Konumuza Özgür Özel ve Erdoğan’ın AKP Genel Merkezindeki görüşmesinin yankıları olarak devam edersek…

Dünkü ve bugünkü yazımdan görüşmelere karşı çıktığım gibi bir anlam edinilmesin. Görüşme elbette olacak. Eğer görüşme sonucunda kitleler; “Sayın Özgür Özel halk lehine hiçbir şey elde edemedi, boş sandalye ile güreşti, Erdoğan psikolojik üstünlüğü ele geçirdi, seçim yenilgisini zafere dönüştürmek için ağlarını adım adım örüyor” diyorsa, siz seçimde kazandıklarınızı masada eritiyorsunuz demektir.

22 yıldır gördük ki AKP Genel Başkanı’nın önceliği, ilke ve idealler değil, sarayın ve şahsının çıkar ve menfaatleridir. Görüşmenin hemen 1 Mayıs kutlamalarının arkasından olması, her şeyi bütün çıplaklığı ile ortaya koydu. Aslında Erdoğan ilk şamarı 1 Mayıs’ta attı. Anayasaya rağmen işçileri 1 Mayıs’ta Taksime çıkarmadı. Ondan sonra anlaşıldı ki, görüşmeden Özgür Özel yenilgi ile çıkacak. Fotoğraf çektirip 1 Mayıs alanından ayrılması da bunun işaretiydi.

Sayın Özgür Özel görüşmeden bir gün önce; “Anayasaya rağmen, AİHM’nin kararlarına rağmen  1 Mayısta Taksime çıkışa izin vermezseniz, yarın görüşmemiz tehlikeye düşer” deseydi, bakınız ondan sonra asıl yumuşamaya. Yasa gereği işçilerle birlikte Taksim’e çıksaydı, Taksim’e çıkamıyorsa görüşme iptal edilseydi, şimdi şu satırlar heyecanımız göğüs kafesimize sığmayacak şekilde “yaşa, var ol” diye başarı çığlıklarını yazıyor olacaktı.

Söylenecek söz çok kısa ve basitti: “Seçimden yenik çıkan Sayın Erdoğan ders almamış olacak ki, hala anayasayı tanımıyor, Taksime çıkmamıza izin vermiyor. Görüşmeyi iptal ediyorum.”

Oradan sonrasını bırakın Erdoğan düşünsün. Kitleler haklıyı haksızı ayırır merak etmeyin.

Anımsatalım; zamanında Süleyman Demirel, Bülent Ecevit’e “Taksim Mitingini yapma suikast olacak” dedi.

Ecevit; “Canım pahasına çıkacağım, suikastı biliyorsan tedbirini almak sana düşer” dedi ve yüreklice Taksim’e çıktı. Ünlü Taksim mitingini yaptı, yüzbinlerce insan arkasındaydı. Hiçbir zafer kaçarak kazanılmaz.

Sorun, anayasayı çiğnemeyi adet edinmiş olanda değil, anayasaya rağmen Erdoğan’ın  ayağının dibinde, seçimi kazandığı halde boş sandalye ile güreş tutandadır. Daha doğrusu yasaları yüreklice savunamayanlardadır.

Suçlu Anayasaya Saygı Mitingini iptal edenlerdir. Tek kişilik rejimlerde yasadan önce tek kişinin buyruğu yasadır. Bu durum tek kişilik yönetimlerde eşyanın doğasına uygundur. Bu nedenle halk ona ikinci parti olma görevi verdi. Beklentisi olan partiyi de birinci parti yaptı.

Ne yazık ki beklentilere yanıt veremiyor, umutları boşa çıkarıyorsunuz. Dileriz son olur.

Şu anda olanlar, psikolojik üstünlüğü ele geçirme girişimleridir. O üstünlük ise AKP genel başkanına geçmiş durumda. Kendi kendimize “hoşaf soğutmayalım”.

Görüşme sonrası gündemde tartışılanlara bakın. “Erdoğan 2028’in hesaplarını yapıyor…Cumhurbaşkanı adayı Özgür Özel mi olacak? İmamoğlu mu? Mansur Yavaş ne yapacak?” Halkın güncel sorunları bu mu? Daha seçimden dün çıktınız. Halkın gündemi bu mudur?

Halka söyleyecek bir şey olmadığı için de, haliyle gizli tutuyorlar görüşmeyi. Birbirlerine el ense çekip, zemin yoklaması yapıyorlar. Halk askıda ekmeğe devam etsin. Rahmetli Deniz Baykal, Erdoğan’a bugünlerin yolunu açarken ne kadar haklı ve başarılıysa, Sayın Kılıçdaroğlu Yenikapı’ya giderken ne kadar haklı ve başarılıysa, Sayın Özgür Özel de boş sandalye ile güreşirken o kadar haklı ve başarılıdır.

Vatana millete hayırlı uğurlu olsun. Bu akılla Erdoğan son nefesine kadar, cumhurbaşkanıdır. Boş sandalye ile güreşten dolu şey çıkmaz.

Yanılmış olmayı diliyorum.