Aramızda, “Ben her türlü dış etkiye kapalıyım. Hiç kimse beni yönlendiremez. Her şeyi kendi istek ve kararımla yaparım.” diyebilecek bir babayiğit var mıdır dersiniz?

Sorunun yanıtının “hayır” olacağından hiç şüphem yok. “Yanılıyorsunuz, ben tam da söylediğin gibi biriyimdir.” diyen varsa da şöyle bir kez daha düşünmesini öneririm. Çünkü öyle ya da böyle hepimiz de içinde yaşadığımız çevreden etkilenip kararlarımızı ona göre yönlendirebiliriz. Eee, adamlar da bizim bu yapıda insanlar olduğumuzu bildikleri için, önümüze öyle seçenekler getirirler ki, aklımızı yetirmeden onların dediğini yapar duruma geliriz.

Örnek mi istiyorsunuz, birkaç tane vereyim:

Bir markette, tüketim süresi dolmak üzere olan hazır çorbaların bir an önce satılıp elden çıkarılması için iki personel görevlendirilir ve sattıkları paket çorba başına prim verileceği söylenir. Elemanların, çorbanın fiyatını değiştirmeleri yasaktır ve mağazanın birbirlerini göremeyecekleri farklı iki noktasında satış yapacaklardır. Kısa bir süre sonra, elemanlardan biri müdüre gelerek kendisine verilen çorbaların tamamını sattığını söyleyip primini alır. Müdür, diğer elemanın yanına gidip baktığında ise çok az çorba satıldığını görünce, merakla çorbasını çabucak bitiren elemana bu satışı nasıl yaptığını sorar.

Eleman gülümseyerek elindeki levhayı gösterir ve:

-“Bununla efendim.” der.

Levhada şunlar yazılıdır: “Çorbalardan en fazla 5 adet alabilirsiniz.”

Bir başka örnek:

Bir üniversitede 200 denek öğrenci, 100’er kişilik iki gruba ayrılarak dergi abonelikleri için iki ayrı seçenek sunuluyor.

1.GRUP: Bu gruptaki öğrenciler için hazırlanan seçenekler, onları A seçeneğini tercih etmelerine yönlendirme amacına uygun olarak düzenleniyor.

A. Elektronik dergi aboneliği: 60 TL.

B. Elektronik+basılı dergi aboneliği: 120 TL.

SONUÇ: 68 öğrenci A, 32 öğrenci ise B seçeneğini tercih ediyor.

2. GRUP: Bu grup için hazırlanan seçenekler ise öğrencilerin C seçeneğini tercih etmelerini sağlamak amacına göre hazırlanıyor.

A. Elektronik dergi aboneliği: 60 TL.

B. Basılı dergi aboneliği; 120 TL.

C. Elektronik+basılı dergi aboneliği: 120 TL.

SONUÇ: 16 öğrenci A, 84 öğrenci ise C seçeneğini seçiyor. B’yi ise hiç kimse tercih etmiyor.

Görüldüğü gibi, seçenekleri bizim gerçekleşmesini istediğimiz gibi düzenlediğimizde, sonuç da hedeflediğimiz gibi oluyor. İkinci gruptaki B seçeneği yemleme olarak adlandırılıyor ve tüketiciyi asıl hedef olan C seçeneğine yönlendiriyor.

Son örneğimiz ise bir soru ve yanıtı şeklinde olacak: Söyler misiniz, cips markalarının hepsinin de isimlerinin son harfi niçin “s” ile biter..? Yanıtını söyleyeyim mi? Çünkü bir sözcüğün son harfi “s” ile bittiğinde, insanın beynindeki açlık hissi merkezi uyarılıyormuş da ondan!

Şimdi de eğri oturup doğru konuşalım. Bizler de tıpkı yukarıdaki örneklerde olduğu gibi hazırlanan yönlendirmelerin tuzağına düşüp tıpış tıpış onların istediği çizgiye gelmiyor muyuz?

Tam da burada sözü siyasete getirirsek, seçim döneminde yapılan ve aslı astarı olmayan paylaşımların okuyup araştırmadan hemen inanıveren insanımızı, ne kadar etki altına alıp yönlendirdiğini hepimiz görüp yaşadık. Sanırım yaşamaya da devam edeceğiz.

DÜŞÜNEN SÖZLER:

•Reklamcılık, yarı doğrulardan tam yalanlar üretme sanatıdır. E. SHOAFF

•Mantık yalnızca kendisine boyun eğer; bilgisizlik ise kendisine dikte edilen neyse ona. Thomas PAİNE

•Sakın ahlak kurallarını çiğnemeyin, çünkü öcünü çabuk alır.  TOLSTOY

•Acı su da, tatlı su da berraktır. Sakın görünüşe aldanma. Görünüşte herkes in-sandır ama gerçek insan hal ehli olandır. MEVLANA

•İlk yapılan yanlışa kaza, ikincisine hata, üçüncüsüne tercih denir. DOSTOYEVSKİ

•Yalan zekâ işidir, dürüstlük ise cesaret.  Eğer zekân yetmiyorsa yalan söylemeye, cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene. Victor HUGO

•Nokta kadar menfaat için, virgül gibi eğilenler, sonunda düz hat olup çiğnenmeye mahkûmdurlar. LA EDRİ

•Öküz, çektiği yükü değil, torbasına konacak yemi düşünür; onun için öküzdür. İZLANDA ATASÖZÜ

•En kutsal savaş insanın kendini yenmesidir. HADİS-İ ŞERİF