Tuncay Yılmaz, mesajında Kurban Bayramı’nın yalnızca dini vecibelerin yerine getirildiği bir zaman dilimi olmadığını, aynı zamanda derin bir vicdani muhasebenin, empati duygusunun ve dayanışma ruhunun canlandığı müstesna bir dönem olduğunu ifade etti. Bayramların toplumsal hafızamızda çok özel bir yere sahip olduğunu belirten Yılmaz şu ifadeleri kullandı:
“Kurban Bayramı, sadece kesilen kurbanlardan ibaret değildir. Bu bayram; yoksulu, yetimi, yaşlıyı, kimsesizi hatırlamanın, gönülleri kazanmanın, kırgınlıkları tamir etmenin zamanıdır. Manevi değerlerin yeniden yeşerdiği, kalplerin huzurla dolduğu bu günlerde, bize düşen görev; sevgiyi, saygıyı, kardeşliği ve hoşgörüyü daha da çoğaltmaktır.
Millet olmanın en sıcak tanımıdır bayramlar… Bayrak altında bir arada yaşayan milyonlarca insanı aynı duyguda buluşturan, evden eve, gönülden gönüle bir köprü kuran müstesna anlardır. İşte bu yüzden, ayrışmaya değil birleşmeye, uzaklaşmaya değil yakınlaşmaya, kırmaya değil sarılmaya ihtiyacımız var. Bu bayramda da elimizi uzatmalı, kalplerimizi açmalı ve komşumuzu, dostumuzu, akrabamızı yalnız bırakmamalıyız.”
Yılmaz, sosyal adaletin, insanca yaşamın ve eşitliğin bayram sofralarında filizlendiğine işaret ederek, gönül almanın, bir tebessümle dahi olsa umut olmanın önemini dile getirdi. “Toplumsal barış; bir selamda, bir ziyarette, bir lokmada başlar” diyerek açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Zenginle fakirin aynı sofrada buluştuğu, bir elin diğer eli aradığı bu günlerde, asıl görevimiz kalp kapılarını açık tutmak ve herkes için bayramı bayram gibi yaşanır hale getirmektir. Kurban Bayramı, paylaşmanın en güzel tezahürüdür. İhtiyaç sahibi bir aileye verilen bir et parçası değil, aslında o evde çalan kapıdaki insan sıcaklığıdır, hatırlanmış olmanın kıymetidir.”