Gelibolu sırtlarında özellikle de Cönk Bayırı’nda cereyan eden, müthiş mücadeleyi ve onlardaki maneviyatı dillendiren ve Cönk Bayırına dikilen zafer anıtına yazılan kahraman askerlerimizin imanını ve inancını Atatürk’ün şu sözlerini arzediyorum:

“Aman yarabbi, yüzbinlerce düşman askerleri Gelibolu sırtlarını sardılar. Bütün güçleri ile üzerimize hücum ettiler. Kanlı sırt, Cönk tepesine dayandılar. Tepeyi aştıkları an savaşı kazanırlar. Üzerlerimize düşman mermileri yağmur gibi yağıyor, 300 metrelik bir cephe oluşturduk. Mevzilendik. Düşman askerleri ile aramızdaki mesafe 8 metreye kadar düştü. İmanlı askerlerimin kimisi bildiği yerden Kur’an okuyor, kimisi tevhid, lailahe illallah, diyor, kimisi tekbir, kimisi tehlil, kimisi de salavat okuyor. Allahü ekber sadaları arşı inletiyor. Allah’a gözyaşları ile yalvarıyorlar. Ya istiklal, ya ölüm dedim. Öyle bir an geldi ki ben askerlerime çıkın mevziden, ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum deyip hücum emrini verdim. Aman yarabbi, aman yarabbi! Yiğit askerlerim can pazarı yaşıyor. Göğüs göğüse çarpışıyor. Birisi şehit oluyor, ikisi onun yerine geçiyor. Önümüze öyle bir şehit cesetleri yığıldı ki tepe oluşturdu. En ufak bir itiraz yok. Koşa koşa ölüme gidiyorlar. Düşmanı değil, ölümü yeniyorlar ve hepsi şehit oluyorlar. Sadece benim 700 askerimin 600’ü şehit, gerisi yaralı. Tepeyi aşamayan düşman askeri on binlerce ölü bırakarak geri çekildiler. Yoksa tamamı yok olacaklar. Efendiler, bu asil, soylu askeri hiçbir millette bulamazsınız. Efendiler, işte bunun için bu savaşa mucizeler savaşı diyorum.”

*

Bu vatan işte böyle kurtarıldı. Kan ve can verilerek bize emanet edildi. İşte buna Çanakkale ruhu diyoruz. 1913 yılında Türkiye’nin nüfusu 23 milyon imiş. 1923’te 13 milyona düşmüş. Neden? 10 milyon insan; açlık, kıtlık, yokluk, hastalık, harp, darp, savaş nedeni ile telef olmuş, ama bu millet şu an dimdik ayaktadır. İşte Çanakkale ruhu budur.

Çanakkale ve İstiklal savaşımızda 15 bin Çorumlu kahramanımız şehit olmuş, bunun 1500 tanesi Çanakkale şehididir.

Gelelim şimdi özün özüne:

Bu topraklarda yaşayan her vatandaşımız kim ne olursa olsun şunu iyi bilmelidir. Gavura darılıp da oruç yenmez diye bir atasözümüz var. Bu savaşlar hiçbir zaman bitmeyecektir. Yönetenler ve yönetilenler olarak asla bunu unutmamalıyız. Geçmişini bilmeyen geleceğini kuramaz ve koruyamaz. Tarih tekerrürden ibarettir derler. İbret alınmalıdır. Birlik, beraberlik, kardeşlik duygularımızı güçlendirmeliyiz. Sen ben kavgasından, fitneden uzak durmalıyız. Bizleri cephede yenemeyen müstevli emperyal güçler içimize fitne sokarak bizleri içten yıkmak isterler. İşte 15 Temmuz hain darbe girişimi ve 250’den fazla şehit bunun belgesidir. Onun için daima uyanık olmalıyız. Irak, Suriye, hain PKK hepsi birer düşman tuzağıdır. Su uyur, düşman uyumaz, bilmeliyiz. Tefrika girmeden bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.

Bu nedenle kutsal Çanakkale Zaferimizin 108. yıl dönümünü kutlarken, bugüne kadar bu vatana, bu millete, bu devlete hizmet etmiş devlet ve millet adamlarımızdan ahirete göçenleri rahmetle yadederken, bu vatan uğruna tatlı canlarını veren, kanlarını akıtan, tarihteki bütün şehitlerimizi Çanakkale İstiklal Savaşı, 15 Temmuz şehitleri, Suriye İdlib şehitlerimizi, PKK haininin şehit ettiği aziz vatan evlatlarımızı minnetle, şükranla anıyor, ölmüş gazilerimize de rahmetler diliyoruz. Hayatta olanlara da saadetler temenni ediyoruz ve Çanakkale Ruhu hiçbir zaman ölmesin diyoruz.

Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun. Amin.

Aziz şehitlerimizin ruhlarına şu vatan şiirlerini ithaf ediyoruz:

Vurulmuş tertemiz alnından uzanmış yatıyor

Bir hilal uğruna ya rab ne güneşler batıyor

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker

Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i

Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi

Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,

Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

M.Akif Ersoy

*

Ey Türk Gençliği;

Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini,

İlelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur.

Bu temel senin en kıymetli hazinendir.

İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır.

M.Kemal Atatürk