Çok şükür, Ramazan’ın yedinci gününü idrak ediyoruz. Terörle verdiğimiz mücadele, ekonominin daha iyi hale getirilmesi vs. için gereken çabaların gerekliliği olmasa daha iyi ama genel şartlara bakıldığında fazla endişe edilecek bir durum görülmüyor diye düşünürken Şırnak'tan gelen acı haber hepimizi derinden üzdü. Şehitlermize Allah' tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyorum.

Televizyonlarımız Müslümanlığın inceliklerini anlatmaya çalışan din adamlarımızla dolu. Onları dinleyip, bilgi edinmeye talip, coşkulu çoğunluk umut veriyor. Ama bu konuşmalarda Komünizmin temelini atan Marks'a hak verdirecek söylemlerde de bulunmamak lazım.

Marks ne diyor?

"Din afyondur. Uyutur!" diyor. Demekle kalmıyor, sayısı milyarı geçen insanlardan oluşan taraftarı da buluyor.

Sahabe devrinden yani bin seneyi geçen zamandan sonra ortaya çıkan, yaşantının bel kemiği olan; YATIRIM, İSTİHDAM, ÜRETİM "Altın Üçgeni"ni görmemezlikten gelir veya önemini kavrayamamış beyanlarda bulunursanız, Marks'ı haklı çıkarırsınız.

Onun için yaşantının dinden ibaret olmayıp, din ve ibadetin çok gerekli ama toplum içinde yaşayan insanlar için dinden başka önemli hususların da olduğunu, onlar olmadıkça huzurlu ve verimli hayatın olmayacağını bilmek ve anlatmak lazım.

15 sene önce yazdığım, "Resimname" başlıklı yazımı şöyle bitirmişim:

"Kültürel birikimi öbür dünyada kullanamazsınız. Bu dünyada gereğini yapar, kültürel birikiminizi insanlığın hizmetine sunarsanız, öbür dünyaya donanımlı gider, iyi yer edinirsiniz.

Böylece İlhan Çenesiz'e ait yorumu da özetlemiş olduk. İsteyen kullanır..."

Yazımız böyle sonlanmış.

Oldukça büyük laflar etmişiz ama görüşüm aynı şekilde devam ediyor. Şimdi daha basit dünya işlerine dönelim; düzeltilmesi faydalı üç ayrıntıyı irdeleyelim:

Ocağın üstündeki çay demliğini kontrol etmek için, elimi demlik kapağının kulpuna dokundurmamla; parmak uçlarımın yanması bir oldu.

Yeni alınmış demliğin, kapak ile birlikte tutulacak kulpları madeni olduğundan içinde kaynayan su kadar sıcak oluyor. Ayrıca kulplar avucu doldurmadığı için tutmakta zorlanılıyor ve elden kayıyor.

Çok kızdım...

Kızdıklarım kimler?

Demliği yapanlar, demliği satanlar ve de satın alanlar...

Satın alanlardan başlarsak yapacak bir şey yok. Kavgasız, gürültüsüz, birlikteliğim 60 yılı doldurup 11 gün sonra 61'inci yıla giriyor. Demlik yüzünden eşimi kırmak yanlış olur.

Demliği satana gelince: O da eşimin yeğeninin kocası. Ona da bir şey yapamam, çünkü benim de sevdiğim bir insan!

En doğru yol demliği üretenleri, satıcı yakınımızla uyarmak oluyor. Ben de öyle yaptım.

* * *

İki çeşit elektrik fişinin resmini görüyorsunuz. Birincisi yanlış, ikincisi doğru.

taşınalı bir ay olmadı. Prizlerden biri yerinden oynamış. Biraz daha zorlansa yuvasından çıkacak. Evimizdeki fişlerin hiçbiri doğru dediğimiz, örneğini verdiğimiz fiş gibi değil.

Yanlış dediğimiz gibi olduğundan bir elle prize bastırarak, diğer elle fişi çekmeyince priz yerinden oynayabiliyor. Bu olmamalı. Elektriğin ne yapacağı belli olmaz.

Fişin sırtında parmak girecek yer olursa araya giren parmakla fiş çekilirken, diğer parmakla prize bastırılır ve yerinden oynama olayı olmaz. Bu şekilde fişler var ama azınlıkta. Tamamı öyle olmalı. Diğerleri yasaklanmalı ki risk ortadan kalksın.

* * *

Eski elektrik anahtarları çevirmeliydi. Bugün kullanılan üstünden basmalı olanlar yapıldı ve pratik olduğundan genel olarak kullanılır oldu.

Ancak ilk yapılanların düğmeleri çok küçüktü. Bu küçüklükten dolayı ıslak elle anahtarı kullanmaya kalkanların elinden sızan su anahtarın içine sızdı ve ölümler oldu.

Bugün yapılan anahtarların düğmelerinde yeterli büyüklük olduğundan risk yok. Ancak evvelce takılmış anahtarların kullanılması sürdürülüyor.

Değiştirilmesi çok ucuz. Bu anahtarlar hemen değiştirilmeli, tehlike ortadan kaldırılmalıdır.

İlim sahibi olmadığımdan benim ramazan yazım da ancak böyle olabiliyor. Hoşgörünüze sığınıyorum.

En güzel günler sizlerin olsun.