaset mühendisliği vardır.

CHP, senaryosunu iktidarın yazdığı bir oyunun figüranı olamaz. Aslında ortada ne oyun var, ne kural var, ne de hukuk var. Sadece tek kişinin iradesi; “dediği dedik, öttürdüğü düdük” vardır. CHP, bu yapmacık oyunun dışına çıkmalı; kendi ilke ve idealleri doğrultusunda iradesini ortaya koymalı, kendi oyununu kurmalıdır.

Kayyum, demokrasiye indirilmiş son darbedir. Buna sessiz ve etkisiz kalındığında sadece CHP değil, tüm muhalefetin geleceği tehlikeye girecektir.

Kuralsız rejim, CHP’ye kayyum, demokrasiye son. CHP şimdi ya kendi hedeflerini koyup o yolda ilerleyecektir. Ya da iktidarın kural dışı oyunlarına gelerek yok olmak zorunda kalacaktır.