Atatürk’ün, “Her fabrika bir kaledir” diyerek 9 Ekim 1937’de açtığı Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, Cumhuriyet’in önemli eserlerinden biriydi...

Her türlü imkana sahipti.

Bu yönüyle, dünyada eşi benzeri yoktu...

2002’de kapatıldı...

* * *

Aydın'daki Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, Türkiye'nin devlet eliyle kurulan ilk basma fabrikasıydı. Sadece üretim yapılan bir fabrika değildi. Hastanesi, okulu, kültür sanat etkinliklerinin, baloların yapıldığı, sinema filmlerinin gösterildiği bir kültür merkezi, 7 delikli golf sahası, basket ve futbol sahalarının, boks ringi, tenis kortu ve paten pistinin olduğu spor kompleksi, rekreasyon düzenlemeleriyle bir yaşam merkeziydi.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün tüm yurda yaygınlaştırmayı hayal ettiği, buna fırsat bulamadan aramızdan ayrıldığı “Sosyal Fabrika Projesi’nin ilk örneğiydi.

230 bin metrekarelik alan üzerine 1935 yılında temeli atılan fabrika, 18 ayda tamamlandı. 8 milyon liraya mal oldu. Fabrikadaki makineler ve teçhizatlar Sovyetler Birliği'nden narenciye karşılığında alınmıştı. Açılışı, 9 Ekim 1937 günü Atatürk tarafından yapıldı.

Atatürk'ün “Her fabrika bir kaledir” sözleriyle açtığı son fabrikaydı. Açılışta, İsmet İnönü, Celal Bayar, Fevzi Çakmak ve Afet İnan da yer aldı.

Bu fabrika, genç Cumhuriyet'in modern ölçülerde bir kimlik kazanması için çok önemli adımdı.

Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, Atatürk'ün yol göstericiliğinde sadece üretim yapılan bir fabrika değildi. Türkiye Cumhuriyeti'nin modernleşme ve gelişme amacına uygun yenilikler barındırıyordu.

Fabrikaya, işçi sağlığını koruyacak 40 yataklı bir hastane, bir eczane kurulmuştu.

İşçiler için bir okuma-yazma kursu, Sümer İlköğretim Okulu adı altında 980 öğrencinin eğitim gördüğü okul bulunuyordu.

İşçi radyosu vardı.

İşçi çocukları için 26 yatak ve 40 mevcutlu kreşe sahipti.

İşçiler ve memurların barınma sorununu çözmek için 264 daire inşa edilmişti.

Lojmanda kalamayan işçi ve memurları şehirden fabrikaya taşımak, Nazilli halkının fabrikadaki bazı aktivitelere katılımını kolaylaştırmak için düzenli seferler yapan “Gıdı Gıdı” adlı mini bir treni, çalışanlara yönelik 15 günde bir yayımlanan yine Gıdı Gıdı adlı mizah dergisi vardı.

Vatandaşlar, fabrikadaki balolara, danslara ve partilere katılıyordu. Fabrika bünyesindeki 700 kişilik sinema salonunda memurlara, işçilere ve ustalara ikişer kez, haftada toplam altı defa film gösteriliyordu.

Sümer Spor lacivert-beyaz renkli formasıyla futbol, basketbol, atletizm, voleybol, bisiklet, güreş, yüzme, boks branşlarında sporcular yetiştiriyordu.

Fabrikada ilk yıl yaklaşık 9 milyon metre basma, 145 top iplik üretilmişti.

Fabrika, bir dönem hem kendi elektrik ihtiyacını hem de Nazilli kentinin elektrik ihtiyacını kendi bünyesindeki bir elektrik santraliyle sağlıyordu.

Fabrikanın su ihtiyacını karşılamak için bir de su santrali bulunuyordu.

İlk yıllarda dışarıdan getirilen fabrika yedek parçaları, kurulan atölyelerde üretiliyordu.

“Sümer Halkevi” adıyla kurulan halkevinde halk bilinçlendiriliyor, kurslar düzenleniyordu.

Fabrika çalışanları klasik müzik grubu oluşturup halka konserler veriyordu.

Fabrikadaki desinatörler, kentte resimlerini yapıyor, sergiler açıyordu.

* * *

GÜNÜN MANŞETLERİ

Şimdi bu fabrikayı niye anlattım.

Öncelikle Ulu Önderimiz Atatürk böyle bir liderdi. Böyle örnek üretim alanları kurmuştu ve de kurardı.

Çok değil bir on yıl daha yaşasaydı, ülkemiz de uzayda cirit atan ülkeler arasında olurdu.

“Ama onun kesip attığı tırnak kadar bile olamayan ardılları ne yazık ki ülkemizi bu hale getirdi” demek için anlattım.

Dünyanın örnek aldığı, Ulu Önder Atatürk'ün mirası olan DEVLET İÇİNDE DEVLET bu fabrika da diğer fabrikalar gibi “Teknolojisi eskidi, zarar ediyor” gerekçeleriyle 2002 yılında kapatıldı.

AKP İktidarı, bu mantıkla o denli çok üretim alanlarını yok etti ki, ülkemizi resmen “asalak bir ülke” haline getirdi.

… …

Her fabrika bir kaleydi.

Ne zamana kadar?

??!!...

AKP iktidara gelene kadar.

Bunu da bilin istedim.