Bir yılı daha geride bırakırken...

İçinden geçtiğimiz yıla dönüp baktığımızda; dünyada, bölgede ve ülkemizde yine toplumu sarsan, büyük olaylar yaşandı!

Bölge, sıcak savaş ve çatışmalarla sarsıldı. Gazze'de binlerce çocuk, kadın, sivil insan yaşamını kaybetti.

Bu vahşet dünyanın vicdanını yaralasa da tam olarak özlenen bir 'barış' olmadı/olamadı...

Savaş ve çatışmalar gelecek yıla/yıllara kalan, sorunların başında yer alıyor...

Ülke olarak, doğa olayları, yangın, deprem, sel vb olaylarla sarsıldık. Geri gelmeyecek can kayıplarından derinden etkilendik.

* * *

Toplumun ana sorunlarının başında, 'enflasyon' denilen, frenlenemeyen, önlenemeyen fiyat artışları geliyor...

Pahalılık, toplumun geniş kitlelerini içine alan, başta kadın-erkek, gençleri vurdu!

Artan hayat pahalılığı, 'varlıklı küçük bir kesim dışında' dar gelirlilerin ortak sorunu oldu. Açıklanan 'Asgari Ücret' ise, insanlar için yeni bir hayal kırıklığı!..

* * *

Yoksulluğun getirdiği çaresizliğin yanında, yine hız kesmeden artan ve kanayan bir başka yara da kadın ve çocuk ölümleri...

Sayısız kadın, akla-ziyan yöntemlerle yaşamdan, aile ve sevdiklerinden koparıldı!

Yine çocuk ölümleri de bizi yakan konuların başında olmayı sürdürdü...

Küçük bir köyde öldürülen, 'Minik Narin' tüm öldürülen, masum kız çocuklarının simgesi oldu. Narin, bir çocuğun kendini en güvende hissetmesi gereken, yer olan; 'ana kucağında, baba ocağında' vahşice yaşamdan koparıldı. Faili bulunamadığı için vicdanları kanatmaya devam ediyor...

* * *

Sosyal olayların yanı sıra toplum, siyasi olarak da büyük sarsıntılar da geçirdi!

Birçok 'CHP'li Belediye Başkanı'nın' tutuklu yargılanması, toplumu düşünsel olarak yine iki ayrı noktaya savurdu, toplumu gerdi, yıprattı!

* * *

Bütün bunlar fazlasıyla sarsıcı iken, toplumda yine büyük etki yapan, başta futbol dünyasını sarsan, sanal bahis, şike, sanal kumar olayları geldi.

* * *

Bir de sanatçı Güllü'nün, yüksekten düşme (!) sonucunda, yaşama veda etmesi, sevenlerine şok yaşattı!

Konu, kız evladının şüpheli olması ile büsbütün karmaşık hal alıp, kamuoyunu yakından ilgilendirdi.

* * *

Bu durum henüz tam anlaşılmadan, ekranın yıldız sayılan yüzlerine, tanınmış ve ünlü kimliklerine ard-arda 'yasaklı madde' kullanımı operasyonu geldi. Sonrasında da kirli öyküler dökülmeye başladı...

Yıllardır yasaklı madde/ler konusunda uzmanlar, medya aracılığıyla adeta çığlık atıyor!

Aileler, bu illete düşen, çocuklarından utanıp, korkup daha da ilerisi kendi evlatlarının ölümünü dilemekte...

Çorum Haber Gazetesi'nde geçen hafta basın dünyasının abisi Mehmet Yolyapar'ın yakın dostu, Gazeteci Saygı Öztürk'ün, bir köşe yazısı çıktı. Yasaklı madde kullanan çocukların, ailelerinin kendi sözleriyle, feryadı-figanını, adeta çığlığını yazmıştı!

Madde kullanan çocukların, anne-babalarının evlatlarının 'ölümünü dileme' noktasına gelmesi, çaresizliğin son noktası olarak görülmeli... 'Sessiz katil' üzerimize geliyor artık!

* * *

Bunların çok azı bile bir toplum için yeterince sarsıcı olurken, yılın sonuna soluk- soluğa yaklaştık geldik, denilebilir...

* * *

Bütün bunlar, 'elimiz yüreğimizde' sabah-akşam yazılı- görsel medya aracılığıyla haberdar olduğumuz, sarsıcı olaylar...

* * *

Ya kendi dünyamızda, yaşadıklarımız?

Mutlu, mutsuz hallerimiz,

Sağlıklı, sağlıksız yanlarımız, düşlerimiz, kırgınlıklarımız,

Sevgi, nefret arası gidip gelmelerimiz.

Onlar da bize özgü, insan hallerimiz!

Yaşam, bir denge ve sorun çözme yolculuğu ise; birey olarak bu konuda da bir hayli becerikli sayılabiliriz...

* * *

Sonuç olarak; insan, bundan sonra ne yapacak, denirse?

Yaşam, devam ettiği sürece, insan hayatı; 'yaşamına anlam katmak ve kendini gerçekleştirmek mücadelesi' üzerine kurulmuş...

Yaşamın olduğu her hal ve koşulda 'umut' hep vardır!

* * *

Umut fısıldar

karartma yüreğini, mavide kal

geç kalsa da gelecek bahar-yaz

ağlasa gökyüzü, yansa toprak,

son kalan çıngıdan, yeni bir hayat doğar!

insan, umutlarını yeniden- yeniden gökkuşağına boyar.

* * *

Gelecek yılın, olumsuzlukları unutturacak bir yıl olması dileğiyle.