Her ne kadar AKP iktidarı küçümseme ve örseleme gayreti içinde olsa da; bugün millî bayramlarımız lâyık olduğu ve hak ettiği şekilde kutlanamasa da; “Kalem”, hükmü ezelde herkesin kaderini çizerken Mustafa Kemâl Paşa’nın kaderini güzel, mükemmel, münasip ve doğru bir hat üzere çizmiştir.

Uzun uzadıya araştıranlar “ATATÜRK’ÜN HAYAT ÇİZGİSİ”nin, 19’larla olan münasebetini uzun uzadıya yazdılar. Ben başka bir şey yazacağım.

İnananlar ve dinciler “tesadüf” kelimesini hiç sevmezler ve kullanmazlar, daima “tevafuk” kelimesini kullanırlar. Haklıdırlar. Çünkü kâinatta vuku bulan hadiselere “tesadüf” gözü ile bakarsak Allah’ın iznini ve iradesini görmemiş oluruz. Tevafuk anlayışı ile bakarak ATATÜRK hakkında dikkatimi çeken bir yıllık tarih sıralamasını yayımlamak istedim. Şöyle ki:

İnce eleyip sık dokumaya gerek olmaksızın bir yıllık dönemlerimiz içinde yaptığımız MİLLÎ ANMALARIMIZDA münasip bir denge vardır. Her yıl MİLLÎ ANMALARIMIZ:

23 NİSAN, MİLLİ HÂKİMİYET VE ÇOCUK BAYRAMI ile başlar. ( TBMM’nin açılışıdır) sonra,

19 MAYIS, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI gelir. (Atatürk’ün Samsun’a çıkışıdır) sonra,

30 AĞUSTOS, ZAFER BAYRAMI’nı kutlarız. (22 gün 22 gece durmaksızın devam eden müthiş bir taarruzun arkasından gelen MÜTHİŞ BİR ZAFER’dir.

Arkasından,

29 EKİM’de CUMHURİYETİ İLAN EDERİZ. (TBMM’nin oy birliği ile ilan ettiği, yeni bir yönetimin CUMHURİYET REJİMİ’nin ilanıdır.) Ve

5- 10 KASIM:

Yani sekiz sene süren ölüm kalım savaşı bitmiştir. Ülke ve ülkemiz insanı, çağdaş, modern, demokrat, özgür ve birey olma yolunda ilk adımını atmıştır. Bunun icabından olarak birçok inkılâplar yapılmıştır.

Kaç yıl yaşarsan yaşa hizmetin sınırı ve sonu yoktur. Milleti, hür iradesine bırakıp gitmenin zamanıdır. Baharla başlayan ATATÜRK ÇİZGİSİ, kışı beklemeye lüzum görmemiştir.

“ATATÜRK OLMA”nın nefsinde hiçbir büyüklenme yapmadığı o muhteşem insan, muhteşem mütevazılığı ile, güzün son ayına girince, biraz melânkolik, biraz hüzünlü, biraz romantik, biraz serinlik, âşıkların birbirini ısıtmak için el ele tutuştuğu, insanların yollara dökülmüş sararmış yapraklara ayaklarını sürterek hışırtısını dinlediği, tabiatın kışlıklarını giyinip, börtü böceğin sessizce yerin altına gizlendiği ve insanların kış hazırlıklarının tedariki telâşına daldığı 10 KASIM SABAHI SAAT dokuzu beş geçe sessizce, denize nazır bir odada, mavi gözlerini kapayarak, HAYAT ÇİZGİSİNE noktayı koymuştur.

&

Kâinatta hiçbir şeyi tesadüfe bırakmayan yüce YARADAN tarafından Atatürk çizgisinin zahiri yönü bile, ne kadar münasip ve mükemmel kurgulanmış,

Ve

İnsanlar anıldığı sürece yaşıyor ise; her 10 KASIM, 09,05 Atatürk’ün doğum günüdür.

