Hayat okunacak bir yazı, bir roman, öykü, şiir gibi durmaktadır yanı başımızda. İster sayfa sayfa okur yaşamı, derinleştirir, anlamlı kılar, ister kahramanı olur ister özet çıkarır, ister göz gezdirir, isterseniz okumadan

geçersiniz, sayfaları çevirmeden yaşama devam eder gidersiniz.

 Eğitim, tüm insanlık tarihi boyunca bu  kocaman kitabın sayfaları arasında dolaşma çabasıdır. Öğretmek ise bir ustalığı, bir sanatıdır kocaman kitabın.

İnsanlar yaşamın, doğanın ve birbirlerinin sırlarını çözmek için hep bu sayfaları karıştırmışlardır.

Mağara duvarlarındaki olağanüstü resimlerle ilk karşılaşıldığında, sanki yeraltında mağaralar resim galerisi ve sergi alanıdır.

 Ne yapılmıştır o duvarlara? Yaşadıkları zaman diliminde olan olayları resmetmişlerdir. Avcı, av, bizon kürkü giymiş insanlar, dans, ateş ve daha bir çok biçim, sembol ve en son Göbeklitepe’de de çıkan kalıntılarda  ,yine biçimler semboller bulunmaktadır. Tarihin açılan yeni sayfasında bilimi aydınlatacak sembolleri çözmek gerekmektedir.

 Biraz daha ileri gidelim; yağmur damlaları güneş ışığı ile buluşunca çıkan renkler yine bizim bilim yolculuğuna doğru yol almamızı sağlamıştır. Yani doğanın güzelliği, gizemi, estetiği bilimi peşinden sürüklemiştir

Gökyüzüne  ırmağa veya yeşil bir ormana kır çiçeklerine bakarız. Kısacası iyi, doğru, güzel, estetik olan, barıştan, insanlıktan, doğadan yana olan, emek verilen her bir yaşantının, çalışmanın içinde bilim ve sanat bir aradadır. En büyük öğretmen doğadır. ‘’Örümcekten dokumayı, kırlangıçlardan ev yapmayı, bülbülden şarkı söylemeyi öğrendiler ‘’ der  SEGAL

Bu nedenle okullar önce doğayı, inceliklerini, zarafetini, estetiğini, sanatı öğrenirken, bilimi satır aralarında bulmayı öğretseler eğitim daha kalıcı, yaratıcı ve keşfetmeye yönelik bir eylem halini alır. Altın orandaki estetikle  matematik tesadüfü bulunmamıştır. Bunu bulan usta hem bilim insanı, hem de ölümsüz bir sanatçıdır.

Okullarımız, sistemler ise, doğayı, bilimi ve sanatı, tüm bunların ortak alanı olan felsefeyi çok ayrı disiplinler olarak görür .

 İç içe geçmişliği bir birinden ayırt eder. Oysa bunların hepsini bir arada barındıran bir yapılanma, öğrenilen her şeyi kalıcı hale getirir, yeni ufuklar, keşifler, buluşlar açmaya yol açar. Yaşam becerileri, hayata  katkıları daha fazla olur, daha çok sorgular, daha analitik düşünür, daha sistemli davranır .

 Hepimizin özlediği mutlu, sağlıklı bireyler olur, başarıya ulaşmanın çok farklı yolları olduğunu görebilir…

Oysa ki tüm çocuklar, doğdukları andan itibaren her şeyi beş duyuları ile öğrenme çabasına girerler. Keşif çok önemlidir, çok heyecan vericidir onlar için. Coşkuludurlar, her keşifte, her yeni öğrenmede çığlıklar atarlar, mutlu olurlar.

Düşünebiliyor musunuz; her öğrendiğinden mutlu olan, gözleri parlayan, heyecanlı bir ilkokul, ortaokul ve  lise öğrencisini…

Çocuklar, eğer yetişkinler ve okullar müdahil olmazlarsa, onların etrafındaki hayat defterini,

kitabını kaplamadan, etiketler yapıştırmadan düzenli ve kendi istediklerini satırların altını çizmeden ,sadece fark  etmelerini sağlasalar ,öğrenme ömür boyu keyifli keşif yolculuğuna dönüşür.

 Yetişkinler, okullar, öğretmenler kendi bildikleri öğrenme yöntemleri ile hem “her birey özeldir, özgündür, biriciktir” diyerek onun o parmak izindeki farklı çizgileri ve o çizgiler arasındaki güzellikleri görmeden aynı şeyleri aynı biçimde öğretirlerse , öğrenme heyecanını yok eder, öğrenme karşısında gözlerindeki ışık söner dünyanın geleceği olan çocukların…

Oysa ki çocuklar yaratıcı düşünmeyi deneyimledikleri takdirde, şimdi ve gelecekteki kariyerlerine ve mutluluklarına giden yolda daha keyifli, daha başarılı ilerleyeceklerdir.İlk karalama aşmasındaki bir çocuğun ilk çizgisindeki hayata iz bırakma heyecanının kalıcı olabilmesi için,

Kendi gelişim sürecini görmesi için, yetişkinlerin, okulların, sistemlerin bu heyecanının yitmemesi için eğitimi  kurgulamaları gerekmektedir.

 Özgüvenleri büyümeye devam ederek , iç dünyalarındaki zenginlikleri de farklılıklarda dışarı vurabilmeleri için olanak tanınacaktır.

Yurtdışında eğitim gezileri yaparken bir çoğunda düşünme, düşünmelerini ifade etmeleri için anaokullarından liseye kadar yaş özelliklerine öğrenme durumlarına göre ''hayat görüşü'', “düşünme '' gibi isimler altında dersler ve ders müfredatları var.

Sadece okulda kalmıyor, bu konuda çocuklarınıza sorun her durumda onların görüş, düşünce ve önerilerini dikkate alabilmeleri için ailelere eğitimler veriliyor.

Ve çocuklar düşünüyor, aile düşünüyor,öğretmen düşünüyor,okul düşünüyor ve sistemler düşünceler üzerine kuruluyor…Düşünüyorlar,  o nedenle varlar .

Annem der ki: “Allah karşınıza iyi insanlar çıkarsın”… Ben de ekleme yapıyorum, hepimizin karşısına  iyi ve doğru düşünebilen insanlar çıkarsın .

İyi ve güzelden yana düşünen insanların oluşturduğu bir ülke umudu ile....