15 Kasım 2014 tarihli, “Tıkanan iktidar, Dersim’e sarıldı yine” adlı yazımızda;
“…AKP İktidarı, gündem değiştirme, kamuoyunun dikkatlerini başka bir alana kaydırma amacıyla; öyle duyarlı konuları kamuoyunun önüne atıyor ki; resmen ulus devletin temeline, dinamit koyuyor. Yaptı yine yapacağını, Dersim konusunu, yine attı kamuoyunun önüne.
Biz okumayan, araştırmayan, sormayan, sorgulamayan bir toplumuz.
Önümüze ne atılırsa, kulağımıza ne üflenirse; gerçeği, o sanır, ona inanırız.
Toplumun bu yapısını bilerek; insanları, içinden çıkamayacakları yeni çıkmazlara sürüklemek, vatan hainliği ile eşdeğerdir. AKP iktidarı, bunu çok sık yapıyor…” dedik.
Alınan AKP’li arkadaşlarımız olmuş.
“Yüzleşmeyelim mi?”diyorlar.
Bu tepki ve düşüncelerini bana ileten AKP’li arkadaşımıza da söyledim.
“Siz bu açılım/saçılım mavallarına, ‘yüzleşme’ hikâyelerine, gerçekten inanıyor musunuz?” dedim.
Devam ettim.
“Dersim, neresi, ne olmuş Dersim’de, niye olmuş? Siz ne biliyorsunuz bu konuda?” dedim, çıt yok.
“Genç Türkiye Cumhuriyeti, Dersim ve ardılı isyanları bastırmayıp da; ülkenin o yakasını, kim oldukları malum o güruha teslim mi, etmeliydi? Savunma hakkını kullanmamalıydı mı?” dedim. Çıt yok.
“E o zaman ne demeye temcit pilavı gibi ısıtıp, ısıtıp gündeme getiriyor; PKK’lı itleri daha fazla azdırıyorsunuz?” dedim. Çıt yok.
Çıt yok, çünkü söyleyecekleri bir söz yok.
* * *
Yine söylüyorum; AKP iktidarı, gündem değiştirme uğruna, bilerek ve isteyerek, ulus devletin temellerine dinamit koyuyor.
Oysa Dersim konusu, açılım zırvalığına malzeme yapılamayacak kadar kapsamlı, karmaşık ve derin bir konudur. Her ağzı olan, konuşamaz bu konuda.
AKP İktidarının bu sorumsuz ve cahil tavırları yüzünden, bu konuda nerden nereye savrulduğumuzu Yılmaz Özdil yazdı.
Özetleyerek aktarmaya çalışayım o yazıyı size…
Kararı siz verin.
* * *
İşte o kronolojik yazı.
“…AKP iktidara geldi.
2003, Dersim yok.
2004, Dersim yok.
2005, Dersim yok.
Derken, Başbakan Tayyip Erdoğan, gündem değiştirme uğruna, durduk yere Dersim’i kaşımaya, ‘Dersim’le yüzmeliyiz’ demeye başladı.
… …
Kasım 2006…
“Dersim soykırımdır” diyen, Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu kuruldu.
Kasım 2007…
Almanya’da Dersim Konferansı düzenlendi, “Dersim soykırımını anma günü” tespit edildi.
Kasım 2008…
Avrupa Parlamentosu’nda “Dersim soykırımı” toplantısı düzenlendi, Bremen Üniversitesinden Profesör Mönch denilen zat; “Mustafa Kemal yaşasaydı, bugün savaş suçlusu olarak yargılanırdı…” dedi.
Kasım 2009…
Avrupa Parlamentosu’nda gene “Dersim soykırımı” toplantısı düzenlendi, hadise iki adım daha ileri götürüldü. Dersim olayının, Yahudi soykırımından farkı olmadığı, Ermeni soykırımıyla aynı olduğu belirtildi. “Tarihle yüzleşme” sloganı, ilk defa orada kullanıldı, “Atatürk’ün emriyle, Atatürk’ün kızı tarafından soykırım yapıldı, Kemalizm’le yüzleşilmeli” denildi. Seyid Rıza için anıt mezar istendi.
(…)
Kasım 2009…
PKK açılımı yapılmıştı, TBMM’de bunun oturumu yapıldı. Takvimde başka gün kalmamış gibi, tam 10 Kasım’a denk getirildi, burada konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen; ‘Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda Şeyh Sait İsyanında, Dersim İsyanında, Kıbrıs’ta analar ağlamadı mı? Hiç kimse çıkıp, analar ağlamasın, mücadeleyi bırakalım dedi mi?” diye sordu. Vay sen misin soran… Tunceli’de “Hitler Onur Öymen” pankartları açıldı. (…)
Kasım 2009…
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Tunceli’ye gitti, “Dersim’e hoşgeldiniz” pankartıyla karşılandı, Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu’nun mektubu verildi; mektupta, “özür dilensin” deniyordu, Abdullah Gül “derhal ilgileneceğini” söyledi.
Kasım 2009…
Tunceli’de, Tunceli Valisinin onursal başkanlığında Dersimspor futbol kulübü kuruldu
Kasım 2010…
Berlin Eyalet Parlamentosu’nda “Dersim Katliamını Uluslararası Yargıya Taşıma Konferansı” düzenlendi. Sonuç bildirgesinde, “Soykırım olarak isimlendirilmesi, toprak-tapu haklarının iadesi ve tazminat ödenmesi” istendi.
Kasım 2010…
Tunceli’de Seyit Rıza heykeli dikildi.
(…)
Kasım 2011…
Tayyip Erdoğan ‘1938 Dersim olayları için devlet adına özür diliyorum, CHP de özür dilesin’ dedi. Çocukların katledildiğini söyledi, isyanın elebaşı, İngiliz kuklası Seyid Rıza’nın yaşadıklarını “yürek burkucudur” diye tarif etti, anlatırken gözleri doldu.
Kasım 2012…
Dersim, Lahey’e taşındı. 300 sayfalık dilekçe, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne teslim edildi, Soykırım yapıldığına ilişkin, suç duyurusunda bulunuldu. TBMM’de “Dersim olayları nedeniyle oluşan mağduriyetlerin giderilmesi komisyonu” kuruldu.
Kasım 2012…
Tunceli’de “Dersim 38 Anıtı” açıldı.
Kasım 2013…
Tunceli belediyesinin kapısına “Dersim Belediyesi” tabelası takıldı. Akp’nin akil adamlar heyeti rapor yazdı, “Dersim soykırımının kınanmasını, Seyit Rıza’ya itibarının iade edilmesini istedi. Seyit Rıza’nın torunu, Bülent Arınç’la görüştü, “Dersim için yas ilan edilmesini” talep etti, Bülent Arınç da, ‘4 Mayıs yas günü olsun’ önerisini, Tayyip Erdoğan’a iletti.
Kasım 2014…
Facebook, kullanıcılarının şehirleri bölümünde, Tunceli’nin ismini, Dersim olarak değiştirdi.”
* * *
İşte yalan yanlış bilgilerle, malum niyetlerle Dersim konusunda geldiğimiz nokta.
Nereden nereye getirildik.

Yazarın Notu: Tarih boyunca, Tunceli’nin adı, hiçbir zaman Dersim olmamıştır. Dersim, çok daha geniş bir coğrafyanın adıdır.