Salt arı dilden söz etmek boşuna zaman yitirmektir gibi geliyor bana.

Örneğin,

Salt arı dilcileri dinlersek:

Nice yüzyıllardan beri Türklerin yurdu olan bölgenin adını,

Anadolu sözcüğünü Türkçe diye sayamayız;

Çünkü Anadolu’nun aslı Anatole Yunanca bir sözcüktür.

Ne bileyim ben,

Anadolu yerine Türkeli,

Türk Yurdu,

Küçük Asya,

Türkiye denebilir.

Ama Anadolu biricik Türkeli değil ki?

Türk yurdu deyince de çok kişinin aklına gelen Anadolu mu?

Küçük Asya’daki Asya sözcüğü Yunanca,

Türkiye’ye de Türkçe bir sözcük gözüyle bakamayız.

Bu sözcüklerden her birinin ayrı bir anlamı vardır:

Her biri öbürlerinden başka çağrışımları taşıyıp uyartır.

“Homeros Anadolu’nun yetiştirdiği en ünlü ozandır” diyecekken,

“Homeros Türkiye’nin yetiştirdiği en ünlü ozanıdır” dersek gülerler bize.

Salt arıtıcılar kanıt üstüne kanıt yığsın,

Anadolu’suz yapabilir miyiz?

Anadolu Türkçenin özüne yabancıysa….

Bu arıtışla Türkçeden söz ederek bir şey kalmaz ortada…

Bir dildeki sözcükleri deştikçe,

Olağan şey bu.

Doğrultuları izlenebilen köklerin bazen hiç beklenmedik bir uzanışla yabancı dil bölgelerinden beslendiği görülür.

Yalnız Anadolu mu?

Türkçe konuşanlardan büyük bir çoğunluğun,

Bir arada bazı arı dilcilerin Türkçe diye dört elle sarıldığı,

Tümen tümen sözcük de aslında Türkçeye,

Ufak ufak değişikliklerle de olsa,

Yunancadan aktarılmış olan kazançlardır.

Anahtar, antika, baraka, barut, çelebi, demet, domates, efendi, fener, fidan, huni, ırgat, izmarit, kalem, kiler, kilit kiremit, karpuz, kiraz, lamba, lodos, loğusa, mayıs, mendil, ortanca (çiçek) pide, salata, sınır, tente…..

Yunanca ile ilgili olarak şimdi,

Şuracıkta anımsadığım bir iki örnek bunlar.

Türklerin Farsçadan aldığı sözcüklere hiç dokunmayayım.

Bağ, bahçe, cam, can, dev, dost, duvar, hoş, kâğıt, kin, köfte, pençe, rende, renk.

Diye bir başladı mı insan,

Ne denli arıtıcı olursa olsun,

Türkçe konuşurken her gün başvurduğu birçok sözcüğün kökleri gidince,

Farsçadan devşirilmiş olduğunu şaşarak görür. (….) (Prof. Dr. Nermi Uygur. Dilin Gücü. Birim matbaası. S: 83-84. 1984. İstanbul).

08.09.2022 - Ankara