CENNET

Cennetim tüm sözlük anlamının ortak noktası, cennet, eşi ve benzeri bulunmayan, insan hayalinin kavrayamayacağı kadar güzellikte olan bahçe içinde akla gelebilecek bütün nimetler, özellikle ağaçlık, yeşilik, coşkulu suların, nehirlerin bulunduğu yer demektir.

Daha doğrusu, safa yeri, cehennem ise cefa yeridirler. Kafirlere haram iken müminlerin ebedi kalacağı, dünya nimetlerinin kıymetini anlatmak için cennet gibicennetten bir köşe diye nitelendirdikleri eşsiz mekan, huzur yeri, mutluluk mekanıdır.

Kur’an’da cehennem kelimesi 100 kere geçiyor. Cennet kelimesi 147, yani benzer kelimelerin ifade ettikleri ile 200’e yakındır. Burada bir hassasiyet incelik vardır. Bu fark ulu Allah’ın “rahmetim gazabımı geçmiştir” hadisi kudsisinin bir tecellisidir. Cehennem bir ise cennet ikidir. Bu bir rahmettir. Cennetin adedinin 8 olduğu ayetlerde geçer (Ravza, Hud, naim, adn, firdevs, akibetüddar, cennet, meva).

Cennetin genişliğini tavsir eden bir ayette, “Rabbinizin bağışına ve takva sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşunuz” buyurur. (Ali imran 133. ayet) Demek ki, bir mümine verilecek cennetin genişliği yer ile gök arasıdır. Bu Allah için çok kolay bir vergidir. Sakın gaflet edilmesin, yokluk, kıtlık, imkansızlık ve azlık insanlar içindir. “Mayenfedü indeke ve indellahi bak.” Sizin yanınızdakiler tükenir, ama Allah’ın nimetleri sonsuzdur, buyurulur.

Hatta rahman suresinde Allah korkulu müminlere bir değil iki cennet verileceği, “Velimenhafe meğame rabbihi cennetün - iki cennet” buyurulur. Bu cennette dünyadaki iletişimle dolaşmak imkansızdır. Ya ne olacak, belki uçacak, belki de istediği köşede istediği anda orada olacaktır, doğrusu budur. Çünkü cennet ehlinin canlarının istediği herşey anında yanında olacak, üzümler ağzına kendi tıkılacak, zahmet diye bir şey yok orada.

Cennetle ilgili ayetlerinin hepsini burada zikretmek mümkün değildir. Ancak şu kadarını iftiharla ifade edebilirim ki, bu dünyasını iman ehli olacak güzel amellerle, yararlı geçinen, özellikle dünyasını ahiret ağırlıklı yaşayanların imanla göçmeleri sonucu varacakları muhteşem mabedi bir safa yeridir.

Yine İslam itikatına göre, cennet nimetlerinin en yücesi, dünyada çok arzu ettiğimiz halde bildiğimiz ama göremediğimiz (görme özellikli yaratılmadığımız için) ulu Allah’ı cennetle cemalini de görmemiz cennet nimetlerinin doruğu olacak. Ulu Allah’ın cemali paki o kadar ölçüsüz güzelliktedir ki, cennet nimetleri o cemalin yanında son derecek sönük bir gölge gibi kalacaktır. Müminler cennet ehli bu amel karşısında cennet nimetlerini unutup cemalullaha odaklanacaklardır. Bu manzarayı insan zihninin kavraması mümkün değildir.

Bu konularda daha detaylı bilgi edinmek isteyen kardeşlerimiz, internet veya Kur’an’daki cennet ayetlerini tefsir eden Kur’an meali veya geniş tefsir kitaplarında istenilen bilgileri bulabilirler. Dileğimiz odur ki, dünyada hiç bir imansız kimse kalmasın. Asla insanlar cehenneme girmesin. Dünyada ve ahirette ebedi olarak cennette kalsın. Amin.

A’RAF

İslam itikadına ve Kur’an ayetlerine göre, cennetle cehennem arasındaki bir mekandır. Araf, 7/46, 7/77

geçici olarak inkar edilen bir yerdir. İslam alimleriinn hadisi şeriflerinden ve ayet yorumlarından yararlanarak anlattıklarına göre Araf’ın sakinleri günahları ve sevapları eşit gelenler, çocukları erken ölen, çocuklara, müşriklerin çocukları ve gerçeğini Allah’ın bildiği kişilerin bir müddet kaldıktan sonra ulu Allah’ın nimetleri ile cennete gireceklerdir. Yani Araf devamlı bir mekan değildir. Fazl abilgi için Kur’an’daki Araf suresinin Arafla ilgili 7/44, 7/46 vs ayetleri okumalıdırlar.

(SÜRECEK)