Kim o?
Mehmet Şevket Eygi (1933-2019)
Kimdi, Şevket Eygi?
Işıklar içinde uyusun, sağcı, dinci bir yazardı.
Evet, sağcı ve de dinci bir yazar.
Günümüz dincilerinden tek farkı “dürüst olmasıydı”
Satmazdı kendisini.
Dün söylediklerinin, bugün aksini söylemezdi.
Yalan söylemezdi, söyletemezdiniz.
‘Ahlaksızlıkla Bir Yere Varamayız’ adlı yazısında şunları söylemişti Rahmetli Eygi.
* * *
“İslam, yüksek ve kurtarıcı ahlak dinidir.
İyi ve gerçek Müslümanlar ahlaklı ve faziletlidir.
Ahlaksız ve faziletsiz Müslüman, gerçek Müslüman, gerçek dindar değildir.
Namaz, insanı fuhuştan ve ahlaksızlıktan korur.
Biri hem namaz kılıyor hem ahlaksızlık yapıyor hem rüşvet alıyor hem haram yiyor hem gıybet ediyor hem lüks ve israflı bir hayat sürüyorsa o sahte Müslüman’dır.
Müslümanlık cemaatlerin, fırka ve hiziplerin, grupların elinde ve gündeminde olmamalıdır.
Müslümanlıkta tarikatlara yer yoktur.
Kur'an’daki, sünnet ahlakı iyi anlaşılmalı; halka devamlı olarak bunlar anlatılmalıdır.
Ahlak üzerinde durulmadan, ahlaklı Müslüman olmak için, çalışılmadan kuru kuruya İslamcılık edebiyatı bizi kurtarmaz.
Nitekim de kurtarmıyor, batırıyor. İnsanları dinden imandan soğutuyor.
Yaşadığımız bu son depremlerde yüksek İslam ahlakını sergileyebildik, uygulayabildik mi?
Ne yazık ki hayır.
Japonlar, Müslüman değil ama onlarda İslam ahlakı var.
Biz lafta Müslüman’ıyız, bizde İslam ahlakı yok.
Olsaydı:
* Müteahhitler çürük çarık binalar yapmazdı.
* Onlar çürük binalar yapsaydı, belediyeler buna izin ve ruhsat vermezdi.
* Gönderilen yardım malzemesi yağma edilmezdi.
Bu ülke halkının çoğunluğu Müslüman’dır.
Bu çoğunluk Kur'an, Sünnet, İslam ahlakı ile ahlaklı olsaydı bu memleket, bugün bu duruma düşmezdi.
Memleket kötü müdür?..
Evet çok kötüdür.
Memleketi pislik götürmektedir.
Dünya temizlik ve şeffaflık anketlerinde Türkiye'nin notu 10 üzerinden 5'in altındadır.
Yani?
Yani ahlak sınavını, başarı ile verememiş ve sınıfta kalmışızdır.
Haram yeme tepeden tırnağa yaygın haldedir.
Kur’ anla, sünnetle (davranış), yasak ve haram olan riba (faiz) genelleşmiştir.
Ben Kur'an, sünnet ve şeriat ölçü, kıstas, norm ve değerleriyle konuşuyorum:
* Bu ülkenin yeni Ceza Kanunu'nda zina artık suç değildir.
* Bu ülkede devletin resmî TC'li vesikalarıyla yasal kadın satışı ve fuhuş yapılmakta, bundan KDV ve gelir vergisi alınıp bütçeye konulmaktadır.
* Buna karşı çıkması, nehy-i münker (iyiliği emredip, kötülükten kaçınma) yapması gereken Müslümanlar bu utanç verici durumu protesto etmemektedir.
* Bu ülkede lüks, israf, sefahat korkunç boyutlardadır.
* Bu ülkede günde 4,5 milyon ekmek çöpe atılmaktadır.
* Bu ülke bir meyhane-i kübraya (çok büyük meyhane) dönmüştür.
İslam’ın temel şartlarından biri de ümmetin birlik içinde olmasıdır. Şu anda ümmet yoktur, korkunç ve şeytanî bir parçalanma görülmektedir.
Türkiye Müslümanları Kur'an ve Peygamber (Salat ve selam olsun ona) ahlakı ile ahlaklı olmuş olsaydılar bugünkü zillet, esaret, zebunluk (güçsüzlük), rezillik olur muydu?
Birtakım eski radikal mücahitlerin bugün haram yiyici müteahhitler olması onların ahlaksızlığını ispata yetmez mi?
Beş vakit namaz büyük ölçüde terk edildi... Nadir istisnalar dışında imamlar namaz kılma memuru durumuna düşürüldü...
Zekâtlar dine ve şeriata uygun olarak verilmiyor ve sarf edilmiyor... Farzlar yapılmıyor, yasaklar açıkça ve küstahça işleniyor...
