Ülkenin tüm fabrika ayarlarını bozan Erdoğan İktidarı, ülke nezdinde, onarımı ve tedavisi mümkün olmayan pek çok büyük yaralar açtı, açmaya da devam ediyor.

Bu yaraların içinde en büyük yara; ülke insanının karnını doyurmakta zorlanırken, ülke ekonomisini ve ülke güvenliğini riske etme pahasına milyonlarca Suriyeliyi ülkeye sokmakla oldu.

… …

Hatay, geçmişi ve konumu itibariyle hassas bir ilimiz.

Başta Suriye olmak üzere, tüm Ortadoğuluların, Ülkemize katılımını kabullenemedikleri bir coğrafya parçası.

Yani?

Yani Arapların, (amaç ne olursa olsun) değil bu ilimize yerleştirilmeleri, içinden geçirilmeleri bile sakıncalı.

Hal böyle iken ne oldu?

Türkler, deprem nedeniyle Hatay’ı terk edip, deprem riski az olan kentlerimize yerleşmeye, Hatay’ı boşaltmaya başladı.

Ve tabii boşalan yerlere de Araplar yerleşmeye…

Tanrı yardımcımız olsun.

Bu gelişmeler, hoş gelişmeler değil.

Atatürk’ün Anıtkabir’de kemikleri sızlıyordur herhalde.

Son derece jeopolitik konumdaki bu ilimize; doğum kontrolünden bihaber Arapların yerleşmesine ve yerleştirilmesine göz yumulması akıl alır gibi değil.

Yöre insanları üniversiteden sınıf arkadaşlarım anlatıyor.

“Güney sınırımız kevgire döndü. Geçen geçene, geçen geçene…”

* * *

Yine Hatay'da yaşayan bir hemşiremiz anlatıyor. Anlatmaktan öte haykırıyor.

Bakın neler diyor.

“Lütfen, lütfen duyun bizi.

Sesimiz olun.

Hatay savaşılmadan kaybediliyor.

Burada sağlık personeliyim.

Kendi topraklarımızda, Arapça öğrenmemiz konusunda sürekli bir baskı görüyoruz. Gelen Suriyeli hastalar, Arapça bilmediğimiz için bize tepki gösteriyor.

Bir de Suriyeli doktorlarımız var. Onlar da bizi hor görüyor.

Her 10 doğumun 8'i Suriyeli.

Suriyeli erkeklerin 4-5 tane eşleri var.

13 yaşında kız çocukları hamile.

Bir ismin iki ay içerisinde, 2 ayrı yerde doğum yaptığını belirledik. (Suriyeli bir bayan hem kendisi doğum yapmış, hem de kendi kimliği ile bir başka Suriyeliye doğum yaptırmış. )

Gerçekten artık nefes alamıyoruz burada.

Burada yaşananları kimse bilmiyor.

Daha dün 4 eşli bir adamın 26. çocuğunun doğumunu yaptırdım…

Burada, ‘Suriyelilerin, Hatay’ın her bir yöresine profesyonel bir nizamla yerleştirildiği’ konuşuluyor.

Suriye, Hatayla ilgili ciddi propagandalar yapıyor.

Sosyal medya sayfalarında ‘Hatay tekrar Araplaşacak’ şeklindeki Türkçe paylaşımlara, binlerce beğeni geliyor.

Uyanalım, aklımızı devşirelim artık ne olur!”

* * *

Ve yine Hataylı bir yurttaşımız anlatıyor.

“Suriyeli sayısı giderek artıyor.

Hastanelerde Suriyeli sayısı o kadar yoğun ki sürekli kavga çıkıyor. Genç Suriyeli erkekler bellerinde silah, bıçak, satır, vb. şeylerle gezmekten ve taşımaktan çekinmiyor.

Şu an Hatay’ımızda, azınlık olan biziz.

Biz Türkler kendi vatanımızda, kendi şehrimizde azınlıkta kaldık.

Duvarlara Arapça 'Hatay bizimdir' yazıları yazılmaya başlandı.

Kriz sandığımızın ötesinde. Hatay'ı savaşmadan kaybediyoruz.

Buna karşın biz ne yapıyoruz?

Hiç.

Hiçbir şey…”