Stres; yabancı bir kelimedir ve Türkçemize yeni girmiştir. Türkçedeki karşılığı ise; insana acı veren elemlerin, kederlerin, hüzünlerin, ıstırapların, yani bedensel ve ruhsal sıkıntıların adıdır.

Stres; genellikle dıştan gelen bir saldırı, bir baskı, bir etki karşısında insanın bedenine ve ruhuna zarar veren, insanı huzursuzluğa sevk eden, sıkıntıya sokan, onu üzen, rahatını kaçıran bir gerginlik, bir reaksiyon, bir tepki halidir ki, insanın bedenini ve ruhunu yıpratan genel hastalıklara sebep olan bir olaydır.

Örneğin; aniden insanın başına beklenmedik bir hadisenin gelmesi, Allah korusun, bir kaza, bir bela, bir ameliyat, aniden ortaya çıkan korkutucu bir hastalık, varlık kayıpları, iflaslar, aniden gelişen itibar kayıpları, insanların işlerini, aşlarını, eşlerini kaybetmeleri, aile yuvalarının dağılması, genç yaşta ölümler olması, ümitlerin sönmesi ve sayamayacağımız kadar birçok olay stresin sebebi olabilir. Yani stresin kaynağı insan, tesir altına alan kötü etkenlerdir ki asrın toplumsal hastalığıdır diyebiliriz.

Günden güne, hızlı bir şekilde gelişen teknolojinin getirdiği medeniyet ve yenilikler pek çok kolaylıkları, rahatlıkları, zevk ve sefaları sağlarken, maalesef bir takım sıkıntıları, problemleri, olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Teknoloji iletişim araçlarının, özellikle sosyal medyanın, internetin baş döndürücü bir hızla yaygınlaşması, koskoca dünyayı bir anda insanın gözünün önüne getirmesi, avucumuzdaki akıllı telefonlarla ve diğerleri ile gözümüzün önüne sermesi, insanları bu aletlere esir etmiştir. İradelerini tutsak etmiş, adeta rahatlaştırmış, sarhoş hale getirmiştir ki, günümüzde en büyük stres kaynağı işte budur. Bu ise güzel aletleri bilinçsizce kullanmadan kaynaklanmaktadır. Yüksek teknolojiye sahip bu aletlere bağımlı olanlar toplumdan dışlanmışçasına eşinden, dostundan, evladından, anasından, babasından daha çok bu aletlere bağlanmışlar, toplumla ilişkilerini koparmışlardır.

Bugün kadın-erkek boşanmalarının çoğunu, internet kanalı ile anlaşanlar oluşturmaktadırlar. Bunlardan dolayı strese düşen günümüz insanı refah içinde görünse de mutlu olduğu söylenemez.

Çünkü; bu aletler nedeni ile insanlar dünyada ne kadar zevk ve sefa varsa hepsini görüyor ve onlara fiilen ulaşmak, sahip olmak istiyorlar. Bu sonsuz arzular ve istekler tatmin edilemez bir azgınlığa ulaşıyor. Bu ise kişilerin sinir sistemlerini alt-üst edip bozuyor, onları bunalıma sokuyor. Yani stres denen sıkıntı insanı esir alıyor.

Yüce Allah dermansız dert, şifasız hastalık yaratmamıştır. Ölümsüz fert, dermansız dert olmaz. Stresin de çaresi vardır. İnsanların bunca olumsuzlukların neden olduğu stresten güçlü bir irade sergileyerek, sağlam inanç ve imanla yüce Allah’ın yardımını talep ederek bu illetten kurtulmak mümkündür.

Strese karşı alınacak tedbirlerin başında mutlaka önce tıbbi tedbirler ve yardımlardır. İkincisi ise, bütün olumsuzluklara karşı insan ruhunun hazırlıklı olması, eğer başa gelmişse güçlü bir imanla strese teslim olmadan onunla mücadele etmesi ve er-geç bu illetten kurtulacağına inanmasıdır.

Şunu asla unutmamalıyız ki, bu dünya cennet değildir. Çünkü cennette en ufak bir üzüntü ve korku yoktur. “Vela havfün aleyhim velahüm yanzenün” Onlar için hiçbir korku ve endişe yoktur. İlahifermanı bunu ifade eder. Ama dünyada iyilikle kötülük, güzellikle çirkinlik, mutlulukla keder eşkardeş gibidirler. Çünkü dünya bir imtihan yeridir. Sıkıntısız dünya ve cennet buradaki sınavı başarmamıza bağlıdır. Onun için yüce Allah Bakara suresinin 155. 156. 157. ayetlerinde; “Muhakkak ki biz sizleri bu fani dünyada açlıkla, korku ile, nefis, canlarınızı almakla ve dünya sıkıntıları ile mallarınızı elinizden almakla imtihan ederiz. Sabredip sınavı kazananlara sıkıntılara göğüs gerip Allah’a teslim olanlara müjdeler olsun. Onlar dünyada dara düştüklerinde Allah’a dayanırlar ve Allah’a güvenirler. Bir musibete uğrarlarsa ona sabreder, Allah’tan geldi deyip onunla mücadele ederler ve Allah’tan geldik, Allah’a gideceğiz derler. Onları müjdele. İşte bu müminler var ya, kurtuluşa erenler onlardır. Allah kendisine güvenenleri asla yanıltmaz” buyurmak suretiyle bizleri dünya sıkıntılarına, strese karşı mücadele etmeye çağırıyor.

Sağlam bir imana sahip olan mümin bir kişinin iman yoluyla bütün dert, tasa ve streslerden kurtulması mümkündür. Çünkü İslam mücadele dinidir. Allah’ın yardımına yürekten inanır. Dua ve tedbirlerle Allah’ın yardımına ulaşır. Bakın bunu yabancı, dünyaca meşhur sosyologlar, psikologlar ve müsbet ilim adamları da söylüyorlar.

(SÜRECEK)