Dünkü yazımda ülkemizin (yerüstündeki) bilinen tarikatlarının listesini verdim.

Yineliyorum; bir de yeraltında faaliyet gösteren tarikatlar var. Onları şimdilik bilmiyoruz.

* * *

Atatürk, Kastamonu’da yaptığı konuşmada; “…Arkadaşlar, efendiler ve milletim, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.” demiş; tekke ve zaviyelerin bir topluma vereceği zararları anlatarak; tekke ve zaviyeleri kapatmıştı.

Ulu Önder’in her görüşünde olduğu gibi bu görüşünde de ne denli haklı olduğu ortada.

Sapıklığın her türüyle birlikte anılan; bu nifak kurumlarının elinde bir milyonun üzerinde çocuk olduğu dillendiriliyor.

Kim denetliyor bunları?

Denetlenmiyorsa niye denetlenmiyor.

Sekiz bakanlığın üzerinde bütçeye sahip olan Diyanet, ne yapar bunlara karşı?

Nasıl bir müeyyide uygular?

??!!...

Ama efendim Diyanet’in, bu tür konularda, bunlara müeyyide uygulama yetkisi yok ki!

Olsun efendim, olsun…

Diyanet İşleri’nin bunları denetleme, bunlara müeyyide uygulama yetkisi olsun

Yoksa yetkisi, istesin alsın.

Nasıl olsa; iktidar, bu kurumun her türlü isteğini, anında ve en seri şekilde karşılıyor.

Heybeli Adasındaki sanatoryum binasını isteyeceğine; bu tarikatları denetleme yetkisini istesin…

Ülke tarikatlar cennetine dönüştü.

Necidir bu tarikatlar? Ne yaparlar, ne işe yarar, ne üretirler?

Bu tarikatların büyük bölümünün çok büyük nakitlere sahip oldukları söyleniyor.

Nereden geliyor bu değirmenin suyu?

İlk ve ortaokulu, lisesi hatta üniversitesi, öğrenci yurtları, inşaat ve emlak şirketleri, hastanesi olan tarikatların olduğu dillendiriliyor.

Maliye, bu tarikatların gelirlerine ne kadar hakim?

Bu kurumlar ne amaçla ve ne hakla Türk Eğitim Sistemine burnunu sokuyor?

Dahası bir başka Tarikat Şeyhi Cübbeli Ahmet Hoca adıyla bilinen zat 2000 selefi derneğinin silahlandığından söz ediyor ve “Savcı çağırsın beni, bu tarikatları tek tek açıklayayım” diyor.

Ama savcı çağırmıyor.

Ne oluyor?

Nereye gidiyoruz?

* * *

Rıza Zelyurt üstat anlatıyor…

“Çağdaş toplumu değersizleştirmeye kalkışan; Türkiye’yi Orta Çağ Arap ölçülerine göre şekillendirmeye çaba gösteren; tekkelerde tecavüze uğrayan kız ve erkek çocuklarını savunmak adına tek laf etmediği halde içki satılan yerlerden yapılan alışverişi haram sayan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerleri ile savaşı sürüyor.

Bunu da Türkiye’yi ele geçirmiş olan Halidi Tarikat Örgütleriyle birlikte yürütüyor.

Şu an Halidilik, Türkiye’nin en güçlü tarikatı durumunda.

Bu tarikat, değişik tekkeler adı altında Sünni toplumu sarıp sarmalamış bulunuyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı, İskenderpaşa Tekkesi, İsmailağa Tekkesi, Erenköy Tekkesi, Menzil tekkesi vb. büyük yapılar ile birlikte, iç içe geçmiştir.”

Diyor, ayrıntılara giriyor ve insanın sinirlerini zıplatan, çok daha sarsıcı şeyler anlatıyor Zelyurt Üstat…

Ne oluyor?

Nereye gidiyoruz?

Fetö’den (kısmen) kurtulduk; şimdi HALİTÖ mü geliyor?

Nedir bu tarikat ve cemaatlerden çektiğimiz?

Eller uzayda cirit atarken, biz yerlerde sürünüyoruz.

Kim dur diyecek bunlara?