(En kısa zamanda acilen Ermeni yalanlarına karşı küçük dernekleri, yazan çizen münferit aydın insanları bir çatı altında toplamak şarttır!)        
Son iki yüz yıl içinde en şedit soykırıma ve vahşiyane sürgüne uğrayan yegâne millet, Türk milleti (Osmanlı Müslüman tebaası)dır.  Tarihte hiç bir dönemde Türk devletlerinin hiç bir kabileye, aşirete sürgün ve soykırım yaptığı vaki değildir. Tehcir sürgün değildir. Geçici iskândır. Keza tarihin hiç bir döneminde Ermenilere yapılmış sürgün ve soykırım asla ve asla olmamıştır.

HÜRRİYET GAZETESİ 6. 10. 2022

Bu yalanların sebebi şudur: Osmanlı imp.ğunu yıkmak ve Türk milletini yok etmek hastası olan emperyalist ve köpürmüş faşist Avrupa ve Amerika’nın savaş çıkarmak ve işgal etmek için uydurduğu bahanelerdir. Böyle hainane kasıtlı yalanlar (diğer ülkeler de dâhil) on binden fazladır.

Lütfen, Ermeni yalanlarını küçümsemeyin. Bu yalanları icat eden ve uyduranlar, Ermeni’den önce, Rum’dan önce, sömürgeci ruhlu, faşistliği köpürmüş Avrupa ve Amerika’dır. Ermeniler gibi küçük toplumlar -- bilmiyorlar ki-- ayrı bir devlet, olma hevesi ile bu yalanlara kucak açarak, yani aldanarak emperyalist ve faşist canilere uşaklık ediyorlar. Huzur içinde yaşadıkları mevcut iktidarlara isyan ve ihanet ederek önce Allah’a, sonra o devlete nankörlük etmiş oldular. Bunun en bariz örneği Ermenilerdir. Osmanlının en zengin ve elit tabakası idiler. Sadrazam (Başbakan), bakan, mebus, büyük elçi, mareşal, paşa idiler. Osmanlının ithalat ve ihracatı (iç ve dış ticareti) tamamen ellerinde idi. Küçük esnaf, büyük tüccar hepsi Ermeni, Rum ve Yahudi idi. Sanatkâr zümresi, demirci, bakırcı hariç tamamı gayrimüslim idi. Osmanlı Devleti savaşlarını işgal için ve sömürgecilik için yapmıyordu. İslâm dinini ve İslâm ahlâkını yaymak niyeti ile savaş yapıyordu. İslâm dininde zorlama ve baskı olmadığından, asla hiçbir kavme, aşirete, halka din baskısı yapmadı. Bütün dünya biliyor ki, faşist ve cani karakterli Avrupa, “Dünya yuvarlak mı?”, “ Batı’dan da Hindistan’a gidilir mi ?” diye çıktığı keşiflerde nereye gitti ise, İLK İŞİ ORANIN YERLİ HALKININ anadilini ve atadinini yok etmiştir. Bugün Lâtin Amerika’da, Okyanusya’da, Avustralya’da yüz yetmişten fazla halk, aşiret, kavim kendi dilini ve dinini tamamen kaybetmiştir.

Türk Devletleri hiçbir kavme, ırka, topluma din ve dil baskısı yapmamıştır. Yapsa idi bin yıldır dilini ve dinini kullanan bir tek kavim kalmazdı. İşte gerçek ortada. Hala herkes kendi anadilini ve atadinini muhafaza etektedir.

Bu yalanların sebebi şudur: Osmanlı imp.ğunu yıkmak ve Türk milletini yok etmek hastası olan emperyalist ve köpürmüş faşist Avrupa ve Amerika’nın savaş çıkarmak ve işgal etmek için uydurduğu bahanelerdir. Böyle hainane kasıtlı yalanlar (diğer ülkeler de dâhil) on binden fazladır.

