Mehmet, ortaokul arkadaşım. "Sevdiğin birkaç arkadaşını al getir." deseler, altmış yıl gerilerden Mehmet'i de alır getiririm. Kayaların üzerindeki Hitit kabartmaları gibi hala gözlerimde suretlerimiz. Çorum'un başka başka köylerinden gelip aynı sırada yan yana oturan, sevinçlerini, üzüntülerini yaşarken birbirlerinin gözüne bakan iki çocuk.
O günlerden aklımda kalan Mehmet'in o hoş gülümsemesi ve de yakışıklılığı.
YIL 2023.
Bir ay sonra seçim var. Cumhurbaşkanımızı, milletvekillerimizi seçeceğiz.
Mehmet, tercihini şimdiden açık açık yapmış:
"Milletvekili şu ya da bu olmuş önemsemiyorum. Ülkemin menfaati için oyumu RTE'na vereceğim. Dostlarıma da tavsiye ediyorum."
Paylaşımına gelen beğeniler, yorumlar kafasının tasını attırmış. Fırça atıyor:
"Yukarıdaki paylaşımı yaptım. Ne yazık ki seçerek kabul ettiğim 730 arkadaşımdan 32'si beğeni koymuş. Bu ne ya! Yaklaşık 700 kişi bu paylaşımı benimsemiyor diye düşünüyorum. O zaman içimden 700 kişiyi silmek geçiyor. Bu ülkede bir ben mi yaşıyorum?"
"Eyvah!" dedim. "Beni de deftlerinden silecek Mehmet!"
Yavaş yavaş attım korkuyu üzerimden. "Mehmet'in öfkesi Nasrettin Hoca'nın öfkesine benziyor." dedim.
Hoca da heybesi kaybolunca:
"Bulun heybemi, yoksa ben yapacağımı bilirim!" deyip de ortalığı birbirine katmamış mıydı?
Mehmet'i niçin sevdiğimi düşündüm. Onda olan güzel bir özellik hala yaşıyor. Doğru bildiğini dostlarıyla da paylaşıyor. Önemli bir özellik bu. Bu özellik çoğumuzda yok.
Oy vereceği aday, 20 yıldır iktidar.
Mehmet'in oy verdiği partiler hep iktidar oldular. Ben ise hep hayal kırıklığı yaşadım.
Mehmet paylaşımında haklı.
İyi de herkes Mehmet gibi yaşamıyor ki.
Güneydoğu bölgemizde deprem olmuş, insanlar enkaz altında üç gün bekliyor, kurtaran yok. Ölüyor. Bu ölenin yakını niye oy versin?
Devletin depoları çadır dolu. Devlet, çadır satıyor. Deprem bölgesinde çadır bulamıyor depremzede. Niye oy versin? Yurttaşın biri dul yetim maaşı ile geçiniyor. Kıyma, soğan alamıyor, niye oy versin? Bin sıkıntı ile çocuğunu üniversitede okutmuş, çocuğu işsiz. Niye oy versin? Ben bu olumsuzlukları görüp rahatsız oluyorsam niye oy vereyim?
Mehmet'in paylaşımına yorum yapan bir arkadaşı ise işi daha da zora sokuyor. Bakın ne diyor:
"Tabi ki dinin ve ülken için Erdoğan. Bu seçim hakla batılın seçimi. İyi düşünüp öyle karar vermeli."
Demokrasilerde iktidara gelenler, ülkeyi yönetmek için gelirler. Güzel işler yaptıkları gibi yanlış işler yaptıkları da olur. Dine imana sığmayan yanlışları da olabilir. Siyasetçilere bakarak dini değerler benimsendi mi din elden gider. Eğer böyle ise, o zaman kimse Kitap açmaz. Hak kitaplar unutulur. Mehmet'in bu arkadaşı uyarması gerekmez mi?
Bu seçimde kullanılacak oy pusulası bir metre uzunluğunda.
Yurttaş olarak o pusulayı elimize aldığımızda mührü bir küçük yuvarlağın içine basacağız.
Pusulada yuvarlak çok. O pusula aynı zamanda bir Türkiye haritası. Herkes istediği yuvarlağa basacak elindeki mührü.
Bizim dostumuz, arkadaşımız, kader, kıvanç arkadaşlarımız aynı yuvarlağa mühür basanlar değil, oy pusulasına mühür basanlar olmalıdır.
Mehmet'in 730 arkadaşı o oy pusulasının içindedir. Gerçek arkadaşlıklar buralardadır. Tehlikeli arkadaşlıklar ise o mühür bastığımız yuvarlağın içinde sıkışıp kalanlar arasında yaşanır.
İleride Mehmet'in yaşamını zora sokacaklar olabilecekse bu 32 kişi arasından çıkma olasılığı daha yüksektir.
Büyüklerimiz: "Düşmanını yakınında ara." derler.
"Sen dost edinmeye bak, düşmanını anan da doğurur." derler.
İsterseniz bu 32 insanı 2'ye indirelim.
Karşımıza Habil ile Kabil çıkmaz mı?
Şeyh Bedrettin : "Yarin yanağından gayri her şeyde hep beraber." diyor. Demokrasinin güzelliği, erdemi de burada. Günümüzde tek insan yönetimleri çağdışı yönetimlerdir. Bu noktada yine atalarımızı analım:
"Ağaca yaslanma çürür, İnsana yaslanma ölür."
Yaşarken ölürüz.