Önümüzdeki 6 Mart Pazartesi gününü 7 Mart Salı gününe bağlayan gece mübarek Berat Kandili’dir. Berat Kandili, Ramazan’ın müjdecisi ve Ramazan öncesi son kandil gecesidir.

Berat demek; Bir mümin için her türlü suçtan, cezadan, günahtan ve masiyetten, kötülük ve fenalıktan kurtulmak, kötülükleri üzerimizden atıp pam-pak, temiz, kuş gibi hafif olmak demektir.

Bu dünya hayatı bir meşakkat ve sıkıntı dünyasıdır. Kolaylıkla zorluk, hayırla şer, sıkıntı ile ferahlık iç içedir. Yani dünyada rahatlık yoktur. Çünkü dünya sınav yeridir. Dünya cennet değildir. Cehennem de değildir. Ancak bütün meşakkatlere göğüs gerip cehennemden kurtuluş, ebedi olan cenneti kazanma yeridir. Böyle ise insan beşeridir şaşar, hata eder, günah işler. Bu itibarla yüce Allah bir taraftan bize sonsuz nimetlerini ihsan edip verirken, öbür yandan şükrümüzü ve sabrımızı ölçmek için bizleri sınava tabi tutmaktadır. Yani nefis ve şeytanın şerrinden korunmamızı istemekte, bu mübarek günleri de bizlere kurtuluş vesilesi kılmaktadır. İşte bunlardan birisi de mübarek Berat Kandilidir ki, af ve mağfiret kandilidir.

*

R.SAV. efendimiz buyururlar ki: “Bu gece bana ümmetimin tamamına şefaat etme yetkisi verildi. Ulu Allah bu akşam kendisine samimiyetle yöneleni, el açıp dua edeni, kendisine yönelip bağışlanma dileneni dünya ahiret için meşru olan bütün isteklerimi yerine getireceğini bildirmiş. Bu gece koyunlarının çokluğu ile meşhur olan Beni Kelp kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca mümini affedeceğini, dünyayı isteyenlere dünyayı, ahireti isteyenlere ahireti, hem dünyasını hem de ahiretini isteyen ve bu amaç için çalışanlara ikisini de vereceğini bildirmiştir” buyurdular.

Ayrıca bu gece gelecek bir sene içerisinde meydana gelecek bütün olaylar, rızıklar, kazançlar, belalar, ölümler, doğumlar, harpler, darplerin yerine getirmeleri için görevli meleklere tevdi edildiği gece olduğunu bildirmiştir. Bunun için bu gece; gündüz oruç, gece ibadet eden Hz. Muhammed SAV.e Ayşe annemiz kendilerine “neden bu kadar ibadet ediyorsunuz” sorusuna R.SAV. “meleklere verilen ve icrası istenen olayların benim ve ümmetim hakkında hayırlı olmasını ve ulu Allah’ın bunca sayısız nimetlerine şükreden bir kul olmayayım mı” buyurmak suretiyle bizlere de nasıl hareket edeceğimizi bildirmiştir.

*

O zaman bizlere düşen nedir? Bu gibi gün ve geceleri son derecede önemseyip, büyük bir fırsat bilip, gafil olmadan değerlendirmeliyiz. Çünkü bu mübarek gün ve gecelerin sevabı bol olduğu gibi, bu günlerdeki isyanın da günahı ve cezaları da ağırdır.

“İsteyen alır, istemeyen mahrum kalır.” Ağlamayan bebeğe meme verilmez. Ağlayan bebeğin memesi geciktirilmez.

Evet, denizin kıyısında sabahtan akşama kadar otursak oltamızı denize atmadığımız sürece balık tutamayız. Susuz olduğumuz halde berrak akan çeşmenin suyundan içmediğimiz sürece suya kanamayız. Su kabımızı dolduramayız. Ya; illa da gayret göstermeliyiz ki, neticeyi elde edebilelim.

Ne demiş Yunus:

Bir pınarın başına

Bir testiyi koysalar

Kırk yıl orada dursa

Kendi dolası değil

Eğilip su içmezse

Suya kanası değil.

Peki, ne yapalım ki bu engin rahmet deryasından yararlanabilelim:

1-Geriye dönüp maddi ve özellikle geçmişimizin muhasebesini yapmalıyız. Karda mıyız, zararda mıyız bakmalıyız ve ona göre geleceğimizi dizayn etmeli, önümüzdeki ölçülemez değeri olan Ramazan’a bedenimiz ve ruhumuzla hazırlanmalıyız.

2-Asla bir daha terk etmemek üzere namaz kılmayanlarımız bu fırsatı kaçırmadan namaza başlamalı ve çocuklarını da şimdiden namaza alıştırmaları esastır.

3-Üzerimiszde kul hakkı varsa hemen bu günden tezi yok helalleşmek, yani ödemeliyiz.

4-İnsanları suç ve kusurlarından dolayı bağışlamalıyız ki başkaları da bizi affetsin.

5-Mutlaka en yakın akraba, eş, dosttan başlamak üzere kandilleşmeli, gönüller alınmalı, barış sağlanmalı, dargınlık-kırgınlıklar mutlaka giderilmelidir.

6-Bu geceyi oruçla karşılamalı ve gecesini de ibadetle geçirmeli, özellikle kaza namazlarımızı varsa onu kılmalı, Kur’an okunmalı, dualar etmeli, günahlarımıza af dilemeliyiz ve sonunda beratımızı elimize almalıyız.

Unutmayalım ki, bu gibi fırsatlar gelip geçerse bir daha ele geçmez.

Yazımıza; Türk İslam tarihine damgasını vuran büyük İslam erenlerinden birisi olan Yunus Emre’nin sözleri ile son verelim.

Bir pınarın başına, bir testiyi koysalar

Kırk yıl orada dursa, kendi dolası değil

Eğilip su içmezse, suya kanası değil.

-

Derviş yalvarmış. Yarab rahmet, af ve himmet demiş. Yüce Allah cc hazretleri buyurmuş. Kulum, gayret, gayret sonra sana gelir himmet, demiş.

Berat kandilinizi tekrar candan tebrik ederken, felaket nedeni ile millet olarak tek yürek olduğumuz deprem felaketini Allah bir daha kimseye göstermesin. Bu felakette ölenlere manevi deprem şehitlerimize Allah’tan rahmet, kalanlara sabır ve metanet, yaralılarımıza acil şifalar diler, yardımlarınızı yağmur gibi yağdıran bütün hayırsever kardeşlerimize şükranlarımızı sunuyoruz.

Berat kandiliniz mübarek olsun, tüm kötülükler def olsun, bütün iyilikler sizlerin bizlerin üzerimize olsun. Amin.