Seçimler yaklaştıkça, ortalık karışmaya, terör belası da yine hortlamaya başladı. Şimdiki gençlik pek umursamasa da, karakollara yapılan saldırılardan sonra İstiklal Caddesi olayını da duyunca 1980 öncesini yaşayan bizlerin içi korkuyla titredi. Yoksa eskiye mi dönüyoruz?” diye endişeyle birbirimize bakmaya başladık.

O yılları hatırlayanlar bilir; günde 20 kişiye kadar insanımızı teröre kurban veriyorduk ve bu normal kabul ediliyordu. Çorum, Kahramanmaraş olayları ile insanlarımız inançları nedeniyle birbirine düşman haline getirilmeye çalışılmıştı. Sağcısıyla solcusuyla, Alevi ya da Sünni’siyle birbirimize karşı kışkırtılıyorduk ama bunun farkında değildik. Birileri bizi kullanıyor, ülkenin en değerli yazar-çizer insanları bir bir öldürülüyordu. Kısacası evimizden dışarı çıkamaz hale gelmiştik.

Sonra 12 Eylül darbesi oldu ve ne kadar ilginç, terör eylemleri bıçakla kesilir gibi birdenbire duruverdi. Sonradan anlaşıldı ki, bunu gerçekleştirenler darbe ortamının hazır olması, yani yemeğin iyice pişmesi için yangına körükle gittikten sonra, bile bile beklemişler. O sürede kaç kişinin teröre kurban verildiği umurlarında bile olmamış.

Evet, biz bütün bunları gördük ve bizzat yaşadık. Pek çok arkadaşımız hiçbir suçları olmadığı halde işkence görüp yıllarını cezaevlerinde geçirdi, işinden gücünden oldu, aileler parçalandı. Bu nedenle son gelişmelere gençlerimizden daha farklı bakıyoruz. Açıkçası bilerek ya da bilmeyerek gene birileri tarafından kullanılıyor olmaktan, birilerinin karanlık emellerine alet olup hizmet etmekten kendimizi nasıl koruyabiliriz diye endişeliyiz, tedirginiz ve açıkçası korkuyoruz.

Olayı, bu konu ile ilgisi olmayan ama sonuçları açısından çarpıcı benzerlikler taşıyan bir deneyle daha iyi açıklamaya çalışayım. Araştırmacılar bir çölden 100 tane kırmızı ateş karıncası ile başka bir yerden 100 tane siyah karıncayı alıp aynı kavanozun içine koymuşlar. İlk başta hiçbir şey olmamış ve karıncalar kendi türleriyle bir araya gelip sakinliklerini sürdürmüşler. Ancak, araştırmacı kavanozu eline alarak şiddetle sallayıp da yerine koyunca olan olmuş ve her iki taraf da büyük bir öfkeyle diğerlerini öldürmek için hücuma geçmiş. Kırmızı karıncalar bu kargaşayı yaratan düşmanın siyah karıncalar olduğunu düşünürken, siyah karıncalar da kaosun nedeni olarak kırmızı karıncaları görüyorlarmış. Oysa her iki taraf da masummuş ve kargaşanın asıl nedeni bambaşka ellermiş.

O nedenle, son günlerdeki gelişmelere bir de bu açıdan bakıp kendimize hep şu soruyu soralım lütfen: “Kavanozu sallayan kim?"

DÜŞÜNEN SÖZLER:

Toplumun genelinin neler döndüğünden haberi yoktur. Hatta haberi olmadığından dahi haberi yoktur. CHOMSLEY

Ne olacağımızı görebilmek için ne olduğumuzu bilmemiz gerekir. MACHIAVELLI

El, ayağın çalışmasından memnun değilse sorumlu baştır. GAZALİ

Her şey bir nedenle olur; eğer olmuyorsa, onun da bir nedeni vardır. Grunberk

Doğruyu yapmayı başaramadığımızda, yanlışa yakıt sağlamış oluruz. ROBIN SHARMA

Acı duyabiliyorsan canlısın; başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın. Tolstoy

Rüzgâr esmeyince yaprak kımıldamaz. Atasözü

Başkalarının bilgisi ile bilgin olsak bile, ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz. Montaigne

Bilgisiz bir kimse, savaş davuluna benzer; sesi çok, içi boştur. SADİ