Sosyal demokrat çizginin sağında liberal demokrasinin, solunda ise demokratik sosyalizmin yer alması gerektiğini, ancak geçmişte, dejenere olmuş bir takım liberallerin de, entelektüel solcuların da, irtica tehdidini “paranoya” olarak nitelediklerini ve “askeri vesayet” teraneleri ile Türkiye’nin nereye doğru evrilmekte olduğunu perdelediklerini anlatan Yolyapar, özetle şu değerlendirmeyi yaptı: “Hiçbir demokrat ya da sosyal demokrat, askeri vesayeti içine sindiremez, benimseyemez. Zaten tüm muhtıralar ve darbeler de, emperyalist odaklar tarafından sola karşı yaptırılmıştır. Ama, uzun yıllar boyunca Atatürk’ün ordusu, özellikle laikliğin korunması adına caydırıcı bir unsur olarak görülmüştür. Ne var ki, Cumhuriyet’in güvencesi olan kurumların nasıl içten ele geçirildiği de 15 Temmuz’da ortaya çıkmıştır.” “Türkiye’nin nereye doğru götürülmek istendiğini, Uğur Mumcu daha o yıllarda görmüş, ülkenin demokratik kurumlarını ve dinamik güçlerini uyarmaya çalışmıştı. Bunun için de, hunharca katledildi. Bugün de Atatürk çizgisinde birlik ve beraberliği sağlayıp, ülkenin demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, düşünce ve basın özgürlüğü adına yüksek standartlara ulaştırılması, demokrat her insanın sorumluluğudur.” (Taner ŞİMŞEK)