Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ayla Sevim Erol, Kastamonu’da katıldığı bir konferansta yaptığı konuşmada, fosil yatağının şehir merkezine bu kadar yakın olması nedeniyle dünya genelinde eşsiz bir konumda olduğunu ifade etti.
Kazı çalışmalarının başında bulunan Erol, Çorakyerler’de bugüne kadar 43 farklı türe ait 4 binden fazla fosilin gün yüzüne çıkarıldığını belirterek, “Yavru gergedan kafatası, tarih öncesi file ait türler, bizon benzeri hayvanlar, zürafaların ataları ve yabani keçi benzeri fosiller bulduk. Bunlar, 8,5-9 milyon yıl öncesine ışık tutuyor” dedi.
ÇORUM DA BU TARİHSEL HARİTANIN İÇİNDE YER ALIYOR
Prof. Dr. Erol, Ankara-Çorum havzasının, Türkiye’nin en önemli fosil potansiyeline sahip bölgelerinden biri olduğunu vurguladı. Çorakyerler gibi alanların, sadece Çankırı için değil, Çorum için de bilimsel ve turistik açıdan büyük fırsatlar sunduğuna dikkat çekti. “Bu coğrafya, geçmişin izlerini taşıyor. Çorum'da da benzer keşiflerin yapılması muhtemeldir. Doğal tarih açısından Çorum’un rolü zamanla daha da netleşecektir” ifadelerini kullandı.
“DOĞANIN BİZE BIRAKTIĞI MİRASI KORUYAMADIK”
1997 yılında keşfedilen Çorakyerler’de zamanla yapılan yol nedeniyle birçok fosilin yok olduğunu söyleyen Prof. Dr. Erol, “Bölgeyi korumak için çok uğraştık, ancak ne yazık ki yol yapımı sırasında birçok değerli fosil bir saat içinde kaybedildi. Bu, bilim adına büyük bir kayıptır” dedi.
ANADOLU’DAN AFRİKA’YA UZANAN BİR GÖÇ HİKAYESİ
Çorakyerler kazılarında elde edilen bulgular, hominin (insansı atalar) türlerinin 7-9 milyon yıl önce Anadolu’dan Afrika’ya göç ettiğini gösteriyor. Bu bilgi, insanlık tarihine dair bilinen göç haritasını değiştirebilir. “Afrika’daki en erken hominin buluntusu 7 milyon yıl öncesine dayanıyor. Çorakyerler’deki buluntu ise 8 milyondan eski. Bu, Anadolu’nun insanlık tarihindeki önemini yeniden tanımlıyor” diyen Erol, bölgenin uzun yıllar boyunca yeni keşiflere ev sahipliği yapabileceğini belirtti.