Bin türlü sefahat (beyinsizlik) sergileniyor...
Müslümanlar ahlaklı olsaydı, bunlar olur muydu?
Müslümanlar ahlaklı olsaydı, zenginler lüks içinde yaşarken yoksullar sürünür müydü?
Evet Müslümanların başını çeken büyükler devamlı olarak ahlaktan bahsetmeli, halkın ahlaklı ve faziletli olması için ne gibi hizmetler ve propagandalar yapılması gerekiyorsa onları yapmalıdır.
Bizi Masonlar, Dönmeler, Siyonistler, Kriptolar, Haçlılar bu hale getirdi diyenlerin yüzde 90’ı yalan söylüyor.
Müslümanlar ahlaklı, erdemli, cömert, hamiyetli, muhlis ve mücahit olsalardı ne dış düşmanlarımız ne de içteki onların işbirlikçileri ve destekçileri bir şey yapabilirdi.
Ahlaklı ve faziletli Müslümanlar, dün bozuk ve kötü dedikleri düzenin veya sistemin haram ve necis (pis sayılan) rantlarına ve yağlı kemiklerine ve gelirlerine aç köpekler gibi saldırmazlardı.
Biz Kur'an ve Peygamber ahlaklı ile mütehallı (ziynetli) olsaydık bugünkü zillete, esarete, zebunluğa (güçsüzlüğe) duçar (düşme) olmazdık
Sen bu vatanda çoğunluğu oluştur ve vesayet altında yaşa...
Ahlaklı ve faziletli Müslümanlar böyle bir rezilliğe tahammül ederler mi?
Bütün bunların nedeni İslam karşıtları imiş!...
Siz kimi kandırıyorsunuz?
İslam’ın bir ahlak boyutu vardır. Biz Müslümanlar İslam, Kur'an, Peygamber, Selef-i Sâlihîn (ilk dönem Müslümanları) her asırda yaşamış gerçek Müslümanların ahlakı ile ahlaklanmazsak bizim için izzet ve kurtuluş yoktur.
Dünya menfaati, para, makam mevki, şöhret, alkış, hubb-i riyaset (baş olma hırsı) için her haltı yiyen kimselerle bu bayrak yükselmez.
Ya İslam ahlakına ve karakterine sahip oluruz, ya da yıkılıp gideriz.
Kendimize Yardım Edelim
Tanrı’nın bize yardım etmesini istiyorsak, önce biz kendimize yardım edelim.
Kendimize nasıl yardımlar edebiliriz? Biraz da o konuya değinelim…
* İtikadımızı tashih ederek, yani inançlarımızı Ehl-i Sünnet ve Cemaate uygun şekilde düzelterek, sabrederek. Kur’an’da namaz ve sabır ile Tanrı’dan yardım istememiz bildiriliyor.
* İlmihalimizi (her Müslümanın öğrenmek ve yapmak durumunda olduğu itikat, ibadet ve ahlaka ait temel bilgileri öğreten eserler) öğrenerek, ilmihal bilgilerini hayatımıza uygulayarak.
* Zekât ve sadaka vererek.
* İnsanlara, hayvanlara, bitkilere iyilik ederek.
* Tanrı’nın bize verdiği nimetleri paylaşarak.
* İhlası (huzur) bozan şeylerden kaçınarak.
* Ümmet şuuruna sahip olup, din ve iman kardeşlerimizi severek, onlarla dayanışma içinde olarak.
* Din konusundaki bid'atlerden (uydurma icat) uzak durarak.
* Güzel ahlaklı, yüksek karakterli bir Müslüman olmak için çalışarak.
* Lisanımızı, lisan afetlerinden koruyarak.
* Dünya için dünyada kalacağımız kadar, âhiret için orada kalacağımız kadar çalışarak.
* Gücümüz, ilmimiz, derecemiz, rütbemiz ne ise ona göre emr-i mâruf ve nehy-i münker (iyiliği emretmek ve insanları kötülükten menetmek) yaparak.
* Lüksten, israftan, sefahatten uzak durarak.
* Kibir ve gururdan uzak durup mütevazı olarak.
* Kazancımızın ve servetimizin helal olmasına dikkat edip, ribadan (faiz) ve diğer necis (pis sayılan) kazançlardan sakınarak.
* Tanrı ve O'nun emir, yasak ve öğütlerini hiç hatırımızdan çıkartmayarak.
Böyle yaparsak inşallah tevfikat-ı ilahiyeye (Tanrı’nın özel yardımına) nâil oluruz.”
* * *
Evet, böyle diyor Mehmet Şevket Eygi.
Sayın Eygi’ye kullandığı dil hariç, katılmamak mümkün mü?