Klasik yemek kültürümüz; önce bir çorba içilir, üzerine ana yemek, sonrasında da pilav ve tatlı ile iş tatlıya bağlanır. Üzerine de keyifle bir çay içersen deme gitsin keyfine.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Murat Kurum, dinamik insan, semtten semte koşturuyor, kolay değil, seçim çalışarak kazanılır. Fazla durursan kurum bağlarsın, çalışmak lazım. Bu arada İstanbul’da gençlere çorba dağıttığını gazetelerden gözlerimiz yaşararak öğrenmiş bulunuyoruz.

AKP bu ülkeyi bilimsel tahlil ediyor olmalı ki, beyinlere değil mideye hitap ediyor. Anlaşılan beynimizle değil, midemizle düşünüyoruz! Her seçimi kazanıyor olması bunu bilimsel olarak doğruluyor.

Murat Kurum kalem, defter, kitap gazete, silgi dağıtmıyor. Çorba dağıtıyor, direkt mideye hitap ediyorlar. Belki de Türk atasözüdür “Yiyen ağız utanır” felsefesini temel alıyorlar. Yiyen ağız utanırsa “İçen ağız” iki defa utanır. Unutmayalım yemeden 40 gün durursun. İçmezsen üç gün sonra öbür dünyayı boylarsın.

Çorbalar mideye, oylar sandığa, keşke her gün seçim olsa!

İktidar irtifa mı kaybediyor? Eskiden buzdolabından çamaşır makinasına, fırına kadar dağıtırken, makarnaya, pirince, dahası torba kömüre filan alışmıştık, mercimek çorbası da nereden çıktı?

Bana sorarsanız akıl vermek gibi olmasın “Tarhana çorbası daha çok prim toplardı”. Çünkü arada gözüm takılır beslenme uzmanlarına televizyonda. Tarhana çorbasını daha natürel ve besleyici buluyorlar. Mercimeği kötülemek gibi olmasın. Ben Canan Karatay Hocanın yalancısıyım. En iyisi ona sormalı.

Yani mercimek çorbasından 3 oy gelecekse tarhana çorbasının getirisi 5 oy neden olmasın? Ezogelin çorbası aboneleri kızar mı bilmiyorum, fakat bence biraz pamuk elleri cebe atarsanız, işkembe, kelle paça, tuzlamaya doğru kayarsanız malı toptan götürmek mümkün.

İmamoğlu taraftarları bana kızacak belki, akıl veriyor diye, ama ne yapalım gerçeği söylemeden duramıyoruz. İzmir’den bir okuyucum yazıyor. “Abi AKP Karşıyaka’da çorba dağıtıyor, ama İzmir halkının çoğunluğu, çorba içti oy verdi diyecekler diye dönüp bakmıyor”

Duyduğuma göre İzmir’de de mercimek çorbası dağıtmışlar. Bence büyük hata, İzmir alkollü içki tüketilen bir ilimiz, mercimek çorbası stratejik hata, içkinin üzerine tuzlama, işkembe sirkeli, sarımsaklı limonlu iyi gider. Seçimlere kadar bu hatadan dönüleceğini umarım. AKP’nin İzmir’i sürekli kaybetmesi buradan da anlaşılıyor. Stratejik hata yapıyorlar!

Murat Kurum nazik, beyefendi insan, ağzı var dili yok türünden. Tek kusuru ÇED raporlarına imza atması. Ülkenin dört bir yanı maden arayacağız diye delik deşik edildi. Topraklarımız, dağımız, taşımız, kurdumuz, kuşumuz zehirlendi siyanürle. İliç’te 9 işçiden siyanürlü toprak altında haber yok. Yedisi, kırkı bile yapılmayan 9 işçimizin çorbasını mı dağıtıyor Kurum acaba?

Demiştim, Kurum nazik insan, örneğin; “Milletin başına çay paketleri de atabilirdi” dahası “Yiyin keki, için çayı millet bahçelerinde yatın yuvarlanın” diyebilirdi, demedi.

Yatıp yuvarlanmaktan da öte, geçmişte dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin “Seni seviyoruz” diyen köylü vatandaşa, “Nereden bileyim sevdiğini, bir takla at ta görelim” demişti. En azından “Amuda kalk” bari dememişti.

Sayın kurum acaba baltayı taşa vurduğunun farkında mı? Dünya liderimiz milletin başına küçücük çay paketi atarken, çay ve kek vaat ederken, Kurum mercimek çorbasından sonra üstelik te Cuma günleri etli pilav vaadi ile resmen çıtayı yükseltmiş, sınırları aşmış olmuyor mu? Ya zat-ı devletleri duyar da derse ki; “Sen misin benim taşımın üstüne taş koyan, benim çay, kek vaadimi aşıp etli pilav neyin nesi?”, ayıkla pirincin taşını.

“Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” den yüz yıl sonra geldiğimiz yer, mercimek çorbası ile midesi hür gençliğe… Oldu olacak çorbanın yanına bir dilim limonu da unutmamak lazım!