Şimşekleri üzerime çekme pahasına zaman zaman ‘tarikat ve cemaatler” karşıtı yazılar yazıyorum.

Diyorum ki;

“… Yazıma konu yaptığım bu tarikat ve cemaatlerin dinle minle ilgisi yok. Dinle ilgileri olmadığı gibi İslam Dinine zarar veriyor ve bu yüce dini bölüp, parçalıyorlar.

Din kisveli bu tür oluşumlar, din için, din adına değil; kendilerine çıkar ortamı sağlamak için bir araya geliyorlar.

Selçuklu Devletini de, Osmanlıyı da bu zihniyet, bu tarikatlar, bu cemaatler eritip, yok etti.

EĞER BİRİLERİ, HİÇ BİR ŞEY ÜRETMEDEN YAŞAYAN; YAŞAMINI DİNSEL TİCARETE BAĞLAMIŞ; HEPSİ BİRBİRİNDEN ASALAK, BU GRUPLARI DURDURMAZSA, SIRADA ÜLKEMİZ VAR…

Pıtrak gibi çoğalan ve hiçbir şey üretmeyen bu güruhun tek bir amacı var; yaşamlarını sürdürmek için güçlü olmak; güçlü olmak için de (siyaseti ve siyasetçileri kullanarak) devletin içine sızmak.

Fetullahçı hareket, bunun en güzel örneği…”

… …

Yapılan tüm uyarılara karşın Fetullahçılarla içli dışlı olmayı sürdüren, devletin önemli kademelerine sızmalarına göz yuman (hatta bu kademelere, bizzat kendi eliyle bu asalakları yerleştiren) iktidar, deyim yerindeyse; bu hatasından, son saniyede döndü.

Döndü de ne oldu?

Bu zihniyeti tümden kazıyıp, temizleyebildi mi?

Konunun uzmanları, bu zihniyetin, devletin kilit konumundaki pek çok kurumunda, varlıklarını halen sürdürdüklerini dillendiriyor.

Kaldı ki bu iş, Fetö’yle de bitmiyor ki…

Ha Fetöcüler, ha İsmailiyeciler; ha Süleymancılar, ha Cübbeli Ahmet Hocacılar; ha Adnan Hocacılar, ha filancalar, ha feşmekancılar…

Özünde hepsinin zihniyeti ve amacı tek ve aynı; kan emici keneler gibi insanlara yapışıp; insanları ve toplumu sömürmek.

Öyle de yapıyorlar zaten…

Din, ülke, birlik, dirlik, töre, aktöre (ahlak) umurlarında bile değil.

Varsa yoksa kendi camiaları, kendi ticarethaneleri(!), dahası kendi kişisel ve de toplumsal çıkarları…

Bir milyondan fazla çocuğun, bu tarikatların ellerinde (tuzaklarında) oldukları söyleniyor.

Bu gidişat çok kötü.

Ülkemizin de; Selçuklu ve Osmanlının akıbetine uğramaması için bu konuda yapılması gereken tek bir şey var.

O şey de; İslamiyet’in ve ülkemizin altını, içten içe oyan, insanları birbirine düşürüp, ötekileştiren bu zihniyetlerin (ayrım yapmaksızın) tümünü birden kapatıp, faaliyetlerine son vermek olmalı…” diyorum.

Osmanlı döneminde bile bu denli rahat hareket edemiyorlardı.

Öyle bir zıvanadan çıktılar ve çıkıyorlar ki; ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor.

Örnek mi?

İşte örnek. Muhterem(!) Mehmet Göktaş Efendi.

Araştırdım kimmiş diye; ilahiyatçıymış (!) eski müftüymüş, araştırmacı yazarmış.

Adamdaki pervasızlığa bakar mısınız?

“Artık korkacak bir şey kalmadı. Korkmadan bağırın ve haykırın.

‘Kemalist İdeoloji’ bitmiş, kaybetmiştir.

Kemalist İdeolojiyle birlikte; ‘Ne mutlu Türküm diyene’ de kaybetmiştir.

Dahası, ‘Bir Türk Dünyaya Bedeldir’ anlayışı da kaybetmiştir.

‘Varlığım Türk varlığına armağan olsun’ mantığı da kaybetmiştir.

‘Türkiye Türklerindir’ söylemi de kaybetmiştir”

Diyor…

Normal…

Çünkü devir onların devri; derler mi, derler…

Atatürk’ün ölümüyle birlikte ilimden ve fenden koptuk / koparıldık; tekrar bu zihniyet(ler)in esiri olduk.

Ülkemiz, özellikle son yıllarda tam bir tarikatlar ve cemaatler cenneti haline geldi.

Dağ taş cemaatçi kaynar oldu.

Meydan onlara kaldı.

Sallayan sallayana….

İşte size bir cemaatçi örneği…

Şimdi ben de buradan bu hoca(!) efendiye(!) soruyorum; “Türkiye, Türklerin değilse kimin!?”

Yunanlıların mı, Rumların mı, Arapların mı… kimin?

Sen Mustafa Kemal’le (Kemalizm’le) ilgili ne biliyorsun?

Mustafa Kemal, “Bir Türk dünyaya bedeldir” dediğinde, ne demek istediğini sanıyorsun?

O kuş beyninle; Mustafa Kemal’in ‘tek bir Türk’ün tüm dünyanın hakkından gelebileceğini’ kastettiğini mi” sanıyorsun.

Senin kapasiten, çapın ne?

Dahası niyetin, amacın ne?

Sen ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ söyleminden, ne anlıyorsun?…

Sen bu ülkenin hangi koşullarda, nasıl örgütlenip, nasıl kurtulduğunu; bugünlere nasıl geldiğini biliyor musun?

Senin gibi “ayak bağları” yüzünden, Atatürk döneminde kazanılan ivme tekrar kaybedildi.

Uçak üretip, ihraç eden bir ülke iken; iki yakası bir araya gelmeyen; senin gibilerle boğuşan gerici bir ülke haline geldik.

Neden?

Senin gibilerin zihniyeti yüzünden…

… …

Uşakkiye diye bir tarikat türedi.

Bu tarikatın, 12 yaşındaki bir sübyana cinsel tacizde bulunan lideri olacak muhterem de; “Ayasofya açıldı, Henüz İslam Devleti olduk. Şeriat hükümleriyle yönetilmeye dönmemiz yakındır. Padişahımız da hazır…” diyor.

… …

Arşivimdeki bir başka zırva söylem

Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü profesörü Bedri Gencer, depremin Elazığ'ı vurmasını, çocuk yaşta evliliğin yasaklanmasına bağladı.

* * *

Yerimin darlığı nedeniyle, sadece iki tarikat, bir tarikat üyesi (nasıl profesör olduysa) profesörün salvolarını dillendirdim.

Yerim müsait olsa da keşke diğer tarikatların söylemlerini de aktarabilsem.

Bilim, ilim, bilgi, kültür hak getire…

Meydan onlara kaldı.

Ne denetleyen var, ne “ne yapıyorsunuz?” diyen, ne soran…

Sallayan sallayana…

Sallayan sallayana…