İşte bu ibadetlerin hepsi rehber din görevlilerinin önderliğinde yapılmaktadır. Bu bakımdan, delil, rehber önder, mürşid (yol gösterici) önemlidir. Hac ve umre organizasyonu yapan Diyanet İşleri ve tur şirketleri bu konulara çok özen gösterirler. Çünkü bu seyahatlerin amacı bu ibadetleri tam olarak yapmak ve yaptırmaktır. Onun için bu iş çok büyük bir sorumluluktur. Maddi ve manevi vebaldir.

Organizatörlerin ve bu işle görevli olanların özellikle de din görevlilerinin mesuliyetleri çok daha fazladır. Zaten bu yazı dizisinin amacı da bu konulardaki hassasiyeti ilgililere ve topluma anlatmak, bu kutsal yolculuğu yapacak olanlara ön bilgi sunmak, bu ibadetlere bedenen ve ruhen hazırlanmaktır. Yoksa fıkhi bilgi vermek umre ve haccın esaslarını tam anlatmak değildir Yeri geldikçe o hususlarda da bilgi verilmiştir. Örneğin; Kabe’de, Harem-i Şerif’te, Metafta (tavaf yapılan mahal) tavaf yaparken abdest bozuldu. 500 bin kişinin bir anda izdihamlı olarak çıkıp abdestini tazelemesi mümkün değil. Ne yapacak: İki yol var. Birincisi tavafı bırakacak, zor şer dışarı çıkacak, abdestini tazeleyecek, tavafı kaldığı yerden (1-2-3-4-5-6 veya 7.şavtlar) tamamlayacak, veya o anda teyemmüm eder, elinin içini elbisesine vurarak önce yüzüne, sonra da kollarını mest eder ve tavafı tamamlar. Sonradan abdestini alır ve tavafını teyemmümle yaptığı şavtları iade eder. Etmezse de bir ceza gerekmez. Çünkü Cuma namazında da hutbe anında camide kişinin abdesti bozulsa, dışarı çıkıp yeniden abdest alıp gelinceye kadar Cuma namazı kılınmış olacağından Cuma namazını zayii etmemek için orada da teyemmüm eder.

İslam’da zorluk ve güçlük yoktur. Kolaylık ve çözüm esastır. Yani hac ve umre yolculuğunun diğer turistik amaçlı yolculuklara nisbetle, zorluklarından birisi de şüphesiz ki hava alanlarındaki ve gümrük işlemlerindeki sıkı denetim ve izdiham nedeni ile oluşan güçlüklerdir. Bilhassa Suudilerin Cidde ve Medine havalimanlarındaki yolcu işlemleri iğne ile kuyu kazmak gibidir. Orada sabır taşı olmak şarttır. Yoksa Çorum tabiri ile fıttırmamak elde değildir.

Bu arada yolcuların aceleciliği, titizliği, sabırsızlığı, öne geçmek gibi hareketleri son derece üzücü, kalp kırmalara neden olmaktadır. Bunun çaresi de gümrüklerdeki bu işlemleri ve memurların tavırlarını, işlem kurallarını çok iyi bilen tercüman görevlilerin rehberliğinde bu işin yapılmasıdır. Hatta o kadar ki, gümrüklerde ve pasaport işlemlerinde çalışan memurların şahsi davranışlarını bile etüt etmiş kişilerin görev alması daha uygundur. Arap bi yol Laa (Hayır) derse, evet demesini bekleme, ta ki gönlü oluncaya kadar. Yolculardan bezmişler, bıkmışlar. Zannedersiniz ki gelmeyin dercesine tavırlar sergiliyorlar.

devletleri daha fazla turist çekmek için milyon dolarlar reklam ve tanıtıma harcarlarken, Suudiler bizim ihtiyacımız yok gelmeyin dercesine davranış sergilemektedirler. Zaten ibadet amacı olmazsa, turistik amaçlı olsa, Suudi Arabistan da cennet kadar güzel olsa, bu zorluklara katlanıp da kimse gezmek için oraya gitmez. Bu zorluklar ancak Allah rızası, imanın gereği, cehennemden kurtuluş, cennete varış amacı ile yapılabilir. Hiç kimse parası ile işkence çekmez. Elbette ki bu zorlukların sebebini bilmek ve ona göre tahammüllü olmak gerekir. Terörizmin dünyayı, özellikle Ortadoğu’yu kasıp kavurduğu bir zamanda gümrüklerdeki bu denetim ve ince eleyip sık dokumalar gibi titiz aramaları normal görmek gerekir. Onun için bu işin yolu sabırdır.

Fikret Hoca ve eşi Ayşe Çıplak, ihramda…

Fikret Hoca, Arafat’ta…

(SÜRECEK)