Gün geçmiyor ki ülkede şiddet haberleri medyaya düşmesin…

İnsan, televizyonda haber dinlemeye, sosyal medyada haber bakmaya korkuyor.

Hem de öyle böyle şiddet değil, birçoğu yaralanmalı ya da ölümlü…

İnanın bu kadarı fazla…                                                                               

Yaşadığımız çağa yaraşır şeyler değil…

Kadın cinayetleri, mafya hesaplaşmaları, komşu kavgaları, sokak çatışmaları, aşiret savaşları…

Daha bir sürü olay…

Olacak şey değil!

Toplum bu kadar mı bozuldu?

Çok mu gerilere gittik?

Her gün medyaya onlarca şiddet haberinin düşmesi, saçma sapan nedenler sonucu insanların birbirini yaralaması, öldürmesi ülkenin ne kadar gerilere savrulduğunu gösteriyor.

Eller gider uzaya, biz gideriz karanlık Ortaçağa…

Hızla medenileşen dünyada, ülkemizde şiddet olaylarının artması normal değil…

İnsanın olduğu yerde sorun olması normaldir.

Buna bir itirazımız yok!

Küçük meseleler, küçük olaylar…

Olur…

İtirazımız; ülkenin her yerinde çok büyük şiddet vakalarının her geçen gün artarak devam etmesidir.

Şiddetin haklı bir nedeni olmaz.

Şiddet şiddettir…

Sinirlenen ya da öfkesine hâkim olmayan bir kişinin silahına sarılması, insan canına kıyması...

Yolda yürürken, yanından geçen birisine, “Bana niye yan baktın.” Diyerek, kavga etmek…

Komşunun çocukları gürültü yaptı diye tüm aileyi öldürmek…

Ev sahibinin kira meselesi nedeniyle, kiracıyı öldürmesi veya kiracının, ev sahibini öldürmesi…

Trafikte “yol vermedin” tartışmaları…

Daha saymamı ister misiniz?

Son zamanların hastalığı zorbalık!

Evet evet bildiğiniz zorbalık…

Spor kulübü başkanının yaptığı mesela...

Bu çağa uygun bir davranış mıdır?

Yirmi birinci yüzyıldayız…

Bu çağ böyle mi yaşanmalı?

Ve bu çağda; “Komşunun tavuğu, bizim bahçeye girdi.” kavgaları…

 Olacak iş mi Allah aşkına?

Nasıl bir ruh hâlidir…

Anlamakta güçlük çekiyorum.

Toplum olarak kendimizi ciddi ciddi sorgulamalıyız.

Bir çıkarımda bulunmalıyız.

Hakem meselesi çok abartılmış…

Verilen ceza çok ağırmış…

Doktorların dövülmesi bu kadar gündem olmamış…

Altı üstü bir hakemmiş…

Sessiz mi kalınsaydı?

Normal mi karşılansaydı?

Bir yerde yeter demek gerekmiyor mu?

Herkes kendi adaletini kendisi uygulamaya kalkarsa, bu ülkenin hali ne olur?

Kanun var, kural var, hukuk var…

Bir suç varsa cezası var…

Bırakın hâkimler, savcılar işini yapsın…

Adalet yerini bulsun…

Bize düşen insanların yaşam haklarına saygı duymak, insan gibi yaşamak…

Bırakınız şu şiddet laflarını…

Bırakınız ölmeyi, öldürmeyi!

Şiddet neyi çözer?

Neyi çözdü?

Hoşgörülü olmak zorundayız.

Sevmeli, sevilmeliyiz…

Önce insan, demeliyiz.

Nereye kadar şiddet!