Tuzlaspor’u 3-0 yenerek sezona hızlı bir giriş yapan Çorum FK, transfer tahtası kapalı olan, futbol otoriteleri tarafından küme düşme adayı olarak gösterilen Giresunspor’a sahasında 2-0 yenilerek herkesi hayal kırıklığına uğrattı.

Maçtan önce ben dâhil çoğu taraftarın “fark atacağız” hesapları yaptığı karşılaşma maalesef acı bir ders oldu.

Futbolun rehavet kaldırmadığını,

Futbolun kibir ve aşırı özgüven kaldırmadığını,

Futbolun mücadele gerektirdiğini,

Futbolun iç ve dış saha fark etmeksizin her zaman aynı taktikle, aynı sistemle oynanmayacağını,

Futbolun kendi oyunundan ziyade, rakibin oyunu da analiz etmeyi gerektirdiğini,

Futbolun ilk yarıda hiç bir şey yapamayan takımı 70 dakika aynı oyuna mahkûm etmemek gerektirdiğini,

Bir kez daha bizlere gösterdi.

Bu mağlubiyet Tahsin Hoca’ya yazar.

Geçtiğimiz yılda da bunu çok söyledim.

Tahsin Hoca ezberi çok seviyor. Bir kere kazanan takımı rakip gözetmeksizin bozmamaya özen gösteriyor.

Bozmadığı gibi maç esnasında oyunu kazanmaya yönelik hamleleri de maalesef geç yapıyor.

Bu, zaman zaman oyun gücünü kaybettiğimiz ancak ite kaka kazanılan maçlarda dahil.

Birilerinin, Tahsin Hoca’ya buranın 1.Lig olduğunu artık oyun gücünü kaybettiğin an ite kaka maç kazanamayacağını hatırlatması lazım.

Tuzlaspor maçının ilk 20 dakikasını saymazsak, yine oyun gücünden yoksun bir Çorum FK izlemiştik.

Giresunspor karşısında beklentiler hem farklı kazanmak, hem de sahada güçlü bir Çorum FK izlemekti.

Ancak yine olmadı!

Tahsin Hoca kazanan takım bozulmaz geleneğini sürdürerek, rakibin zayıf yanlarını hiçe sayarak Tuzlaspor karşısındaki 11’in aynısını Giresun karşısında da sahaya sürdü.

Oysa ki, rakibin zaafları çok iyi analiz edilmiş olsaydı sahaya aynı 11 ile çıkılmayacağını anlardı.

Orta sahayı yumuşak, forveti tek oynatmazdı mesela!

Kontra ataklarla gol arayan rakip karşısında da Zargo Toure’den çabuk ve hızlı olmasını istemek yerine oraya çabuk ve hızlı bir stoper koyarak maça başlardı mesela!

Tuzlaspor karşısında eli ayağına dolanan Serkan Yavuz’da da ısrar etmezdi mesela!

Tuzlaspor karşısında bal yapmayan Ozan’dan, Giresun karşısında da bal, reçel veya pekmez yapmasını beklemezdi mesela!

Çok koşan ve çok mücadele eden Atakan Akkaynak’tan maç içinde zaman zaman doğru pas yapmasını da isterdi mesela!

Bu uzar gider…

Yukarıda söylediğim gibi, 2.Lig’de bir şekilde ite kaka, bireysel oyuncuların ekstra yaptıkları ile maç kazanabiliyordun.

Ama 1.Lig’de maalesef kazanamıyorsun.

Önce doğru rakip analiz, sonra doğru 11, daha sonra oyun gücü, daha sonra da bulduğun fırsatları değerlendirmek adına iyi bir son vuruş gerekiyor.

Aksi halde, küme düşme adayı gösterilen takımlar karşısında bu puan kayıplarını yaşamaya devam edersin.

Umarım Göztepe maçı ile birlikte, doğru analiz, doğru 11 ve güçlü bir Çorum FK izleriz.

Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler!