57
ölü, 200'den fazla yaralı, 300 civarında yakılan-yıkılan ev ve işyeri, yüzlerce
ailenin iç göçü, bir o kadar dış göçle darbeye giden yolun son kilometre
taşları Çorum'da döşenmişti.
Artık
yönetime el konulabilirdi. 12 Eylül generalleri de öyle yaptı. Çünkü onlara
göre Cumhuriyet tehlikede, Atatürkçülük tehlikede idi. Oysaki bu ortam belki
onların da bilemediği "derin güçler" tarafından hazırlanmıştı.
Ve
Cumhuriyetin Generalleri, Atatürkçülük adına Atatürk'ün kurduğu meclisi
lağvetmiş, anayasal düzene son vermişti. Hem de Cumhuriyeti ve Atatürkçülüğü
kurtarmak için!
Ne
yazık ki, o gün onları davul-zurna ve çiçeklerle karşılayanlar, bugün
arkalarından teneke çalmaktadırlar.
Ve
ne yazık ki siyaset, darbeyi yapan elleri gördü ama darbe ortamını hazırlayan
elleri görmedi, göremedi. Bizdeki siyaset ve hukuk hiçbir toplumsal olayın
arkasını bugüne kadar deşifre etmedi, edemedi.
Maraş
olayları böyledir. Sivas olayları böyledir. Çorum olayları böyledir. Hiç
birinin arkasındaki "derin irade" ortaya çıkarılmadı, çıkarılamadı.
1960’lardan
itibaren ülkede toplumsal uyanış ve toplumsal muhalefet yükselmişti. Bu
muhalefetin bastırılması gerekiyordu.
Çünkü
bu toplumsal uyanış, ülkeyi Batı'dan koparan bir ortam yaratabilirdi. Bu
toplumsal uyanış ve yükselen toplumsal muhalefet, "Küresel
Sermaye"nin bütün kurumlarıyla ülkeye girmesine ve sömürüsüne itiraz
edebilirdi.
Yani
Türkiye'yi Batı'dan, özellikle de ABD'den koparacak ve de "Küresel
Sermaye"ye hayır diyecek emek eksenli toplumsal muhalefetin imha edilmesi
gerekiyordu.
Ve
bunun için bir sürede olsa demokrasinin askıya alınması, demokratik hak ve
özgürlüklerin bastırılması için ordu yönetime el koymalı idi.
Ve
de gerekli müdahale ortamı yaratılmalı idi.
Sağ-sol
çatışması yeterli görünmüyordu. Sesi daha yüksek, daha geniş kitlesel
çatışmaların olması gerekiyordu. İşte, farklı inançların hassasiyetleri o
"derin irade"nin özellikle kullandığı bir yöntemdi.
İnanç
gruplarının çatışması, aynı zamanda toplumsal ve sınıfsal mücadelenin de içini
boşaltmaya yarayacaktı.
Ve
ülkede Alevi-Sünni çatışması hızla yaygınlaştırıldı. Büyük ve de çok kanlı
kitlesel katliamlara dönüştürüldü.
En
küçük bir provokatif hareket, katliama varan en büyük olayları tetikledi.
Gönderilen
bir paketteki bombanın patlaması ile Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu
öldürüldü, 1978 Malatya Katliamı yaratıldı.
Sinemaya
atılan bir bomba ile Maraş olayları başlatıldı, 1978 Maraş Katliamı yaratıldı.
Sivas'ta
Aziz Nesin bahane edildi, 1993 Sivas Katliamı yaratıldı.
"Alaattin
Camisine bomba atıldı, yakılıyor" denildi, 1980 Çorum Katliamı yaratıldı.
Görüldüğü
gibi tüm bu olaylar, Alevi-Sünni halk üzerine inşa edildi. Sanki Sünni'nin
Alevi'ye bakışı, Alevi'nin Sünni'ye bakışı bu provokasyona uygun bir iklim
yaratıyordu. Çünkü:
Alevi
ve Sünni kesimin hassasiyetlerini kaşıyanlara, amacına ulaşmak için
kullananlara fırsat verilmemeliydi. Ama verildi.
Bu
ülkenin harcında, inanç gruplarının tümünün katkısı unutulmamalıydı. Ama
unutuldu.
Bu
toplumun kültürel mayasında Hacı Bektaşi Veli'nin, Yunus Emre'nin, Mevlana'nın
varlığı görülmeliydi. Ama görülmedi.
Yani
Alevi ve Sünni halk, bu oyunda figüran olmamalıydı. Ama oldu.
Devlet,
inanç gruplarını kışkırtanlara prim vermemeliydi. Ama verildi.
Göz
yummamalıydı. Ama yumuldu.
Sanki
bir el, hem devlet iradesini hem de inanç gruplarının iradesini teslim almıştı.
O
günün yani 1980'in Çorum Cumhuriyet Savcısı Ertem Türker bu durumu şöyle
açıklıyordu:
"Yeterince
önlem alamadık. İdareciler aymazlık içindeydi. (...) Olaylar 'Çorum'a
geliyorum' diye bağırıyordu. (...) Biz atış talimi yapıyorduk, kim atış yapacak
da akşam yemeğini alacak diye."
Sonuç
olarak diyebiliriz ki, Çorum olayları 12 Eylül darbesine giden yolun son
kilometre taşlarının döşenmesiydi. Bunun için Alevi ve Sünni halkın
hassasiyetleri en kanlı biçimde kullanıldı.
Ve
yine diyebiliriz ki, en büyük ve en kanlı felaketi yaşamış Çorum, neden
toplumsal bir barışın en güzel örneğini yaratmasın?
Neden
Çorum, Alevi-Sünni birlikteliğini sağlayan, toplumsal barışın yol taşlarını
birlikte döşemesin?
Ve
neden Alevi-Sünni halk birlikte bir gösteri yapmasın? Çorum halkına yaşatılan o
felaketi birlikte kınamasın?