Lütfen, Ermeni yalanlarını küçümsemeyin. Bu yalanları icat eden ve uyduranlar, Ermeni’den önce, Rum’dan önce, sömürgeci ruhlu, faşistliği köpürmüş Avrupa ve Amerika’dır. Ermeniler gibi küçük toplumlar -- bilmiyorlar ki-- ayrı bir devlet, olma hevesi ile bu yalanlara kucak açarak, yani aldanarak emperyalist ve faşist canilere uşaklık ediyorlar. Huzur içinde yaşadıkları mevcut iktidarlara isyan ve ihanet ederek önce Allah’a, sonra o devlete nankörlük etmiş oldular. Bunun en bariz örneği Ermenilerdir. Osmanlının en zengin ve elit tabakası idiler. Sadrazam (Başbakan), bakan, mebus, büyük elçi, mareşal, paşa idiler. Osmanlının ithalat ve ihracatı (iç ve dış ticareti) tamamen ellerinde idi. Küçük esnaf, büyük tüccar hepsi Ermeni, Rum ve Yahudi idi. Sanatkâr zümresi, demirci, bakırcı hariç tamamı gayrimüslim idi. Osmanlı Devleti savaşlarını işgal için ve sömürgecilik için yapmıyordu. İslâm dinini ve İslâm ahlâkını yaymak niyeti ile savaş yapıyordu. İslâm dininde zorlama ve baskı olmadığından, asla hiçbir kavme, aşirete, halka din baskısı yapmadı. Bütün dünya biliyor ki, faşist ve cani karakterli Avrupa, “Dünya yuvarlak mı?”, “ Batı’dan da Hindistan’a gidilir mi ?” diye çıktığı keşiflerde nereye gitti ise, İLK İŞİ ORANIN YERLİ HALKININ anadilini ve atadinini yok etmiştir. Bugün Lâtin Amerika’da, Okyanusya’da, Avustralya’da yüz yetmişten fazla halk, aşiret, kavim kendi dilini ve dinini tamamen kaybetmiştir.

Türk Devletleri hiçbir kavme, ırka, topluma din ve dil baskısı yapmamıştır. Yapsa idi bin yıldır dilini ve dinini kullanan bir tek kavim kalmazdı. İşte gerçek ortada. Hala herkes kendi anadilini ve atadinini muhafaza etektedir.

Yine çok önemli bir Osmanlı özelliği: Osmanlı Devleti hiçbir zaman gayri Müslimleri er olarak askere almamıştır. Çünkü Hıristiyan’a Hıristiyan’ı öldürtmek haksızlıktır. Osmanlının savaşları din amaçlıdır. Bu sebeple savaşa daima Müslüman tebaanın çocukları gitmiştir. Cani Avrupa 1914 yılında 20.000 km öteden ta Avustralya’dan ANZAKLARI getirip ölüme sürüklemiştir. İşte Türkler; işte Avrupa!

Buradan çıkan netice nedir?

Ermeni, Rum ve Yahudi tebaanın çocukları savaşlara gitmiyor yani ölmüyor demektir. Yâni baba oğul aynı mesleği çırak- kalfa -usta olarak kesintisiz devam ettiriyorlar demektir. Meslek ve sanat hayatı süreklilik ister. Çocukları hatta babaları savaşta ölen Müslim tebaanın böyle bir şansı yoktu.

Çiftçilikten öte hiç bir iş yapamadılar. Hatta bundan mütevellit okuma yazma bile öğrenmeye imkânları olmadı. Müslümanlar ezilen tabaka idi. Müslüman tebaanın esnaf, sanatkâr, tüccar olamaması bu yüzdendir. Bunun için yukarıda arz ettik, Ermeniler ve bütün gayrimüslimler OSMANLIDA EN RAHAT- EN HUZURLU- EN ZENGİN VE ELİT TABAKA İDİ. Varsa yalan diyen biri çıksın söylesin. Hodri meydan.

(SÜRECEK)