Ekli haritaya bakar mısınız?

Kırmızıya boyanmış 34 ilimizin toplam nüfusu 14.966.400 kişi iken; şişire şişire patlayacak hale getirdiğimiz İstanbul’un nüfusu 15.029.231 kişi…

Kilometrekaresine 2 bin 275 kişi düşen bu kentimiz; 3 Ankara, 6,5 Antalya ve 187 Bayburt ediyor.

İşte size azgelişmişlik mantığından ve görgüsünden bir türlü kurtulamayan tipik bir Türkiye gerçeği…

* * *

Yıllardır, çok kötü siyasiler(!) tarafından, çok kötü yönetiliyoruz.

Bu kötü yönetimler nedeniyledir ki; hemen hemen her konuda, sefilleri ve rezilleri oynuyor; hemen her konuda, her alanda tel tel dökülüyoruz.

Planlayıp, programladığımız şekilde; deyim yerindeyse tıkır tıkır işleyen tek bir işimiz yok.

Her işimiz “saldım çayıra, Mevla’m kayıra” modunda.

Şiştikçe şişirilen “İstanbul’un nüfusu” olayı da böyle bir şey işte.

Memleketinde aradığını bulamayan (daha doğrusu, önceden bulup da, şimdi bulamayan), işsiz / aşsız takımı, soluğu İstanbul’da alıyor.

İstanbul’un taşı, toprağı altın zanlıyla; neredeyse Anadolu’nun tümü, İstanbul’a akıyor.

Oysa İstanbul’un, ne taşının altınlığı kaldı, ne de toprağının…

İstanbul da dökülüyor lime lime…

İstanbul Belediye Başkanlığı seçimini kaybetmeyi içine sindiremeyen AKP İktidarı, İstanbul Büyükşehir Belediyesini çalıştırmamak için elinden geleni ardına koymuyor.

Şu günlerde kimin eli, kimin cebinde belli değil İstanbul’da.

Sözün özü, bu koşullarda, İstanbul’un, bu nüfusu kaldırması mümkün değil.

Nitekim de ne İstanbul kaldırıyor bu nüfusu, ne de Türkiye…

Artık sağlıklı bir nüfus planlaması kaçınılmaz hale geldi.

Geldi gelmesine de burası; “saplantılı, sözde siyasetçilerin ve yine her ne pahasına olursa olsun onlara oy veren, saplantılı seçmenlerin elinde oyuncak olmuş” bir ülke.

Ne plan var, ne program…

Dünyaya getirdikleri bebelerin karnını nasıl doyuracağını, insani gereksinimlerini nasıl karşılayacağını düşünmeden doğuran doğurana…

Kedi, köpek gibi üremeyi marifet sanıp doğurtan, doğurtana…

Oysa kaynaklarımız da sınırlı, olanaklarımız da…

Olan kaynağımızı da beceriksiz ve yeteneksiz siyasiler(!) har vurup, harman savurmakla meşgul.

Hal böyle olunca şiştikçe, şişen bu nüfusa ne iş yetiyor ne de aş….

Nüfus arttıkça da, işsizlik oranı, açlık oranı yükseldikçe yükseliyor.

Eğitim sorunlarıyla, sağlık sorunlarıyla, kentleşme sorunlarıyla, trafik sorunlarıyla baş edilemiyor.

Bu nüfusa ne okul yetiyor, ne öğretmen…

Ne hastane yetiyor, ne doktor…

Ne yol yetiyor, ne kaldırım… Dağ taş araç dolu… İnsanlar araçlarıyla tampon tampona seyrüsefer ediyor, araçlarına park edecek yer bulamıyor.

Dahası bu nüfusa ne cezaevi yetiyor, ne gardiyan…

Buna karşın Sayın Cumhurbaşkanı, yakın zamana kadar “Bir yetmez, iki de yetmez, üç, dört, beş… Doğurun, doğurabildiğiniz kadar…” deyip, duruyordu..

“Şu günlerde bu çağrısını askıya aldı, çünkü beş milyona yakın Suriyeliyi, şişe şişe patlayacak hale gelmiş ülke nüfusuna, yamamaya çalışıyor.

Ne yana baksanız rezillik; ne yana dönseniz kepazelik.

Yaşadığımız bunca sıkıntı ve acılar, saplantılı siyasilerimizi ve onları seçenleri akıllandırmıyor.

Siyasilerimiz(!) ve bu siyasileri seçen çoğu dinle aklını bozmuş, saplantılı seçmenler; gerçekleri görmemek için ısrarla gözlerini ve kulaklarını kapatıyor.

İnsanları Allah’la ve dinle aldatan sözde siyasi; ona, “Kitap, Kuran” deyince; anında gevşiyor.

Oylarıyla bu ülkenin kaderini belirleyen saplantılı bu seçmen(!) kitlesi, gerçekleri görmediği sürece; bu ülke yerlerde sürünmeye devam edecektir.

Bu toprakların ve de bu ülkenin yeniden dirilmesi ve yeniden ayağa kalkması için yapılması gereken ilk iş, nüfus planlamasıdır.

AKP’nin 17 yıldır izlediği, “Doğurun, doğurabildiniz kadar…” mantığı zırvalıktır. Gaflet, delalettir.

Bu yanlışlıktan bir an önce dönüp; ussal (rasyonel) bir siyaset izleyerek, sağlıklı bir nüfus planlamasını uygulamak durumundayız.

Görmek isteyen gözün gördüğü, anlamak isteyen beynin anladığı ve ayırdına vardığı gibi bu toprakların ve de bu ekonominin, kontrolsüz bu nüfusu beslemesi ve geçindirmesi mümkün değildir gayri.

Ülkenin ve hepimizin kaliteli ve donanımlı insanlara gereksinimi var.

Bunun da tek bir yolu var.

O yol da sağlıklı bir nüfus planlaması yapmak ve bu planı titizlikle uygulamaktır.