Günlük olarak izlediğim ÇORUM HABER’in 7 Aralık 2011 tarihli
sayısında, 7. sayfada “Yaratıklar bulunsun” başlıklı ve fotoğraflı okuyucu
mektubunu okuyunca kanım dondu.
Çorum’un Bahçelievler semtinde bir vahşet yaşanmış, henüz 4
aylık, sahipli bir kedi yavrusu, boğazı kesilerek çöp konteynerine atılmıştı ve
sahibi olan kadın, perişan olmuş, fenalık geçirmişti.
Bir Çorumlu olarak üzüntümü ve utancımı tarif edemem.
Türkiye Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Ankara
sorumlularından biri olarak durumu derhal Federasyon Başkanı Av. Ahmet Kemal
Şenpolat’a bildirdim.
Merhametli ve hayırsever insanlarımızın çokluğuyla gurur
duyduğumuz Çorum’umuzda bu tarz bir olayın yaşanması, oldukça sarsıcı. Hayvan
haklarına ilişkin bir organizasyonun olmaması da ayrıca önemli bir eksiklik.
Öncelikle, fahri köşe yazarları arasında yer aldığım ÇORUM
HABER’in böyle bir olaya duyarsız kalmaması, beni son derece mutlu etti. Daha
da ötesi, ÇORUM HABER’e minnettarlığımı ifade etmek istiyorum.
ÇORUM HABER’in, bu vahşetin cezasız kalmaması için de aynı
duyarlılıkla olayın takipçisi olacağına inanıyorum.
Çorum’umuzda bu gibi üzücü olayların bir daha asla
yaşanmamasını temenni ediyorum.
Kısa bir süre önce, Ankara’da basılan OSTİM-İŞORTAĞI
gazetesi tarafından benden “Hayvan Hakları” konusunda bir yazı istenmiş ve
yayımlanmıştı.
Bu vesileyle, bu yazımı da ÇORUM HABER okurlarına sunmak
istiyorum.
HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ
“Ey basiret sahipleri, ibret alınız ve merhamet ediniz!”
Biliyoruz ki; canlılar dünyası denince akla, insanlar, hayvanlar ve bitkiler gelir. Evet, hepsinin bir
canı ve hayat
hakkı vardır. Sevginin ve
merhametin esas olduğu kutsal rehberimiz Kuran-ı Kerim'in Rahman Suresinde
belirtildiği gibi, ‘Arzın tüm canlılar
için hazırlandığı”nı unutmayalım.
Başlangıçta, bir
kısım hayvan severler bir araya
gelerek, hayvanları korumak, daha
iyi koşullarda beslenme ve korunmalarını sağlamak amacıyla, Hayvanları Koruma
Birliği'ni kurmuşlardır; Bu insanların
başlattıkları çalışmalar, ilerleyen
zaman içinde, aynı amaçlı
derneklerin birleşerek, Hollanda'nın başkenti Lahey'de Dünya Hayvanları Koruma
Federasyonu'nu oluşturmalarını
sağlamıştır. 1931 yılında toplanan bu kuruluş 4 Ekim'i Hayvanları Koruma
Günü ilan etmiştir.
Yurdumuzda ilk Hayvanları Koruma Derneği 1908 yılında
kurulmuştur.
İnsanlar, daha ilk çağlarda kedi, köpek, at, koyun, sığır,
keçi gibi hayvanları evcilleştirmişler
ve. evcilleştirilen bu hayvanlardan başlıca besinlerimiz olan et,
süt, yumurta, yağ elde etmeye, giyeceklerimizin
bir bölümünü de hayvanların derisinden, yün ve tüylerinden temin etmeye
başlamışlardır. Bugün İnsan
sağlığı için gerekli olan aşı ve serumun yapılmasında da yine hayvanlardan
yararlanılmaktadır.
Hayvanların sahiplerine bağlılıkları, hayvan sevgisinin
doğup büyümesine yardımcı oldu. Hayvanları seven insanlar, hayvan
hastalıklarını iyileştirmek için çalıştılar. Günümüzde uygar ülkelerde hayvan hastaneleri
kurulmuştur. Veterinerler hayvan hastalıklarını belirleyip iyileştirmekte,
hayvan hastalıklarına karşı önlem almakta, onları hastalıklardan korumak için
aşılar yapılmaktadır.
Onlarda can taşıyor ve her canlı gibi yaşam hakları var.
Huzurlu ve sağlıklı yaşamak hayvanlar için de temel bir haktır. Doğal dengenin
korunmasında önemli bir yere sahip olduğunu bildiğimiz hayvanları, hiçbir zaman
görmezden gelemeyiz.
İşte, büyük bir hayvanat bahçesindeyiz. Enva i çeşit hayvan.
