Her varlığın maddi veya manevi bir değeri, bir fiyatı, bir pahası vardır. Fakat bazı nimetler vardır ki, onlara dünya malı ile paha biçilemez. İnsanın canı başta gelir. Ömür de bunlardan biridir. Çünkü bu nimetler elden çıkınca geri gelmesi, yani telafisi mümkün değildir. Geçen zamanı, ölenlerin geri gelmediği gibi bu nimetleri zayi etmek çok büyük zarardır.

Yüce Allah biz kullarına sayısız nimetler vermiştir. Bu nimetlerin başında da canımız ve ömrümüz gelir. Hayat-ömür olmadan yaşamak imkansızdır. Bir insan anası ve babası sebebi ile dünyaya gelir, birçok nimetlere kavuşur. Bu nimetlerin hepsi insanın yaşaması için ihsan edilmiştir.

Ömrümüzü korumak, onun kıymetini bilmek, onu yıpratmamak, boş yere zayi etmemek farzı ayındır. Yani her can için olmazsa olmaz şarttır. Çünkü bütün varlıklar, nimetler ömürle kazanılır ve ömürle elde tutulur, korunurlar. Onun içindir ki, ömür-can-kutsaldır, dokunulmazdır. Ulu Allah Kur’an’da değerli kıldığı bazı varlıklara yemin etmiştir ki, bu hal üzerine yemin edilen varlığın kadir ve kıymetinden içindir.

Örneğin; yüce Allah, “zamana, asra yemin olsun, aya, güneşe vs. gibi varlıklara yemin olsun ki” buyurur. (Asr suresi, birinci ayet)

R.SAV.in ömrüne yemin eder; “Ey habibim. Senin ömrüne yemin olsun ki” der. (Hicr Suresi 72. Ayet)

Bu yeminler değer biçilemeyen varlıklar üzerine yapılmıştır. Durum böyle olunca, bir ömür doğumla başlar, bu dünyada ölümle biter. Görülüyor ki ömrümüz çok kıymetlidir.

*

Günler geçiyor, ömür ağacının yaprakları her gün birer birer kuruyup yele karışıyor. Yani ömrümüz bir daha geriye dönmemek üzere su gibi akıp gidiyor. Zamanı durdurmak, ölümü dondurmak imkansızdır. Öyle ise mevcut olan ömrümüzü boşa harcamadan hayatımızı kendimiz, ailemiz, ulusumuz ve insanlık için, dünya ve ahiret yolunda en iyi şekilde değerlendirmek, ömrümüzden yararlanmak mecburiyetinde ve mükellefiyetindeyiz. Allah’ın emri de budur. İnsanların dünyaya, dünyayı mamur hale getirmeleri, dünya ve ahiret saadetini kazanmaları için bu aleme gönderildikleri birçok ayette de bildirilmiştir.

Hud Suresi’nin 61. ayetinde; Semud kavmi için; “Allah sizi topraktan yarattı ve toprağı, arzı, doğayı mamur etmenizi istedi” buyurur.

Demek ki ömrümüzü dünya ve ahireti mamur etmemiz için harcamalıyız. Nefis ve şeytanın kandırmasına aldanmadan, dünyanın faniliğini unutmadan bu dünyada hayırlı işler yaparak hayırla anılmalıyız. Her şey zamanla, zaman içinde kazanılır. Ama zamanı hiçbir varlık kazanamaz. Bu gerçek şu sözlerle belgelenmiştir:

“Yakutlar, elmaslar, incileri zaman kazanır. Lakin dünyanın yakutunu verseniz geçen bir saniyelik ömrünüzü geri getiremezsiniz. Öyle ise zamanı bırak, zamanın en ufak kısmı olan ‘an’ı bile boş geçirmeyiniz” denilmiştir.

Ne mutlu sırrı anlayanlara, ömrünü zayi etmeyenlere, dünyasını ve ahireti için ömrünü tüketenlere, müjdeler olsun onlara.

*

bu dünya tümüyle bir kazanç ve sınav yeridir. (Mülk Suresi, 1-2. ayetler) sefa ile cefayı, melek ile şeytanı, hayır ile şerri birlikte barındırır. Yani dünyada hem cennetin sefası ve hem de cehennemin cefası vardır. İnsanlar bunlarla imtihan edilmektedirler.

R.SAV. “Dünya ahiretin tarlasıdır. Burada ne ekersen orada onu biçersin. İki günü eşit olanlar aldanmıştır. Mutlaka bir sonraki gününüz bir önceki gününüzden daha karlı olmalıdır. Hiç ölmeyecekmişsin gibi dünyaya, hemen ölecekmişsin gibi ahirete çalış. Yani çalışırken hırslı ve azimli çalış. İbadete başlayınca o anda ölmüşsün gibi sağlam ibadet et. Ömrünün kıymetini biline” buyurmuştur ve dünya ve ahiret için nasıl bir ömür geçirilmesi gerektiğini de özetlemiştir.

Yine R.SAV.in şu sahih olan mübarek sözü çok anlamlı ve düşündürücüdür.

R.SAV.; 5 şey gelmeden önce şu beş şeyin kıymetini biliniz.

1-İhtiyarlık gelmeden önce gençliğinizin kıymetini,

2-Hastalık gelmeden sıhhatin,

3-Dar zaman gelmeden oş zamanımızın,

4-Yokluk gelmeden varlığınızın,

5-Ölüm gelmeden ömrünüzün kıymetini biliniz.

Evet, gençliğini boş yere hay-huy ile geçirenler yaşlılıklarında sıkıntı çekerler. Yaz gününü söğüt gölgesinde geçirenler kışın soğuğunda titrerler. R.SAV. “Sizin hayırlınız, dünyası için ahiretini, ahiret için dünyasını terk etmeyen, ikisini de mamur etmek için çalışanlarındır” buyurmuştur.

Sular hep aktı geçti

Kurudu vakti geçti

Nice han nicee sultan

Tahtı bıraktı geçti.

Bu dünya bir penceredir

Her geçen baktı geçti.

Akıllı insan odur ki nefesini boşa harcamaz. Ahmak insan odur ki vaktini boşa harcar. Ah-vah, gideni geri getirmez.