(Bu yazı Mehmet Özyardımcı'ya aittir)
Akmanın Said'le, İt Ömer'in kahvehanesinde oturuyoruz.
Duyan gelmiş, duyan gelmiş; esnaf dükkanları bırakmış, Akmanın Sait'i dinlemeye koşmuş.
Said Ağa coşmuş anlattıkça anlatıyor.
Mekan kahkahalarla sallanıyor.
*
Bir ara, Kırk yalan Metin kahvehaneden içeri süzülüverdi.
Sandalye çekip, hemen yanımızdaki masaya ilişti.
Göz ucuyla, ona bakıyorum; çok geçmedi, kıpır kıpır kıpırdanmaya başladı.
Anladım; Said Ağa sussa da lafın ucundan şöyle bir tutup, konuşsam diye sabırsızlanıyor.
*
Dünkü gibi aklımda, Said Ağa, Sivas'taki askerlik hatıralarını ballandıra ballandıra anlatıyor.
Kumandan emretmiş, Sungurlulu Bayram'la, kum yükleyip getirmek için dereye gitmişler.
"Dudu" adını verdiği katırı, arabaya koşmuşlar.
*
Akmanın Sait'in niyeti kötü.
İlk defasında Dudu tepiyor, Said Ağanın ayağı kırılıyor.
Sait Ağa emeline ulaşamıyor. Altı ay tebdili hava izni verip, Çorum'a gönderiyorlar.
*
Tebdili hava dönüşü, komutan, Sungurlulu Bayram'la onu yine kuma gönderiyor, Sait Ağa iddiasından vazgeçer mi?
Arabaya yine Dudu'yu koşuyorlar.
*
Birisi katırın kulağına yapışıp, kuvvetli şekilde burunca, hayvan yere yatar kalırmış. Kulağı burulu kaldığı sürece, kıpraşmadan yerde öylece yatar dururmuş...
*
Sait Ağa önlemini önceden almayı ihmal etmiyor.
"La Bayram, la söktüğümün(!) iti, geçen Dudu'nun kulağını zapt edemedin, ayağımızı kırdık; bu sefer aman gevşetme" diye Sungurlulu Bayramı sıkı sıkı tembihliyor.
*
Sungurlulu Bayram, işini hakkıyla yapıyor, yapmasına yapıyor ama Dudu yattığı yerde yellenince, derenin ne kadar kumu varsa Akmanın Sait'in gözlerine doluyor.
*
Sait Ağa, vücut diliyle, mimikleriyle, bol küfürlü Çorum ağzı ile olayı anlatıyor.
"Lan arkadaş böyle ırzına kavi hayvan mı olur" diye yakındıkça yakınıyor.
Millet gülmekten kırılıyor.
Neyse kısa keseyim, gerisi +18'e girer.
*
Said Ağa sigarasını yakmak için söze ara verince; Kırk Yalan Metin, fırsatı ganimet bilip hemen lafa girdi.
"Said emmi, dedemin bi katırı vardı, deveden büyüktü. Şöyle anla, fil kadar olmazsa da ondan aşağı kalmazdı. Kuvvetliydi ki, görmelere mahsus... Onun adı da Dudu'ydu" diye konuşmasını başlattı.
*
93 harbinde, dedesinin cephede gösterdiği kahramanlığı, tek başına bir tabur Yunanlıyı önüne katıp kovaladığını, dört yüz kadarını süngüyle doğrayıp telef ettiğini, kumandanı İsmet İnönü'nün dedesini alnından öpüp, göğsüne İstiklal Madalyası taktığını, terhis olduğunda mükafat olarak Dudu'yu, dedesine hediye ettiğini anlatmaya başladı.
*
Dudu o kadar güçlüymüş ki, Dodurga'dan bir seferde, iki kamyon dolusu kömürü yüklenip gelirmiş; gelirmiş de yorulmak nedir bilmezmiş...
*
Dudu o kadar hızlıymış ki, sabah deh deyince, öğlen namazına Ankara'ya kavuşur; yatsı ezanı okunmadan Çorum'a geri dönermiş; dönermiş de sabah yine Ankara'nın yolunu tutarmış...
*
Dudu'nun namı almış yürümüş, dünyaya yayılmış.
Madanoğlu, Dudu'ya karşılık, Bayat Gediğindeki çiftliğini teklif etmiş de dedesi kabul etmemiş.
*
Birisi dayanamayıp lafını böldü:
"Metin, katır duruyor mu la?" diye sordu.
Metin hiç duraksamadı:
"Dedem Dudu'yu, Fransa kralına satmış. Parasıyla da aha bu Saat Kulesini, Çorum'un taa göbeğine dikmiş" dedi.
Lafa giren bir başkası:
"Yedi Sekiz Hasan Paşa, yoksa senin deden miydi Metin Ağa?"
Kırk Yalan Metin gayet ciddi:
"Ne belledin Kardeşim? Öz be öz dedemdi... Koca Çorum biliyor da bir sen mi bilmiyorsun, la sen nasıl Çorumlusun?" diye adamı azarladı.
*
"Evet saat kulesini biz diktik, dedem yaptırdı" diye bağırdı.
*
Akmanın Sait, gayet sakin:
"Metin'im yavrum, Saathaneyi şimdi senin deden yaptırmış öyle mi?"
"Doğrudur Said emmi. Benim dedem, Yedi Sekiz Hasan Paşa yaptırmıştır."
*
Akmanın Sait, küfrü bastı:
"Aha yalanını sökeyim(!) Metin; hele söktüğümün(!) itine hele!.. La senin deden eşek hırsızı güdük Bekir değil miydi, eben olacak karı oynak Hayriye değil miydi bre yavrum!"
*
Bu anıyı neden mi anlattım?
Yalancılık (Mitomani), sık rastlanan bir ruh hastalığıdır.
*
Siyasetçilerde de görülür.
*
Kırk Yalan Metin gibi her şeyi ben yaptım diyen birisi çıkabilir.
Aldırmayın, gülün geçin.
*
Ona söylenecek tek laf, Akmanın Said'in, Kırk Yalan Metin'e ettiği laftır.
*
Hele söktüğümün(!) itine hele!