Türkiye iletişim çağını AKP ile yaşıyor. Sansür yasası hazırlayarak, hâkim olamadıkları sosyal medyayı, susturma girişimindeler. Ülkemiz insanı için büyük şanssızlık. Sözde suç ve suçlu ile uğraşıyor gözükerek, yaşamın gerçekleri ile uğraşıyorlar. Mevcut yasalar zaten söz konusu suçları kapsıyor. İktidarın getireceği yasa, dönemin Nazi Almanyası’nı anımsatıyor. Suç üretilerek toplum sindirilmek isteniyor. Üstelik de mevcut anayasayı hiçe sayarak.
Şu anki anayasaya göre getirilmek istenen yasalar çelişiyor. Ancak iktidar anayasanın ve halkın, hatta ülke gerçeklerinin doğrusunu hiçe sayıyor. Ülkede tek doğru AKP, ne diyorsa odur! Tek adam iktidarı olmanın tüm olumsuzlukları topluma ve anayasaya karşın uygulanmak isteniyor.
Getirilmek istenen sansür yasası ile sağa bakmak, sola bakmak, aşağı, yukarı, bakmak hepsi suç olacak, gazeteciler içeriye atılacak. Ağzım, gözüm diyene kadar en az 3 yıl hapis yatacaklar.
Normal yollarla seçimi almaktan umudunu kesen iktidar, seçim öncesi basını susturarak, mıntıka temizliği yapma gayretinde. Seçimlere gören gözleri kapatarak, konuşan ağızlara bant çekerek, yazan parmaklara kelepçe vurarak girme düşüncesindeler. Bir atasözümüz vardı; “Elini bağla, ayağını bağla gel güreşelim” İktidar tam da bunu yapacak. Rakiplerinin eli ayağı bağlı seçime girecek.
Mevcut anayasaya göre;
25. madde: “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.”
26. madde: “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.”
28. madde: “Basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.”
148. madde: “Anayasa Mahkemesi, kanunların, cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi iç tüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar.”
İktidar normalde bu yasayı çıkaramaz. Çıkarsa bile Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı iptal etmesi beklenir. Zira Sansür yasasının anayasaya aykırılığı herkesin anlayacağı şekilde açık ve sadedir.
2012-2019 arasında Twitter yönetimine gönderilen 7 bin 396 kararın 5 bin 487’si Türkiye’den. 66 bin içerik çıkartma talebinin 30 bini yani yüzde 46’sı Türkiye’den. Facebook ve Google’da içerik çıkartma talebinde de yine dünyada ilk 10 ülkenin içindeyiz. 2019’da 61 bin siteye erişim engellenmiş. Sosyal ağların hemen hemen tek gelir kaynağı reklamlar. Ceza maddeleri arasında reklam yasağı da var.
Türkiye’de 62 milyon internet kullanıcısı (nüfusun yüzde 74’ü), 55 milyon sosyal medya kullanıcısı (yüzde 64’ü), 77 milyon cep telefonu kullanıcısı (yüzde 92’si) var. Kişi başı sosyal medyaya ayrılan zaman günde 3 saat.
Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde böyle bir yasa ve uygulama yok! Yasa tasarısı, mevcut yaptırımların sınırlarını aşmakta, anayasa tarafından güvence altına alınan hak ve özgürlükleri açıkça gasp etmektedir.
Bilgi iletişim çağında sosyal medyaya sansür uygulayarak, kendi anayasasını tanımayan bir toplum mu olacağız? Baskı ve zorla “Mızrağı çuvala sığdırıp, güneşi balçıkla sıvayabilecek miyiz?”