17-İslam’ın ana kurallarından birisi de umumun- ammenin- toplumun menfaatini şahsın, kişinin, ferdin faydasına tercih etmesidir. (Mecelle’de şer’i hukuk) Umumun menfaati yanında, hususun zararı düşünülmez. Bir hususta umumun faydası varsa, hususun- kişinin zararı nazara alınmaz. Örneğin, istimlaklar, bir yerde yol, su, okul, hastane vs gibi umuma dair bir toplumsal iş yapılacak. Ferdin mülkiyetinin bedeli ödenmek suretiyle oradan o yol geçirilir. Fert benim özel mülkiyetimdir. Dünyanın parasını verseniz vermem diyemez. Umum insanların faydasını engelleyemez. Ama burada devlet o yerin bedelini, üstünde bir fiyatla şahsa ödeyip onu razı etme şartı vardır.
18-Yine farklı bir özellik; Dünyada adaleti sağlamak, insanları mutlu kılmak için konulan kuralların hepsi esas dayanak olan kitap, sünnet, icmai ümmette bulunmayabilir. Bu durumda örf ve adetler kısas olarak kullanılır ki, bu da kolaylık için çok önemli bir özelliktir. Yoksa bütün işler tıkanır. Toplumun ve ferdin hareket kabiliyeti ortadan kalkar ki din bunu asla istemez. İşte bu özellik te İslam’ın güzelliklerindendir. Buradaki incelik örf ve adete göre hüküm verirken, ana temel kurallara aykırı olmamalıdır. Örneğin; mahalli olarak, İskilip şatı, şari yemini diye bir adet var. İnsanlar konuşurken sözlerini güçlendirmek için yemin ederler. Eğer bu yeminler ciddi niyetli ise keffaret gerektirir. Yani yalan ise yok-lağu- boş yere yapılan şat olsun gibi bu kabilden ise örfe göre bu yemin sayılmaz. Keffaret bedeli, ceza gerekmez.
19-Kainata ibret nazarı ile bakmak ulu Allah’ın kudretini temaşa, seyretmek ibadettir. Bu da diğer dinlere nazaran kutsal dinimizin kolay ibadetlerindendir. Yani tabiatın yaratılışı, tabiatın işleyişi, tabiat olaylarının nasıl meydana geldiği gibi. Örneğin, bir buğday tanesinin hangi aşamalardan geçerek yetişmesi, un olması, ekmek olması, yenmesi, hazmedilmesi vs gibi daha böyle yüzbinlerce doğa olayının nasıl olduğuna ibret nazarı ile bakmak, oradaki hikmeti görmek, buradan hareketle Allahü azimüşşanın azameti, büyüklüğü ve kudretini görmek ve bizi ulu yaratanın varlığına ve birliğine götürmesi bir ibadettir. Hatta bu olayları fiziki ve fizik ötesi yönlerini araştırmak bu konuda belki binden fazla ilim dalı ortaya konulmasına sebep olacaktır. Ulu Allah kainatın ibretle incelenmesini Allah’ın asarını, eserlerinin görülmesini istiyor. Niye, ulu varlığı anlaşılsın diye.
Bu hususlar insanları tefekküre -düşünmeye sevkedecektir. Kutsal söz olan R.SAV.in sahih bir hadisi şerifinde, “Bir saat tefekkür 70 senelik nafile -farz olmayan- ibadetten hayırlıdır.” buyuruyor. Buradaki kudsiyet, eşyayı, doğayı, bilimsel olarak araştırılarak ilahi kudretlerin varlığına ulaşmak içindir. Mesela su olayı… İki yakıcı (H2O) maddeden oluşuyor. Söndürücü su oluyor. Mesela yılanın yediği zehir, arının yediği bal oluyor. Ot, süt, et, kemik posa oluyor. Daha yüzbinlerce hadise bunların araştırılıp incelenmesini ulu Allah akıl sahiplerine yüklüyor. Bu da müslümanlığın umdelerinden, içeriğinden olan hadiselerdir. Bu ince hassasiyetleri diğer dinlerde bulmak mümkün değildir. Genel anlamda Hıristiyanlık ahiret, Yahudilik dünyaya yönelik dinlerdir. İslam ise ahiretle dünyanın aynı oranda eşit olduğu bir dindir.
20-Kutsal İslam dininin diğer dinlerden üstün olan bir hususu da; ifrat, aşırılık, tefrit, işin en aşağısı, uzak, itidal orta yolu takip etme özelliğidir. Bu husus Kur’an’da Şura suresi 400. ayetinde, hizmete eşit karşılık suça da eşit ceza verileceğini bildirir. “Bir kötülüğün cezası ona denk bir cezadır. Zarara uğrayan bağışlarsa, onun ödülü Allah’a mahsustur.” Yani daha çok ecir alır. Bu kural toplumsal ve kişisel alanda adaletle hükmetmenin bir gereğidir. Eşit işe eşit ücret, kaliteli mala yüksek fiyat, yani kim ne iş görürse o emeğinin karşılığını görür. Atla it aynı tutulamaz. Eşitlik esastır.
