Ömrünüzü hayırda Allah yolunda veya şerde günahta tükettik ise işin ciddiyetini anlamak bakımından herkes hesabını şimdiden yapabilir.

Alınan nefes kişinin yaşına göre değişir. 80 sene yaşamış olan bir müminin hesabı şudur: 80-12=68 sene. 12 büluğ, ergenlik çağıdır. En az 12 en son 18 yaştır. Hüküm 12’dir. Buna göre işin ciddiyetini ifade için ömrümüzün saniye cinsinden hesabı şudur:

1 dakika= 60 saniye

1 saat= 60 dakika, 86400 saniye

30 gün= 86400x30=2.592.000 saniye

1 sene= 365x2.592.000=31.104.000 saniye.

70 senelik ömürde 2 milyar 177 milyon 280 bin nefes alınıyor. Büyük veli Bostan ve Gülüstan eserlerinin sahibi Şeyh Sadi Şirazi hazretleri buyurur ki, “Her nefes, bir alış bir de veriş nefesten ibarettir. Nefesi alırsın vermeden ölebilirsin. Nefesi verirsin alamayabilirsin. Öyle ise her nefes iki şükür gerektirir. Ömrün şükür bedeli 2.177.280.000 nefesse, sadece hayatımızın şükür bedeli 4.354.560.000 şükür gerektirir. Bu sadece nefesimiz şükrüdür. İşte ömür böylesie kutsal ve değer biçilmez bir nimettir. Onun için Allah’ın, R.SAV. ömrünüzün kıymetini biliniz. Ölüm gelmeden onu değerlendiriniz, buyurmaktadır.

Dünyada mutlu, ahirette, cennette kutlu olmanın tek çaresi; bizlere en büyük nimet olarak verilen ömrümüzü asla heder etmemek, onu dünyamız ve ukbamız için en iyi bir şekilde değerlendirmeliyiz. Çünkü ölüm kapıda bekliyor. Sorgu kabirde başlıyor. Mahşerde ilahi adalet divanı bizi gözlüyor.

Bu anlatılanları dikkate alan ilahi şairler; Ey kardeş. Ölümün zamanı belli değil. Ansızın gelebilir. Mühim olan ölüm değil, senin ölüme hazırlıklı olmandır. Yani kabrini sevapla doldurman ve oraya varınca kıyemete kadar sarayda yaşamandır. Dünya dikenli, engebeli zor bir yola benzer. Sabretmelisin. Kimse eceli gelmeden ölmez. Eceli gelen de burada bağlasan durmaz, diyor.

Çorum’un meşhur hadis ilmi allamesi Yusufu Bahri hazretleri Hıdırlık’taki mezarına şunu yazdırmıştır:

Ya zairen bikabri

Heliğteberte hali

Küntü müslüke gaden

Tesirü misali

Yani:

Ey kabrimi ziyaret eden kişi. Halime bak, ibret al. Dün ben senin gibi çok itibarlı bir kişi idim. Bugün senin fatihana muhtacım. Yarın sen de böyle olacaksın.

Elmentü şerabün

Küllü nasin şaribun

Elkefenü libasün

Küllü nasın labisun

Elcinazetü merkebün

Küllünasın rakibün

Elkabrü babün

Kollü nasin dahilün.

Yani:

Ölüm şerbetini herkes içecektir. Kefen denen gömleği herkes giyecektir. Dünyada binitin ne olursa olsun sonunda cansız, tahta ata bineceksin. Neticede topraktan geldin, kabre gireceksin.

R.Sav. Bir cenazenin peşinden giderken kendisinden öğüt isteyen bir kimseye; Elmentü vaizen. Yani: Sen benden ne öğüt istiyorsun. Cenazenin peşinden gidiyoruz. Nasihat olarak ölüm bize yeter. Ölüm susan, konuşmayan, ama çok şey anlatan bir vaiz, öğüt vericidir, buyurdular.

Ben de bu hususu özetleyen şairin şu sözleri ile bitiriyorum:

Ey kardeş. Yolcuyuz. Hazırlansana

Bu fani dünyadan göçeriz bir gün

Ölümden kurtuluş yoktur insana

Omuzlar üstünde gideriz bir gün.

Rehberin hak olsun düsturun

Ey kardeş ölüme hazır ol heman

Nasılsa gelecek senin de sıran

Bu fani alemden göçeriz bir gün.

Ağlayanın sil yaşını

Bu run kazan yoldaşını

Sonra orda sen başını

Yerden yere vuracaksın

Başın sıkıldığı zaman

Hz. Muhammed’i soracaksın.

Dereler taştı geçti

Kurudu vakti geçti

Nice han nice sultan

Tahtı bıraktı göçtü.

Bu dünya bir penceredir

Her gelen baktı geçti.

SON SÖZ KUR’AN’IN

“Herkesin yaptığı iyiliklerin ve kötülüklerin karşımıza döküleceği bir gün hepimizi bekliyor. O gün mutlaka gelecektir. Herkes hak ettiğini görecektir. İnsanlar dünyada yaptıkları kötülüklerle aralarında uzun mesafeler olmasını isteyecek. Yani kötülüklerini görmek istemeyeceklerdir.” (Ali İmran 30)

BİTTİ.