MUSA UYSAL (EMMİ)
(1926-29 Kasım 2008
Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsü
Musa Uysal, 2008 yılının Nisan ayında Köy Enstitüleri’nin kuruluş yıldönümünde Atatürkçü Düşünce Derneği Çorum Şubesi’nin çağrılığı konuğu olarak gelmişti. Konuşmasının bir yerinde şöyle demişti:
“Köy Enstitülerinde uygulamalı eğitim veriliyordu. Öyle ki; uyku ve yemek saatleri dışında okuyarak, öğrenerek, uygulayarak, tartışarak geçiriyorduk. Bizlere verilen eğitim, çağdaş ve bilimsel eğitimdi…”
Köy Enstitülerinin kapatılmasından sonraki süreçte de yaşanmış bir başka olayı şöyle anlattı:
“Ülkemizden bir heyet Hindistan’a bir gezi düzenler. Bu resmi heyet, eğitim kurumlarını gezerken bir okulun çalışmalarını, programını pek beğenir, över. Nasıl yaptınız, nasıl düşündünüz böyle bir eğitim uygulamasını ve uygulamalı eğitimi? Derler.
Yanıt ilginçtir:
“Biz bu örneği Türkiye’den aldık. Köy Enstitülerinin örneğidir,” derler. Gördünüz mü? Kendi ülkelerinde kapatıyorlar, başka ülkelerde beğeniyorlar ve övüyorlar.
Böyle bir uygulama, böyle bir eğitim kurumu dünyanın hiçbir yerinde yoktu ve hiçbir yerden örnek alınmadı.
Bu Türk eğitimcilerinin buluşuydu. Daha doğrusu Tonguç Babanın, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve arkadaşlarının eseriydi. Bu Eğitim kurumları dünya literatürüne “Türk eğitimcilerinin özgün buluşudur.” diye geçmiştir. Başka ülkelere de örnek olmuştur.”
(Çorum Atatürkçü Düşünce Derneği Şubesinde.17 Nisan 2007)
Soldan Sağa: Rahmetli Musa Uysal (emmi), Ahmetli Cahit Bellek ve Muzaffer Gündoğar.
RECEP BULUT
(1923- 4 Aralık 2017)
Kırklareli Kepirtepe Köy Enstitüsü (3)
Ankara Keçiören’deki evinde ziyaret ettiğimde söyleşimiz sırasında söylediği şu sözleri aktarmak isterim:
“Cumhuriyetin bizleri oralara eğitim temsilcisi olarak gönderme tavrı, bu alanda gece gündüz çalışmamızı gerektirdi.(...) Doğu’da yaptığım gözlemler, yaşadığım sevgi saygı, şiirlerime ortam oluşturdu. Amacımız; toprağımıza, insanımıza, hizmete yönelikti. Yurdumuz bayındır olsun, insanımız kurtulsun, bir yerlere gelsin dedik. Hep bunu düşündük, bunu yazdık. (...) Kendimi şiirle anlatmayı zorunlu gördüm. Bir şeyler yazmaya görevli duyumsadım kendimi. Şiirlerimde yaşamımdan izler vardır.(...) Yaşadım, okudum, yazdım. Yoğun çalışmalar içinde oldum. Bin bir zorluğun içinden beni alıp bu günlere ulaştıran, beni var eden enstitülere sonsuz borcum olduğunu biliyorum...”
Bu şiiri de bir kitabından:
“Evimize, kapımıza geldiler,
Tarladan, davardan aldılar bizi.
Yepyeni bir gökyüzü verdiler bize,
Yeni yağmurlarda, güneşlerde yıkandık.
Yürek yürek ellerimizi, kafamızı işlediler,
Adımızı, yerimizi, dünyamızı öğrendik.
Enstitü toprağında, güneşlerinde,
Işıyan ormanlara, sulara döndük.”
Köy Enstitülerinin kuruluşunda, işleyişinde başta Tonguç ve Yücel olmak üzere emeği geçen tüm enstitülüleri sevgi ve saygıyla anıyor; 17 Nisan Köy Enstitülerinin kuruluşunun 83 yılını içtenlikle kutluyoruz.
(1) İlk Öpücük S. 16
(2) Köy Enstitülülerden Biri S.119-120
(3) Nisandaki Güneşler, s. 35
Rahmetli Recep Bulut ve Muzaffer Gündoğar