Yunanistan’da 57 kişinin öldüğü tren kazası bir bakanın istifasına neden olurken, millet bunu yeterli görmeyerek sokaklara çıkıp başbakan dâhil tüm hükümet üyelerinin istifasını istiyor. Bizde ise yaklaşık 50 bin kişinin öldüğü deprem felaketi sonucu hiç kimse suçlu olduğunu kabul edip istifa etmediği gibi sevgili halkımızın da tepkisini gösterip böyle bir istekte bulunmak aklından bile geçmiyor. Çünkü bunu yaptığında başına gelecekleri çok iyi biliyor ve korkuyor. Futbol seyircilerinin hükümet aleyhine yaptığı tezahürat sonucu başlarına gelenleri hepimiz biliyoruz.

Çin'de çok yoksul ve karnı aç bir adam, sarayın bahçesinin kenarından geçerken, duvardan aşağı sallanan sarı sarı armutları görünce, dayanamayıp birkaç tanesini kopararak yemeye başlar ama yakalanıp İmparator'un karşısına çıkarılır. İmparator hırsıza, bunu niye yaptığını sorunca da;

-"Değerli efendim, çok açtım, dayanamayıp çaldım ve yedim. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Eğer affedersiniz size paha biçilmez bir armağanım olacak." diye kendini savunur.

İmparator dudak bükerek;

-"Senin gibi birinde paha biçilemez ne olabilir ki?" deyince hırsız, avucunun içindeki armut çekirdeğini uzatarak;

-"Bu çekirdeği ekerseniz, sadece bir gün içinde altın meyveler veren bir ağacın yeşerdiğini göreceksiniz." der.

İmparator kahkaha atarak;

-"Sen ek o zaman, yarın altın meyveleri görünce affederim seni." der.

Yoksul adam;

-"Haşmetlim, bunu ben ekemem, çünkü ben bir hırsızım. Bunu ancak ömründe hiç çalmamış, haksızlık yapmamış, hiç yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum ancak o zaman gücünü gösterir. Aksi takdirde onu ekeni zehirler, tarif edilemez acılarla öldürür. O nedenle sultanım, bu tohumu ancak siz ekebilirsiniz." deyince, İmparator irkilerek suratını asar ve bir süre düşündükten sonra hırçın bir sesle;

-"Ben İmparatorum, bahçıvan değil. O nedenle tohumu baş vezirim eksin de altın meyveleri görelim." der.

Yoksul adam, tohumu baş vezire uzatınca o da telaşla imparatora dönerek itiraz eder;

-"Ben ekip biçme işlerinde çok beceriksizim efendim, sihirli tohumu ziyan ederim. Bence bu tohumu hazinedar eksin."

Hazinedar da hemen bir bahane bulur ve bu görevi odadaki bir başkasına devreder. Böyle böyle orada bulunan herkes sudan sebeplerle tohum ekme görevinden kaçınırlar.

Durumu izleyen İmparator, doğan sessizliğin içerisinde bir süre düşünür. Başları önlerinde suçlu suçlu kendisine bakan baş vezirine, hazinedara ve diğer bütün görevlilere dik dik bakarak şunları söyler;

-"Hadi bakalım, bu hırsız bahçıvana tohumun hiç ekmeden de nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip sevindirelim."

Sonra da cebinden bir altın çıkarıp yoksul adamın önüne atar. Odadakilerin de ceplerinden sessiz sedasız birer altın çıkarıp adamın önüne atmasını ve adamın bunları sevinçle toplayıp cebine indirmesini izledikten sonra ona dönerek;

-"Seni affettim, şimdi gidebilirsin. Bugünlük bu ders hepimize yeter." diyerek adamı evine gönderir.

Ortalığın toz duman olduğu şu günlerde “tohumu ben ekerim” diye ortaya çıkmaya cesareti olan bir babayiğit var mıdır dersiniz?

durum da öyküdeki gibi olunca, depremle ilgili asıl sorumlulardan hiç kimse diğerini suçlu görüp istifasını isteyemiyor. “Tencere dibin kara, Seninki benden kara” sözü misali.

DÜŞÜNEN SÖZLER:

•Yalan zekâ işidir, dürüstlük ise cesaret. Eğer zekân yetmiyorsa yalan söylemeye, cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene. Victor HUGO

•Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen. Yunus EMRE

•Güçlü olmanın türlü yolları vardır, dürüst olmanın ise bir tek. Özdemir ASAF

•Dürüstlük, pahalı bir hediyedir; onu ucuz insanlardan bekleme. Warren BUFFETT

•Yükün dürüstlükse, gücün düşer belki ama başın düşmez. KIZILDERİLİ ATASÖZÜ

•Dürüst insanlar, manzarayı kapatan ağaç gibidir; onları kimse istemez. Furkan ÇALIŞKAN

•Herkesin yanlış yaptığı şeyi sen doğru yaparsan; herkesin yaptığı doğru, senin yaptığın yanlış olur. DOSTOYEVSKİ

•Eğri çivi isen, sana dokunan olmaz ama doğru çivi olursan tepene tepene vururlar. MEVLANA