21-İnsan ve hayvan hak ve hürriyetlerine hatta bütün doğaya en fazla önem vermesi Müslümanlığın en yüce vasıflarından biridir. İnsanları kadın hakları, çocuk hakları, hayvanat ve haşaratın korunması, tabiata zararın önlenmesi, çevresel haklar ve sorumluluklar hususunda son derece önemli kurallara yer veren İslam her varlığın varlık sebebine yönelik var olma, yaratılanı sev, yaratandan ötürü. Yunus’un Pazar kurdum götürü. Yaratılanı sev yaratandan ötürü prensibini hayat düsturu edinmiş bir dindir İslam. Yaş ağacın gereksiz yere kırılması, insanın kolunun kırılması kadar acı verir. İnsani anlayış budur İslam’da.
İslam’da en büyük sevap insanların, canlıların yaşam haklarına saygıdır. Alimin ölümü, alemin ölümüdür. Haksız yere bir cana kıymak bütün canlara kıymakla eş değerdir. Bir canı yaşatmak bütün canları yaşatmak gibidir.
İslam’da en büyük sevap getiren amel, bir köleyi hürriyetine kavuşturmak. Bir insanı içine düştüğü sıkıntıdan kurtarmaktır. İslam’da ha deyince akan sular durur. Haksızlık ise zulümdür.
22-İslam’ın en fazla önemsediği hususlardan bir tanesi de, sosyal adalet, sosyal dayanışma, İslami tesanüttür. Zekat, sadaka, öşür, hediye, sadaka, sosyal adaleti sağlamak için konulan kurallardır. Gerçek manada bu İslami kurallar tatbik edilse yeryüzünde hiçbir kimse aç-susuz, yardımsız kalmaz. Çünkü yüce Mevlâ, kainatı, arzı, yeryüzünü bütün canlılarına yetecek kadar, fazlası ile donatmıştır. İnsanların açgözlülüğü, hırs ve tamahı ve tembelliği fukaralığın ve yoksulluğun ana kaynağıdır. Yoksa yeryüzünde kıyamete kadar canlılara fazlasıyla yetecek rızık vardır. Görmez miyiz ki, dağda kurdun bir danası, ovada kuşun bir danesi yokken milyarlarca canlı rızkını buluyor. İnsanları köle durumuna düşüren maalesef yine hemcinsleri olan insanlardır. Emperyalist-kapitalist devletlerin hırs ve tamahıdır. İslam’ın şefkatli eli bütün canlılara eşit ulaşmaktadır. “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” düsturu hangi dinde, hangi sistemde vardır? Ancak İslam’da vardır. Yazıklar olsun bu insanlara ki bu kadar merhametli olan ulu dinimizi terörizmle suçlamaktadır. Bu ise mütegallibe süper güçlerin İslam devletlerine yaptığı zulümlere karşı, IŞİD gibi terörist grupların doğmasının ana sebebidir. Hem vuracak öldüreceksin, hem de yetişin beni öldürüyorlar diye bağıracaksın. Bu iş böyle ihanet içermekte, ondan sonra da İslamafobi islam düşmanlığı yapacaksın. Buna ahmaklardan başka kim inanır?
23-İslam’ın diğer dinlerden bir farkı da birlik, beraberliğe verdiği önemdir. Yani İslami tesanüttür. Dayanışmadır. İslam öyle bir kardeşlik ister ki, hiçbir durum ve ahvalde şartlar ne kadar çetin olursa olsun, kendi nefsini asla kardeşinin nefsine tercih etmeyeceksin. Harpte ölmek üzere olan savaşçının su diye yüreği yanarken, yanında yatan yaralının su diye bağırmasını duyunca, kendisine sunulan suyu ona götür diyebilecek kadar paylaşımcı bir yürek ister.
“Sizden hiçbiriniz kendisi için sevip istediğini, kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz” buyuran bir alicenap peygambere sahip olan İslam’dır. Bu konuda yüzlerce örnek vardır. Kendisinden bir elbise isteyen Hz. Muhammed SAV sırtındaki elbisesinden başka verecek elbisesi olmayan R.SAV. sırtındaki giysisini çıkarıp kendisi çıplak kalmak pahasına fakire verebilmektedir. Paylaşımın, fedakarlığın bundan daha ilerisi olabilir mi? Olamaz. Bunu ancak alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed SAV. yapabilir. Bu konuda fazla söze gerek var mıdır?
SÜRECEK