Binlerce tür ve çeşit. Her biri ayrı bir
renk, fizik, özellik ve güzellik içerisinde. Yaşadıkları ortamlar ve şartlar
farklı. Kimi sürüngen, kimi karada dört ayaklı, kimi suda, kimi hem karada hem
suda yaşamakta, kimileri de havada uçmakta. Her biri farklı özellikleriyle Yüce
Yaratıcının erişilmez kudretini haykıran bu hayvanlar, bir ayetler
ansiklopedisi olarak bir araya getirilmişler ve insanların ibret nazarlarına
sunulmuşlardır.
Üreme zaman ve şekilleri farklı. Kimi yumurtlayarak, kimi
yavrulayarak çoğalmakta.
Besin kaynakları farklı. Kimi otçul, kimi etçil, kimi hem
otçul hem etçil, kimileri taze yer, kimileri bayat ve kokmuş olanları yiyerek
çevreyi temizler, ekolojik dengeye katkı sağlar.
Farklı özellik ve yaşam tarzlarıyla hemen hepsi insanlar
için model olmuşlardır. Uçakların uçuş şekli ve yapılarının oluşumunda uçan
hayvanlardan yararlanılmıştır. Gemilerin, denizaltıların yapımında deniz
hayvanlarından istifade edilmiştir. Yer altı taşımacılığında yer altında
yaşayan hayvanlar model olmuştur. Diğer huy ve özellikleriyle de hayvanlar
insanlar için teşbih malzemesi olmuşlardır. Karıncanın hırs ve çalışkanlığı,
arının çalışkanlık ve üretkenliği, örümceğin eşsiz sanatkarlığı, devenin kini,
keçinin inadı, kedinin nankörlüğü, köpeğin sadakati, tilkinin kurnazlığı,
aslanın onuru, kaplanın gururu, kaplumbağanın teenni ile hareket edişi,
tavşanın ataklığı vb… İnsanlar bunların güzel olanlarını örnek olarak almışlar,
çirkin olanlarını da kendi aralarındaki bu çirkin özelliğe sahip olanlara
darb-ı mesel yapmışlardır.
İslam dininde hayvan haklarının çok önemli bir yeri vardır. Yüce dinimiz, insana işkence yapmayı yasakladığı gibi hayvanlara da eziyet etmeyi ve işkence yapmayı yasaklamıştır.
Hayvanlardaki
ilahi ayetler ve
Kur’an’da hayvanın yeri
Kur’ân’da da pek çok hayvandan bahsedilmektedir. Genel
olarak Kur’ân, hayvanları, insanların hizmet ve ibretlerine sunulmuş ayetler,
model örnekler olarak sunar.
“Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına bir bakmazlar
mı?” (88/17)
“Hayvanları da O yarattı. Onlarda sizin için ısıtıcı
(şeyler) ve birçok faydalar vardır. Onlardan bir kısmını da yersiniz. Sizin
için onlardan ayrıca akşamleyin getirirken, sabahleyin salıverirken bir
güzellik (bir zevk) vardır. Bu hayvanlar sizin ağırlıklarınızı, ancak
güçlüklere katlanarak varabileceğiniz bir memlekete taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz
çok şefkatli, pek merhametlidir. Atları, katırları ve eşekleri binmeniz ve
(gözlere) zinet olsun diye (yarattı). Allah şu anda bilemeyeceğiniz daha nice
(nakil vasıtaları) yaratır. “ (16/5-8)
Kur'an'ın hayvanlarla ilgili dikkat çekici bir ifadesi de,
hayvanların da "ümmet" olduklarının ifade edilmesidir. Islâmi gelenek
ve literatürde özel ve önemli bir kavram olan "ümmet"in hayvanlar
için de kullanılması gerçekten dikkat çekicidir:
”Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiç
bir kuş yoktur ki, onlar da sizin gibi birer ümmet olmasınlar. Biz Kitapta hiç
bir şeyi eksik bırakmamışızdır. Sonra onlar Rablerinin huzuruna toplanacaktır.”
(35)
Kur'an, ayrıca hayvanları yaratıcının sanatındaki mahareti
ve üstünlüğü dile getiren bir başka sanat eseri olarak da takdim eder:
“Rabbin bal arısına: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların
yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin. Sonra meyvelerin her
birinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylım yollarına gir, diye ilham
etti. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda
insanlar için şifa vardır. Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret
vardır. “ (16/68-69)
”Kuşkusuz sizin için hayvanlarda da büyük bir ibret vardır.
Zira size, onların karınlarındaki fışkı ile kan arasından(gelen), içenlerin
boğazından kolayca geçen halis bir süt içiriyoruz.” (36)
Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en
çirkini merkeplerin sesidir. (31/19)
Pek çok sureye hayvanların ismi verilmiştir. Bakara (inek)
suresi, Enâm (deve, sığır, davar cinsi evcil hayvanlar), Nahl (arı), Neml
(karınca), Ankebût (örümcek), Adiyât (koşturan atlar), Fil bunlardandır.
Yunus adı, Zün’n-Nûn (balık sahibi) olan bir peygambere isim olmuştur.
(SÜRECEK)