Ne güzel, ne anlamlı bir gün…Hayatı güzelleştirmek, iz bırakmak, çirkin olan, kötü olan, yanlış olan herşeye karşı duran bu güzel insanların da bir gününün olması ne hoş…

Resim, insanlıkla var olmuştur ve bir iletişim dilidir. Belki mağara duvarlarına bir av sahnesini en iyi, en güzel, en estetik yapmak isteyen kişi veya kişiler ile başlar bu yolculuk.

Bize tarihin içinden haber ulaştırmıştır, iz bırakmıştır. Tarih boyunca bu çaba devam ede gelmiş, toplumsal ilerlemelere, gelişmelere tanıklık yapılmış ve birçok olayı renklerle, biçimlerle kayda geçmiştir.

Rönesans aydınlanmasında tarihin karanlık sayfalarına bir ışık olmuş, yine renkler, biçimler, formlarla aydınlık çağa geçerken yol göstermiştir ressamlar.

Her ülkenin toplumsal gelişimi ve değişiminde, önemli olaylarında yaptıkları resimlerle bu geçiş dönemlerine tanıklık yapmışlardır ve yapmaya devam ederler ''Guernica'' ile pablo Picasso savaşın çirkinliğini en estetik biçimi ile anlatmış, Eugene Delacroix'in 1830 devrimini anlatan Halka Yol Gösteren Özgürlük tablosu ile o yılların coşkusunu, zaferini anlatarak tarihe tanıklık etmiştir. Daha birçok örnekle doludur dünya sanat tarihi.

Ortaçağın karanlık dönemini, aydınlanmayı, feodalizmi, kapitalizmi, sosyalizmi, sanayileşmeyi, her ülkenin bağımsızlık mücadelesini anlatan birçok başyapıt resim ve resimleri yapan sanatçılar vardır. Dünyanın en büyük müzelerini gezdiğimizde bu tanıklığı en estetik, en güzel biçimi ile görebiliriz.

Bütün bunları yaparken birçok ressam acılar çekmiş, iyiyi, güzel olanı, doğru olanı savunmak için bedel ödemişler; aç kalmışlar, yoksul ölmüşler, baskılar görmüşler, yaptıkları resimleri yine de savunmuşlardır.

Onlar unutulmamışlardır, ancak onlara bunları yapanlar hatırlanmazlar bile…

Kolay değildir her zaman doğru olanı, estetik, güzel olanı savunup, karanlığı aydınlatmak, renklerle hayatı güzelleştirmek çabası…

Ressamlar duygusal insanlardır. Duygular çok önemlidir; onlar hem duygusal olup hem iyiyi, güzeli, doğruyu savunmak, yanlışın yerine iyiyi, güzeli koymak kolay değildir.

Ressamların mutlaka söyleyecek bir sözü vardır, anlatmak istediği birşeyler vardır. Tekniği çok iyi bilebilirsiniz, ancak coşku, duygu, heyecan, hayal gücü yoksa yine resim yapmazsınız, bir şeyi tekrar eder durursunuz.

"Bir tablonun yapımı nerede başlar nerede biter? İnsanın içinde aşırı duygular kaynaşmaya başlayınca, bu duygular patlayınca ve bütün düşünce yanardağdan çıkan lavlar gibi çıkıp taşınca birdenbire yaratılan yapıtın çok keskin bile olsa büyük ve insanüstü bir patlayışı değil midir bu? Usun bilinçli hesaplarının bu patlayıştan öncesiyle bir ilgisi yoktur, ama insanın içinde yapıtın ne zaman başladığını kim bilebilir? '' demiş Paul Gaugin.

Duygu kaynaktır. Duygusallık, duygulanmak, duygulu olmak her dönemde, özellikle günümüzde duygusal olmanın duyarlı olmanın bile bir bedeli vardır ve olmuştur. Oysa insanlar ve toplumlar duyguları ve duyguların biriktirdiği kültürleri ile vardır.

Duygu olmadan üretim olmaz, ressam hissetmezse yapamaz bir resmi…Üretme yolculuğu tıpkı doğum sancısı gibidir. Araştırması, gözlem yapması, etkilenmesi, okuması, dinlemesi, bir süreçtir, dikkat etmesi gerekir.

Bir resmi yaparken, izleyene, ressamın duygusunu geçirme çabası söz konusudur. Acaba duyabilir mi izleyen aynı duyguyu, diye kaygılar vardır bu üretim sürecinde.

Bir tabloyu yaparken ilhamı,n duygunun, coşkunun kaynağını bulmak kolay değildir. Bazen çok uzak yollardan gelir, şaşırırsınız… Yolları aşar, dağları denizleri aşar, gelir ruhunuzda dolaşır, kalbinizi çarptırır.

Sezgiler de çok önemlidir üreten için. Belki görmezsiniz, dokunmazsınız, görmüş gibi, dokunmuş gibi hayal edersiniz, bazen içinde yaşarsınız, dolaşırsınız resmin…

Yapacağı resim için belki yüzlerce eskiz çalışır, en güzel, en mükemmel olması için bir küçücük yanlış, leke, çizgi, ışık günlerce çalışır gözünün, ruhunun, kalbinin, bilgisinin ikna olması gerekir.

Resim bitince göz göze gelirsiniz, yeni doğmuş ve size bakan çocuğunuz gözlerindeki ışık resimden, size yansıyorsa, sevdiğiniz bir insanın gözlerine bakar gibi bakıyorsanız aşk ile, gözlerinizde ışık varsa, kalbiniz çarpıyorsa, heyecanlanıyor gidip gelip ona bakıyorsanız, ancak imza atabilirsiniz.

Kolay değildir ressam olmak uzun ince bir yoldur çıkıp geriye dönmeyeceğiniz

Elinizde ışık, kalbinizde sevgi ruhunuz aşk, söyleyecek bir sözünüz, düşleriniz, umudunuz, düşünceniz, duruşunuz, felsefeniz, bilginiz, birikiminiz olmalıdır bu yolda size eşlik eden…

Ressamlar naif, doğru insanladır, kırılgan insanlardır, duygusal, zarif ve estetik insanlardır. Aynı zamanda güçlü insanlardır, savaşırlar yanlışlıklarla, çirkinliklerle…

Güzel olanı arama çabası kolay değildir; barışçıl bir dünya isterler, haklıdan yana dururlar, çirkin olan, kötü olan, eğri olan, yanlış olan, yalan olan herşey rahatsız eder onları.

Toplumun ihtiyacı vardır ressamlara, hayatında görmediklerinizi göstermek, hissetmediklerinizi hissettirmek doğruyu, iyiyi, güzeli, barışı daha çok savunmak için…

O halde elimizde ışık, kalbimizde sevgi, ruhumuzda aşk, söyleyecek bir sözümüz, düşlerimiz, umudumuz, düşüncemiz, duruşumuz, felsefemiz, bilgimiz, birikimimiz, renklerimizle yol arkadaşımızla yola devam....

Dünya Ressamlar Günü kutlu olsun.

ANKARA