Yıl 2005… Ecevit “Vahdettin hain değildir” demişti. Demirel, “Türkiye bu beyanı kaldıracak durumda değildir. Atatürk karşıtlarını cesaretlendirir” diyerek bir karşılık vermişti.

Yıl 2022, “9 Eylül İzmir’in kurtuluşunun 100’üncü yıldönümü” etkinlikleri…

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “100 yıl önceydi bu toprakları yönetenler gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi” diyerek cumhuriyet öncesi Osmanlı yönetimine ağır bir gönderme yaptı.

Ve her zaman olduğu gibi yine bir Vahdettin tartışması ateşlenir oldu.

Öyle ki, bu tartışma İBB Meclisi'ne de sıçradı; 2022 Eylül ayının ilk birleşimine, CHP'liler ve AKP’liler arasında çıkan “Sultan Vahdettin” tartışması damgasını vurdu.

Oysaki:

-Bağımsızlık ve kurtuluşun meşalesini yakan Mustafa Kemal’i görevden alan, tüm yetkilerini kaldıran, hakkında ölüm fermanını imzalayan Vahdettin savunulamazdı.

-Şeyhülislam Dürrizade Abdullah’ın, “Mustafa Kemal ve arkadaşları ile milli mücadeleye katılanları kâfir ilan eden ve katli vaciptir” diyen bir fetvayı onaylayan Vahdettin savunulamazdı.

-16 Kasım 1922 günü, Müslümanların Halifesi sıfatıyla İşgal Orduları Başkomutanı General Harington’a başvurup, “Hayatım tehlikede” diyerek İngiltere’ye sığınma isteyen ve de 17 Kasım 1922 günü, bir İngiliz gemisi ile ülkesini terk eden bu kimlik savunulamazdı.

* * *

Evet, Cumhuriyet döneminin en çok tartışılan konusu oldu Vahdettin ve de Abdülhamit.

Ülkeyi tam 33 yıl (1876-1909) yönetmişti Abdülhamit. Ve de ona kimi “Kızıl Sultan” kimi “Ulu Hakan” demişti.

Nitekim TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın öncülüğünde, doğumunun 174'üncü yılı için anma törenleri yapıldı. 22-25 Eylül 2016 günlerinde, Dolmabahçe Sarayı'nda “Abdülhamit ve dönemini anlatan Uluslararası Sempozyum” düzenlendi.

Ve Meclis Başkanı Kahraman, sempozyumun tanıtım toplantısında “Sultan Abdülhamid ve dönemi, istikbale yapacağımız uzun ve meşakkatli yürüyüşte yönümüzü tayin edecek bir pusula, önümüzü aydınlatacak bir meşale olacaktır” dedi.

* * *

Elbette Abdülhamit için çok şeyler de söylenmişti ve de halen söylenmekte.

Nitekim Necip Fazıl'a göre “Ulu Hakan”dı Abdülhamit. Said-i Nursi'ye göre “zorba”, Mehmet Akif e göre “Yıldızdaki Baykuş”tu Abdülhamit.

Ve Abdülhamit:

Tarihçi, siyasetçi, gazeteci ve yazar Prof. Dr. Yılmaz Öztuna'nın “Milletimiz bu hükümdarın dehasına çok şey borçludur” dediği kişi idi.

Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın “Osmanlının son hükümdarı, son evrensel imparator Abdülhamit'dir” dediği kişi idi.

Ve “Şu Çılgın Türkler”in yazarı Turgut Özakman'ın “Abdülhamit, meziyet ve kusurları ile son imparatordu. Ondan sonra Osmanlı tahtının bir pırıltısı ve ağırlığı kalmamıştı” dediği bir kişi idi.

Ama Kemalist bakışta bir “Kızıl Sultan”dı Abdülhamit.

* * *

Aslında İmparatorluğun son 40 yılı, bir taraftan hızlı bir modernleşmenin ve karşıtlarının çarpıştığı, diğer taraftan toprak kayıplarının başladığı bir dönemdi.

Çünkü:

Batıda kapitalizm toplumsal hayatı düzenler olmuş, ulusal kimlikler uyanmış, ulus devletlerin inşa süreci başlamıştı.

Sömürgeciliğin, kapitalist dünyadaki yeni oluşumu emperyal küresel güç, dünyayı yeniden düzenler, imparatorlukları parçalar olmuştu.

Ve imparatorlukların yaşama süreci sonlanmaya başlamış, alışılmış yönetim modelleriyle devam etmesi imkânsız olmuştu.

Yani içinde çok milli kimlikleri barındıran 620 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nun yaşadığı sonuç kaçınılmazdı.

* * *

Ama yine de bugün toplum “Vahdettinci-Atatürkçü” olarak, “Osmanlıcı-Cumhuriyetçi” olarak yarılır olmuştur.

geçmişini inkâr eden toplumlar, bir yalnızlık ve içinden atamadığı bir burukluk yaşar. Dünyada en uzun yaşamış bir imparatorluk olan Osmanlı da bu toplumun geçmişidir. Ve de bu toplum geçmişiyle de barışık olmalıdır.

Ancak geçmişle barışmak demek, Cumhuriyetle hesaplaşmak değildir.

reddeden bir zihniyetin önünü açmak hiç değildir.

Ama bugün, sanki böyle bir oluşum mayalandırılır olmakta ve de son günlerde yine Vahdettin ile Atatürk karşı karşıya getirilmektedir.

Oysaki bu tartışmanın ne Osmanlıcılığa ne de Cumhuriyetçiliğe bir katkısı yoktur. Bugüne kadar da olmamıştır, olmayacaktır.

Nitekim 99 yıldır yapılan Abdülhamit tartışması, 99 yıldır yapılan Lozan tartışması, 99 yıldır yapılan Vahdettin tartışması bu ülkeye bir şey kazandırmamıştır.

Asla yan yana gelmesi istenmeyen bir toplum yaratmaktan başka!..