O gece bu aşkla çılgınca eğlendiler, çıldırırcasına küplerce içki içtiler, ayakta duramayacak derecede sarhoş oldular. Zafer çığlıkları ile kraliyet salonunu inletiyorlardı. Azılı Türk düşmanı Yunan Kralı toplantıda bir konuşma yaptı. Son kadehimizi İstanbul’da yudumlayacağız. Ayasofya’da ayinimizi yapacağız, diye sözlerini bitirdi ve hava almak için sarayın bahçesine çıktı. Sarayın bahçesinde gezinirken İngiliz generali Milne tarafından kendisine hediye edilen ufak bir maymun şebek kucağına atladı ve kralın kolunu ısırdı. Doktorlar bu bir sıyrık deyip önem vermediler. Oysa maymun kuduruktu. Sonradan enfeksiyon kapmış dediler ve Yunan Kralı Aleksandros kudurmuştu. Etrafa saldırmaya başladı. Askerler bile kralın etrafından kaçışıyorlardı. Kralın vücudunu kuduz sarmıştı. Neticede kralı bir odaya kilitlediler, bağıra bağıra ölümünü seyredenlerin gözü önünde geberdi.

Bu hain, Anadolu’da bir tek bebek bile istemiyorum, hepsi öldürülecek diye emirler veriyordu. Masum Anadolu evlatlarının, kirlettikleri Türk kızlarının (“Beyaz Lale” – Ömer Seyfettin’in eşsiz eseri) ahı tutmuştu. Hiç kimse buna şerefli biri diyemez. Hele de normal ölüm de diyemez.

Her zaman eğlencesi olan, kralı öpüp okşayan maymun neden kudurdu, neden ısırdı. Bu olay sıradan bir olay değildir. Bunun arkasında büyük hikmetler ve ibretler vardır. O zamanın Türk medyasında bu maymun kahraman ilan edildi ve kralın ölümü ile kirli planları suya düştü. 9 Eylül 1922’de de Yunan askeri denize döküldü. Yüce Allah zalimlerden intikamını böyle alır.

(Fetih suresi 7. Ayet.) “Göklerin ve yerin görünmeyen orduları Allah’ındır. Allah aziz, çok güçlü ve hakimdir. Hiç kimse ulu Allah’a savaş açamaz. Çünkü Allah; Allahü Galibun (daima galiptir).

(Mücadele 21.) (İbrahim 47, sh. 261) Bu hususa dair birçok ayetlerde bildirilmiş, zalimlerin zaman içinde nasıl cezalandırıldıklarını bizlere ibreti alem için bildirilmiştir.

Bu zalimlerin kimisi suda boğulmuştur; Nuh kavmi gibi, Firavun gibi. Kimisi yere batırılmıştır; Karun gibi. Kimisi bir sivri sineğin beynine girerek acı içinde feryatla ölmüştür; Nemrut gibi. Kimisi gökten taş yağmış, belde deniz seviyesinden 400 metre yere batmıştır; Lut kavmi gibi. Hz. Muhammed SAV.e yaptıkları nedeniyle onun bedduasını alan zalimlerin örneklerini ayrıca sunacağım.

Görüyorsunuz, 50 bin kişilik mücehnez bir ordu ile bir milleti topyekün tarih sahnesinden silmek üzere karar veren zalim kral, bir kiloluk ufak bir şebeğin maymunun ısırığı ile gebermiştir. O zamanın alimlerinden olan Saidi Nursi hz., Maymunu kahraman ilan etmiş ve medyada şöyle anlatmıştır:

“İşte cünuttan bir gazi,

(İşte Allah’ın askerlerinden bir gazi.)

Nev-i hayvanattan maymun-u said.

(Hayvanlardan hayırlı bir maymun.)

Ey maymun-u meymun

(En hayırlı hayvan.)

Kafirleri ettin mahzun (üzgün)

Yunanı da ettin ecnun (deli)

(Bu yüce milleti ettin memnun.

Kralın ölümü ile güzel hizmet yaptın.

Dolaısı ile planlarını suya düşürdün.)

Bu olaydan alacağımız ders-sonuç:

Birincisi; İç ve dış düşmanlara karşı siyasal, sosyal, ekonomik, kişisel çıkarları bırakıp toplumu kutuplaştıran, ayrıştıran, vatanın bölünmez bütünlüğü, milletin birlik ve beraberliğini, kardeşliğini, birlikte yaşama kültürünü yani ulusal huzuru bozucu söz, fiil ve davranışlardan uzak durmaktır. Yani zalimlerin değirmenine su taşımamaktır.

(SÜRECEK)