GEZİDEYİZ

Yarım saat sonra ulaşıyoruz İbrahim Pınarı’na.

Susayanlar suya seğirtiyorlar.

Müdü ve Sarıkaya Köyü Okulu öğrencileri henüz görünürlerde yok. Çocuklar ellerindeki azık torbalarını söğütlerin altına bırakıyorlar.

Pınarın bulunduğu yer, çevresinde yapraklanmaya yüztutmuş birkaç söğüt ağacı ve geniş çayırlığıyla güzel bir “piknik” alanı. Eğlenmek, yemek yemek, hoşça zaman geçirme için biçilmiş kaftan. Hele de çocukları her gün getirseniz, gelmem demezler. Bir bayram coşkusu ve sevinci içindeki çığlıkları yeri göğü tutuyor. Kendi aralarında gruplaşarak oyunlar kuruyorlar hemen. Kimi ip atlıyor, kimi güreş tutuyor, kimi “köşe kapmaca”, kimi “topal sek sek” ve “şıktı” oyunlarını oynuyorlar.

Çok sürmüyor; öğrenciler çığlık çığlığa haykırıyorlar:

“Geliyorlar!”

Müdü ve Sarıkaya köyünün öğrencileri görünüyor uzaktan.  Öğretmenleri başlarında. Öğrenciler oyunlarını bırakıyorlar. Bir düzen içinde karşılamalıyız konuk okulların öğrencilerini ve öğretmenlerini. Çabucak iki sıra yapıyoruz çocukları. Aralarını iki metre açarak, sıraları yüz yüze döndürüyoruz. Bu iki sıra arasında bir koridor oluşuyor. Konuk öğrenciler, bu öğrenci koridorunun içinden geçerek gelmeliler çeşmenin başına kadar. Öğrencilerimize; onlar öğrenci koridorunun içine girerken alkışlamalarını söylüyoruz. “Tamam” diyorlar. Öğrencilerimiz sevinçli, heyecanlı. Yerlerinde duramıyorlar. Geçen yıllardan üst sınıflardaki öğrencilerin, gelen konuk öğrencilerle tanış biliş olduklarını kestirmek zor değil. Çünkü bu tür geziler; iki ya da üç köyün öğrencilerini en az yılda bir kez bir araya getirmektedir. Böylece köyler arasındaki dostluk, yardımlaşma ve dayanışma duyguları daha okul sıralarında başlamakta ve sonuna değin sürmektedir.

Öğretmenleri ve öğrencileri Fikri beyle birlikte, öğrenci koridorunun ucunda karşılıyoruz. İki köyün öğrencisi bizim köyün öğrencileri kadar. Fikri bey geçen yıldan tanışıyor onlarla.

Hoş beş ediyoruz. Hasan ve Sabri beylerin her ikisiyle de Sungurlu’da maaş alırken tanışmıştım. Öğrencilerine de yüksek sesle:

“Hoş geldiniz çocuklar!” diyoruz.

Birlikte öğrenci koridoruna girip yürürken öğrencilerimizin alkışı başlıyor. Çılgınca alkışlıyorlar.

Hasan bey, asil öğretmen... 30 yaşlarında, kısa boylu, sevecen tavırlı birisi.

Sabri bey de yedek subay öğretmen, Fikri bey gibi. Sonradan onunla da kaynaşıp, dost olacağız kısa sürede.

Oturmadan önce bütün öğrencilere:

“Bir dakika çocuklar” diyorum. “Beni dinler misiniz?”

Çocuklar susuyorlar:

“Bu sözlerim hem kendi öğrencilerimiz, hem de konuk öğrenciler içindir. Bu tür gezilerin amacını hepiniz biliyorsunuz ama ben yine de tekrarlayım. Tanışmak, bilişmek, yeni dostluklar kurmak; kurulmuş dostlukları pekiştirmektir. Birlikte oynamak; gülmek eğlenmek, bugünün sevinç ve coşkusunu paylaşarak güzel bir gün geçirmektir. Sakın ha, birbiriniz incitici, hoş olmayan söz ve davranışlarda bulunmayın. Gününüzü iyi değerlendirin, hoşça zaman geçirin. Anladınız mı çocuklar?

Koro halinde yanıtlıyorlar:

“Anladık öğretmenim!”

“Bu uyarı sadece benim değil, dördümüzün uyarısıdır. Size şenlikli, güzel eğlenceler diliyoruz. Neşeniz bol olsun çocuklar!”

“Sağ olun öğretmenim!”

Hasan bey de, Sabri bey de çocuklara yaptığım bu kısa uyarı için içtenlikle teşekkür ediyorlar bana. Fakat Fikri öğretmen memnun değil. Bunu, yüzünden okumak mümkün… Belki de bu uyarıyı yapma fırsatını elinden kaçırdığı için kendi kendine yazıklanmaktadır.

Bizler öğrencilerin getirdiği küçük bir kilim parçasının üzerine oturup, koyu bir söyleşiye dalarken; öğrenciler de tatlı bir curcunayla kaynaşıp karışıyorlar birbirlerine. Konuk öğrencileri de aralarına alarak yeniden kuruyorlar oyunlarını.

Kendi aralarında güreş tutanlardan tutun da, ip atlayanlara; köşe kapmaca oynayanlardan, mendil kapmaca oynayanlara kadar farklı grupların neşeli, coşkulu, çığlıkları yansıyor çevreye. Geziden memnun ve mutlu olmayan yok. Zaman zaman aralarına girip oyunlarına ben de katılıyorum. Beden yapım güreş ve boks dışında her türlü spora uygun. Okuldayken koşuda, voleybolda, futbolda ve yer jimnastiğinde oldukça iyiydim.                               (SÜRECEK)