ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ


GAZETELERDE DEVRİLEN ÇAMLAR

Yazım kuralları açısından, yerel gazetelere sakın inanmayın.

“Gazete nasılsa doğrusunu yazar” diye düşünürseniz, feleğiniz şaşar.

Çünkü, cümlelerin dil bilgisi kurallarına uygunluğundan, sözcüklerin doğru yazıldığından, yine sözcük ve kavramların yerli yerinde kullanıldığından asla emin olamazsınız, daha doğrusu olmamalısınız.

Türkçe’ye hakim olanlar, gazetelerde her gün nice büyük çamların devrildiğine, baştan sona imla hatalarıyla dolu nice yazılar yayınlandığına tanık ola ola artık kanıksadılar.

Sorun sıradan okuyucunun sorunu…

“Gazete böyle yazdığına göre doğrusu budur” diye düşündüğünde, yanmıştır!

Yanlışa süreklenmektedir.

Veya yanlışı doğru diye öğrenmektedir.

Sorunun kaynağında, ÇORUM HABER’in dün manşetten verdiği “yerel gazete enflasyonu” yatıyor.

Kaynak sınırlı, paylaşan yerel gazete sayısı fazla, gelir kısıtlı…Öyle olunca, nitelikli eleman çalıştırma olanağı da yok.

Bir de “nitelikli” elemanı ara ki bulasın…

Her alanda, ama her alanda…

Ortalık “ne iş olsa yaparım abi”cilerden geçilmiyor.

Elinden iş gelen zaten havada kapılıyor.

Basın sektöründe ise, “mektepliler” yerel basına burun indirmiyorlar. Büyük gazetelerin, televizyonların eşiklerinde “fırsat” kovalamaktan helak oluyorlar, çoğunun hayatı kayıyor.

Yerel gazeteler de dişe dokunur bir ücret ödeyemeyince…

Bir kısır döngüdür gidiyor.

Hemen eklemek gerekir ki, iyiyi-kötüyü ayırmakta fazla titiz davranmayan toplum da, bu bozulmaya çanak tutuyor.

Sayıca daha az, ama daha nitelikli yerel gazete özlemi, devletin basınla ilgili kurumlarını bile sarmışken, toplumun da dönüp bu konuya şöyle bir bakması gerekmez mi?

Bakması ve sorumluluğunu hatırlaması…

 

MECBURİYET CADDESİ

Çorum’a üniversite öğrenimi için dışarıdan gelmiş öğrenciler, Gazi Caddesi’ne “Mecburiyet Caddesi” derler.

Şehrin gezilip dolaşılacak başka yerinin olmaması anlamına…

Gerçi Çorum, emsal şehirlerin hepsinden daha sosyaldir, kültür-sanat ve eğlence hayatı açısından daha canlıdır…

Ama, Mecburiyet Caddesi’nde piyasa yapmanın dışında, yapacak çok fazla şey de yok gibidir.

O yüzden, gençleri haksız bulamayız.

Çorum, asayiş yönünden Türkiye’nin en huzurlu ve güvenli kenti seçilmiş.

Buna inanırız.

Ekonomik bakımdan 12. sırada yer almış, kültür-sanatta da 23. olmuş.

Ekonomiden kasıt, herhalde ekonomik büyüklük, ya da kişi başına gelir (zenginlik) değildir. Yaşama kolaylığı anlamında ise, buna da katılırız.

Kültür-sanat sıralaması da doğru olabilir.

Ama, Çorum 81 il içinde pek çok kritere göre 30-35. sıralarda yer alırken, neden sağlıkta 39. , kent hayatında 42. , eğitimde ise 52. olmuş acaba?

Bu noktalarda sorun var demek ki…

Çorum’da okuyan üniversite öğrencilerinin kimi memnuniyetsizliklerinde de bunları mı aramalıyız yoksa?

Çorum’u, herkesin yaşamaktan mutlu olduğu bir kent haline getirmek için daha yapılacak çok şey olduğuna kuşku yok.

Önce, eksiklerimizi tespit ederek işe başlamaya ne dersiniz?


ANLAMAYANA DAVUL-ZURNA AZ