Geri kalmışlığımızın ya da az gelişmişliğimizin nedeni nedir, hiç düşündünüz mü?

Gelişmiş ülkeler, uzayda koloniler kurma yarışında iken; biz niye yerlerde sürünüyoruz, hiç düşündünüz mü?

Niye başımıza gelen felaketlerden ders almıyoruz, inadına inadına yanlış yapıyoruz hiç düşündünüz mü?

Deprem bölgesiyiz, her depremde büyük acılar, büyük maddi kayıplar yaşıyoruz.

Japonya da deprem bölgesi; aynı acıları, aynı kayıpları geçmişte onlar da yaşadı ama artık yaşamıyorlar.

Oysa biz, acılara sürekli davetiye çıkarıyoruz, niye diye hiç düşündünüz mü?

Tüm ülke, asrın en büyük felaketini yaşarken Alanya’da yapılan inşaatlarda, yükleniciler(!) malzemeden çalmaya; konutlarında ve işyerlerinde tadilat yapanlar kolon kırmaya, kiriş kırmaya devam ediyor.

Niye diye hiç düşündünüz mü ya da düşünüyor musunuz?

Düşünün artık, düşünün…

Düşünün ne olur, düşünün artık.

Ortadoğu’yu değil; Japonya’yı örnek alın, Almanya’yı, İsveç’i, Norveç’i, Hollanda’yı örnek alın.

Kurtarın kendinizi Ortadoğu’dan…

Kurtaralım kendimizi Ortadoğululuktan…

Artık aklımızı, beynimizi kullanalım ne olur.

Çağı yakalamak için gerçekleri görelim artık.

Neden üretmiyoruz, neden doğruyu bulamıyoruz, neden yanlış üzerine yanlışlar yapmaya devam ediyoruz düşünün.

… …

Çağı yakalamak için öncelikle bir an önce Ortadoğulu gibi yaşamaktan ve düşünmekten kendimizi kurtarmamız gerekiyor.

Az gelişmişliğimizin kaderi, iki kelimede saklı.

İDRAK GECİKMESİ!

COĞRAFYA KADERDİR" der, İbni Haldun, bizim kaderimiz de İDRAK GECİKMESİ…

Hâlâ matbaanın 300 yıl sonra gelmesinin sancılarını yaşıyoruz.

O nedenle Ortadoğulular gibi yaşıyoruz.

Bir Ortadoğulunun beyninin % 80’i dinle kaplıdır. O nedenle başka şeyleri düşünmeye, algılamaya yer kalmıyor.

Bizim de öyle.

Soyuyorlar bizi ayırdında değiliz.

Ayırdında olanlar da, “Allah desin de soyar(lar)sa, soysun” diyor.

Böyle bir şey olur mu?

* * *

Sosyolog Mümin Sekman, bakın bu konuda neler yazmış.

“…Ortadoğululuk nedir bilir misiniz?

* Ölümü yüceltip, güzel yaşamayı aşağılamaktır.

* Dini yüceltip, bilime kayıtsız kalmaktır.

* İmanı yüceltip, aklı aşağılamaktır.

* Duyguları yüceltip mantığı küçümsemektir.

* Müteahhitti yüceltip, mühendisi aşağılamaktır.

* Üniversiteleriyle değil, camileriyle gurur duymaktır.

* “Alnı secde görüyor” diye, ZORBA ve HIRSIZ politikacılara oy vermektir.

* İmamları yüceltip, filozofları aşağılamaktır.

* Ev kadınlığını yüceltip, kariyer yapan kadını aşağılamaktır

* Kendi çocuklarını Amerika’da okutup, halk çocuklarını imam hatiplere zorlamaktır.

* Sözü yüksek olanı değil, sesi yüksek olanı iyi lider sanmaktır.

* Kurumsal çözümler üretmek yerine, karizmatik lidere tapmaktır. * Hatasından ders alıp öğrenmek yerine, hatasıyla duygusal bağ kurup hayatını bataklığa çevirmektir.

* Standart sahibi olmak yerine, DÜŞTÜKÇE “beterin beteri var” diye KENDİNİ AVUTMAKTIR.

* Başına gelende katkısı olduğunu görmek yerine, hep dış güçleri suçlamaktır.

* Şeytan taşlamaktan ibadet etmeye zaman bulamamaktır.

* Kendi hayatında hiçbir başarısı yokken, sürekli atalarıyla övünmektir.

* Sıkılmış bir yumruğun, açık bir elden daha güçlü olduğuna inanmaktır.”

* * *

Sosyolog Münir Sekman bu saptamalarıyla, sadece Ortadoğu ülkelerinin durumunu değil; Ataürk’ün ölümü sonrası Türkiye gerçeğini de anlatmış.

Artık silkinip, kendimizi Ortadoğululuktan ve Ortadoğu zihniyetli siyasetçi bozuntularından kurtarmamız gerekiyor.