&

Tesadüf: Rast gelme- aramaksızın bulma.

Tevafuk: Birbirine uyma- uygun gelme- muvafık olma. (HAYAT Büyük Türkçe Sözlük)

BİR TÜRK DÜNYAYA BEDELDİR!

“İlim ve irfan sahibi, çalışkan ve aydın

HER TÜRK GENCİNE ithaftır”

Evet, bir Türk dünyaya bedeldir.

O Türk, Atatürk ise.

Deme boş yere“Ne mutlu Türk’üm” diye

Öğüneceğine utan, bak da cehaletine

“Bir Türk dünyaya bedel” diyorsun da

Dünyada kimse itibar etmiyor sözüne

Bu söz mü yanlış

Atatürk mü yanlış söyledi

Biz mi yanlış anladık

Tabi ki biz yanlış anladık,

Bu sözü kendimize sandık

O sözün mânâsı öyle değildir

Evet, “Bir Türk dünyaya bedeldir”

O Türk, Mustafa Kemâl’dir

O Türk, Sütçü imam’dır, Seyit Onbaşıdır

O Türk, Ali Saip Bey’dir, Nene Hatun’dur

O Türkler birer kahramandır, birer altındır

Kara Fatma’dır, Hasan Tahsin’dir,

Halide Edip’tir, Halet Çambel’dir,

Muazzez İlmiye’dir, Telgrafçı İhsan’dır

Ey Türkoğlu sen;

Ya Ulubatlı Hasan gibi surlarda sancaksın

Ya Gazi Osman Paşa gibi bir müdafî olacaksın

Ya İbni Sina, ya Aziz Sancar olacaksın

Boş lafla övünme yok

Türk evladıysan ışık saçacaksın

Ey Türkoğlu!

“Ardına bakmadan, yollara düştün mü?”

“Şimşek gibi çakıp, sel gibi coştun mu?”

“Huduttan, hududa yol bulup koştun mu?”

“Her bir taşını bu vatanın, yakut bildin mi?”

Sen dünyalara bedelsin evlât!

Ey Türkoğlu!

“Bu toprağın her karışında, can verme sırrına erenleri” gördün mü?

Her biri bir ‘Sakarya’ olan nehirlerini alnından öptün mü?

Düşmana “göğüs geren dağlarına” secde ettin mi?

Bu topraklarda nura gark olmuş canları görüp,

Gözlerin dolarak vecde geldin mi?

Sen dünyalara bedelsin evlât!

Ey Türk Genci!

“Türkiye Cumhuriyetini müdafaa aşkın, ilelebet” ise

“Birinci vazifen”, bu uğurda yirmi dört saat nöbet ise

Yüreğinde kat kat iman, damarlarında akan, asalet ise

Her yanını hainler sardığında bile hâlâ;

Eline alacağın silâh, damarlarındaki kudret ise

Sen bir Mustafa Kemâl’sin,

Sen dünyalara bedelsin.

Ey Türkoğlu!

“Bastığın her yerde bir devrin battığını” gördünse

“O sessiz yığınların sesini duydunsa”

“İlim, istiklâl, namus ve şeref yolunsa”

“Her tümseğinde, toprakla haşrolmuş” bir yatanın varsa eğer

Senin de değerin dünyaya değer

Ey Türkoğlu!

Tarihten bilgin yoksa

Çalışmaya azmin yoksa

Bir ömür kendin için,

Hep kendin için çalışmışsan,

Yüreğin hiç halk için atmamışsa

Hiçbir değerin yok demektir

Türk olsan ne yazar

Önce, “çalışkan, çevik ve zeki” olacaksın

İlim, irfan kuşanıp, asker gibi olacaksın

Ahlâk ve edeple, güven sahibi olacaksın

Lafla değil, ef’alinle örnek olacaksın

Sen de bir Atatürk’sen eğer

Senin de değerin dünyaya değer

9 Kasım 2012