14 Mayıs’a kadar süren yarışta sonuç alınamayınca 2. Tura kalan CB seçimi 28 Mayıs’ta, iki hafta sonra, yinelendi.

Bu seçim öncesi ve sonrasıyla çok ayrıntılı incelenmelidir; bu incelemeye dayalı pek çok sosyolojik araştırma ve değerlendirme yapılacağını düşünüyorum. Bir gazete makalesiyle açıklanamayacak kadar karmaşık. Tez konusu bile yapılacaktır.

Nasıl bir seçim?

Eşitlikçi, adil, saygılı bir seçim olmadığını söyleyebiliriz. 

Adil değildi çükü iktidar adayı olan ve seçilen Sayın Cumhurbaşkanı’na TRT 32 saat 42 dakika, 47 saniye seçim konuşma süresi verdi. Muhalefetin adayı Kılıçdaroğlu’na 32 dakika 23 saniye verildi.

Bu adaletsiz yarış kapitalist dünyayı oluşturan ülkelerde hemen hemen hiç görülmez. Hangi ülkelerde görülür sorusunun karşılığı olarak Afrika standartlarını gösterebiliriz. Ayrıca Orta Avrupa’nın ortasındaki Orban yönetimindeki Macaristan’da, Pakistan’da rastlanabilir. Bu ayrım dahi demokrasimizin yaralı bir demokrasi olduğunu, adı var kendi yok bir demokrasi olduğunu gösterir. Zaten dünya basınında ve iktidarları çevresinde demokrasi olarak adlandırılmıyoruz; ucu daha yoğun şiddete ve baskıya varan “otokrasi”… Toplum demokrasi ve değişim istiyor. Ekonomik kıskaçtan kurtulmak istiyor. Umarım beklentiler karşılanır.

Devletin tüm olanakları iktidar adayı için seferber edilmişken, muhalefetin adayı yalnızca kendi öz-varlıklarıyla yarışı göğüslemiş ve çok düşük bir farkla kaybetmiştir. K.K’nun son gün SMS göndermesi dahi yasaklandı. Basının “tuhaf “ bulduğu bir video paketiyle kitlelere gerçeğe aykırı bilgi verildi. Sonra bu video paylaşımın montaj olduğunu öğreniyoruz medya aracılığıyla. Böylesi gerçek dışı paylaşımlar en hafif deyimiyle ayıptır. Ayıplı bir seçim yarışı yapılmıştır.

İktidar çevresi muhalefeti, yani ülke nüfusunun yaklaşık %50’sini terörist, hain, sapık olarak suçlandı. Bu dil siyaset sahnemizi kirletti, ucuzlattı, rahatsız etti. Ülke yurttaşlarının %50’si ötekileştirildi. İnanç sömürüsü son günlere kadar kullanıldı. İktidarı bırakmamak uğruna domuz bağı ile cinayet işlemiş, canlı canlı asker yakmış ve bu vahşeti video kaydı ile paylaşmış bir kökenden ve eğilimden gelen bir partiyle dahi ortaklık kuruldu. Bir muhalefeti böylesi ciddi sıfatlarla suçlamak akıl alır değildi.

Kamu bütçesi iktidar adayı için açılırken, muhalefet adayına bu olanak sağlanmadı.

Özgür çalışma ve propaganda süreci yürütülmedi. Muhalefet çeşitli engellemelerle karşılaştı.

Her seçim sürecinde görülen taşkınlıklar ve tehlikeli çatışma ortamı gözlendi. 14 Mayıs öncesi kafaları taşla yaralanan çocuklar, 28 Mayısta Urfa’da seçim alanlarındaki avukatlara saldırı,  Bulancak’ta ana muhalefet partisi binasına taşlı saldırı,  14 Mayıs öncesinde muhalefet partilerine silahlı gözdağı son derece dikkat çekti.

Seçimin temel belirleyicileri ülke içindeki yurttaşların oyu olmakla birlikte yurt dışı oylarıyla, vatandaşlığa kabul edilen sığınmacıların oyları da ciddi bir etkendir.

Ben Sayın Kılıçdaroğlu’nun üstün bir performans sergilediğini düşünüyorum. Sonuç Sayın Erdoğan lehine sonuçlanmış olsa da toplum yaklaşık olarak birbirine eşit oranda oy kullandı. Bir yarışın kazananı da vardır, kaybedeni de. Bu yarış toplumumuzun bireylerini birbirine karşı şartlandırmamalıydı. Ne yazık ki bu yaşandı.

Muhalefetin hatalarını, bir dahaki seçim hazırlıklarında yapması gerekenleri başka bir yazıda ele almak doğru olacaktır.

Sonuçta seçim yarışı bitti ve iktidar adayı üçüncü kez seçildi. Toplumumuz için hayırlı olsun.

29 Mayıs 2023