BU EKİBE İYİ BAKIN, ABDÜLHAMİD'İN OSMANLIYI YÖNETEN EKİBİNİ ERMENİSTAN KABİNESİ SANMAYIN
Abdülhamit’in nazırlarından (bakanlarından) ve bürokratlarına buyrun bakalım: Hariciye Nazırları; Aleksandros Karateodori Paşa (1878-1879) Gabriel Pasha ve Sava Paşa (1879-1880) Hazine-i Hassa Nazırları: Agop Ohanes Kazazyan (1876-1891), Mikail Portakalyan Efendi (1891-1897), Ohanes Sakız Efendi (1897-1908) Maliye Nazırı: Agop Ohanes Kazasyan Paşa (28-30 Ağustos 1885), (Aralık 1886 - Mart 1887) (1888-1891) Nafia Nazırları: Ohanes Çamiç Efendi (1877-1878), Aleksandr Karateodori Paşa (1878) Sava Paşa (1878-1879) Orman ve Maadin Nazırları; Mavrokordato Efendi (1908-1909), Aristidi Paşa ( 1909) Ticaret ve Ziraat Nazırları: Bedros Kuyumcuyan Efendi (1880) Gabriel Noradonkyan Efendi
diyerek azınlıklardan oluşan kırka yakın kabine devam ediyor.
Başlarında İslam Halifesi (!) vardır…
Kaynak kitap: KUNERALP, Sinan, Son Dönem Osmanlı Erkan ve Ricali, Prosopografik Rehber, İstanbul: İsis Yayınları, 1999.
*
Abdülhamit’e muhalif meşhur Şair Eşref Padişah’a şöyle sesleniyor:
Padişahım lütfet bu sefer de Agop Paşayı Sadrazam yap,
Varsın bir deninin üstüne bir deni daha olsun, (Deni: Alçak)
Sadaret makamı memnu ise müselmana,
Yahudiden usandık bu sefer de Ermeni olsun.
*
Bir tarihçi olarak Osmanlı İmparatorluğunun bu kadar devşirmeye dayalı yönetim tarzını çok yadırgıyorum.
Büyük padişahımız Fatih Sultan Mehmet zamanında açılan saraya memur yetiştiren Enderun mekteplerine hiç Türk öğrenci alınmaması yüzünden Osmanlı bu hallere düşmüştür.
Osmanlı Eğitim Sisteminde Enderun nedir? Enderun kısaca Osmanlı Devleti’nin kudretini muhafaza etmek için nitelikli insan yetiştirmek amacıyla kurulmuş bir Osmanlı eğitim müessesesidir. Enderuna hep yabancı devşirme çocuklar alındığı için Osmanlı İmparatorluğu hep devşirme azınlıklar tarafından idare edilmiştir. Bu yüzden Padişah Abdülhamit’in kabinesi azınlıklardan oluşmuştur.
Osmanlıda Türk çocukları hiçbir zaman önemli devlet görevlerine getirilmemiş
ve hep dışlanmışlardır.
Millet olarak şimdi de maalesef aynı durumdayız. Futbol takımlarımızda bile Türk çocukları yabancı futbolcular yüzünden ikinci plana atılarak oynatılmamaktadır.
Aylardır Galatasaray kulübü Oshimen’in yolunu gözlemektedir. Fenerbahçe’de,
Galatasaray’da, Beşiktaş’ta ve diğer Anadolu kulüplerinde yüzlerce yabancı futbolcular var, hepsine milyonlarca dolar para verilmektedir.
Milletimizdeki futbol sevdası yüzünden milyarlarca dolar, euro sokağa atılmaktadır. Televizyonlarda sürekli futbol maçları gösterilmektedir.
Dünyada futbol maçlarını organize eden UEFA ve FİFA’da sürekli futbol maçları planlayarak gençlerin ve halkın futbol sevdalarını suistimal ederek gençleri ve milleti televizyon başlarında maç seyretmeye mahkum etmektedirler.
Ben de bir zamanlar futbol sevdalısıydım, ama şimdi televizyonu her açtığımda maç yayınları çıkınca, hemen televizyonu kapatıyorum.
Biliyorsunuz ben şiir, edebiyat, felsefe ve dörtlükleri çok severim. Ve her olayı dörtlüklerle açıklamaya çalışırım.
*
Cennete çıktım yer yok dediler,
Cehenneme indim, yer yok dediler,
Bari biraz Araf’ta durayım dedim,
Sıranı bekle, çoksunuz, çok dediler. (Mehmet Özata)
Zaman istedim Tanrı’dan “Al” dedi,
Yapacak işlerim var dedim”Kal” dedi,
Zaman hızlı beden yavaş, anlaşamadık,
“Çok söylenme Mehmet, hoşça kal” dedi. (Mehmet Özata)